Yaz tatili başlamak üzere, ebeveynler olarak şaşkınız çocuklarımız için bu süreçte ne yapacağımızı tam bilemiyoruz. Yaz okulları bir alternatifken, çalışan anne-babaların çocukları zaman zaman anneanne-dede yanlarında veya memlekette zaman geçirebiliyorlar. Bu dönem aile ile fazla zaman geçirilen en tatlı dönemlerdir.
Yaz tatilleri bir o kadar da genel olarak beynin köreldiği zamanlar çünkü tablet, telefon, bilgisayar ve televizyonun başından kalkmak istemeyecekleri dönem. Bu saydıklarımın bizlere bile ne kadar zararı var artık biliyoruz. Yaz tatilinde okumayı unutan çocuklarla dahi karşılaşıyoruz fakat ne yazık ki çocuklarımızın gözünde okumak sıkıcı bir eylem.
Yaz tatili sürecinde aile kontrolü dahilinde yaşına ve bedenine uygun işlerde günlük 1-2 saat çalışmasını,
Farklı olanlarda okuma yapmasını, İlla kitap okumak zorunda değil ancak okumak zorunda. Onun ilgilisini çekecek çeşitli araştırma konuları verip, bunu da okuduğundan anladığını yazmasını isteyerek, hem teknolojiyi etkin kullanımı hem okumasını hem de doğru yazmasını geliştirmiş oluruz. Bu arada o bunları yaptığını fark bile etmez.
Evin bazı noktalarına gazete, dergi koyabilirsiniz.
Okumak istediği kitabın içeriğine müdahale etmemenizi özellikle öneririm. Sonra tüm kitaplardan uzaklaşıyorlar.
Bilişsel becerilerini arttırmasını; dikkat, hafıza, odaklanma, mantık muhakeme gibi,
Yalnız şöyle bir detay var; çocuklara yapması gerekenleri anlattığımızla şiddete bizi reddedecekler. Oysa onlara bunları fark ettirmeden yaptığımızda çok keyif alıyorlar.
Kutu oyunlarımız vazgeçilmez olmalı,
Sudoku bulmacalar,
Kelime oyunları; Söylenen kelimenin son harfinden başlayan yeni kelime türetme gibi veya herhangi bir kelimeyi kodlama – ana sesleri ile- S-Ü-R-E-Y-Y-A gibi…
Kulaktan kulağa oyunu; işitsel algımızı açar
İp oyunu; eskiden elden ele ip geçirme oyunu vardı, bu oyun çocuğunuzda ince motor becerilerin gelişmesine sebep olacaktır.
İçinde ne var oyunu; çocuğunuz yaptığınız yemeği yerken “hadi bil bakalım bu yemeğin içinde ne var?” diye sorduğunuzda hem aile içi iletişim artmış olacak hem kendini ifade etme berileri gelişmiş olacak hem de çocuğunuzun damak tadında farkındalık yaratacaksınız.
Aile içi konuşmalarınız sırasında atasözü ve deyimleri serpiştirerek kelimeleri doğru telaffuz ederek konuşun ki dil gelişiminde duymak önemlidir.
Denge oyunları oynayabileceğiniz, spora yönlendirebileceğiniz, zaman yönetimini ve istikrarı öğretip sorumluluklarını nasıl yerine getireceğini öğreneceği bir dönem olarak değerlendirin.
“O yapamaz daha küçük” dediğinizde inanın büyüdüğünde de birçok şeyi yapamayacak nitelikte olacaktır. Biz onun büyüme ile birlikte yapacağını düşünürken, o da “bilmediğim şeyi nasıl yapayım” düşüncesinde olacaktır. Atalarımızın da dediği gibi unutmayalım “Ağaç yaşken eğilir.”
Bizler çocuklarımızı aşırı korumacı, kıyamadan el bebek gül bebek yetiştiriyoruz. Sadece eğitim hayatına odaklanmış durumdayız oysaki insan sosyal bir varlık. Toplum içerisinde nasıl davranacağını büyüklerden görerek öğrenecektir. Bu sebepledir ki bizler aşırı korumacı davranarak çocuklarımızı topluma hazırlamamız zor olacaktır. Çocuğumuz illaki topluma girecek. Bu, yaşadığımız dönem için üniversite belki de üniversiteyi bitirdikten sonra oluyor. Bu da çocukların hayatın zorluklarını görüp, anlayıp yaşaması için geç bir süre.
Bu söylediklerimden çocuklarınızı erkenden çılgınca çalıştırın anlamı çıkmasın lütfen.
Bakkala gitmesine, alışveriş yapmasına, para üstü almasına, bir yerden bir yere tek başına toplu taşıma kullanarak gitmesine, kendi kıyafetlerini seçmesine yaşına ve yaşadığınız çevrenin durumuna göre izin verin. Ona bunları yapması için alan açın ki o da sizden destek alarak bunları tek başına yapabilir hale gelsin.
Bu tarz yaşına göre küçük desteklerle çocuğunuzun özgüvenin gelişerek kendi yapabilirliğine inanmasına yardımcı olursunuz. Unutmayın “başarının” önündeki en büyük engel “kendi yapabilirliğine inanmamaktır.”
Saygılarımla…
Yorum Yazın
Facebook Yorum