Son yıllarda, din karşıtı söylemler, özellikle "Din zehirdir" ifadesiyle özetlenen bir tür cehaletle besleniyor. Bu iddia, genellikle dine derinlemesine bir bakış açısına sahip olmayan, hayatlarında dini sadece yüzeysel şekilde deneyimlemiş kişilerin öne sürdüğü bir görüş olarak karşımıza çıkıyor. Ancak dinin aslında zehir olmadığını, aksine insanlık için bir rehber ve yol gösterici olduğunu anlamak için biraz daha derin düşünmek gerekir.
Dini anlamayan ya da anlamak istemeyenler, onu sadece çatışma, ayrımcılık ve şiddetle bağdaştırır. Bu tür bireyler, tarihte ve günümüzde bazı insanların dini yanlış kullanarak işledikleri hataları genelleyerek, dinin kendisini suçlarlar. Oysa din, insanları iyiliğe, barışa ve adalete davet ederken, bu evrensel değerlerden sapma tamamen insanın iradesiyle ilgilidir. İnsan, her türlü ideolojiyi ve inancı kötüye kullanabilir; bu dinin kötü olduğu anlamına gelmez, aksine insanın sorumluluğundadır.
Dini zehir olarak niteleyenlerin göz ardı ettiği bir gerçek, dinlerin insanlara ahlaki ve toplumsal bir yapı sunduğudur. Özellikle İslam, insanlara erdemli bir yaşam sürmeleri için kılavuzluk eder. İslam’ın temel ilkeleri olan dürüstlük, adalet, sabır ve tevazu, bireyleri ahlaki olgunluğa yönlendirir. Eğer din gerçekten bir "zehir" olsaydı, insanları erdem ve güzelliklere nasıl ulaştırabilirdi? Din, toplumların adaletli bir şekilde düzenlenmesini sağlayan bir çatı sunar. İnsanlık tarihine baktığımızda, dinin medeniyetlerin gelişiminde ne denli büyük bir rol oynadığını görmek mümkün.
Hz. Ali'nin de dediği gibi: "İnsanı en çok kemale erdiren şey, marifettir." Cehalet ise insanı yalnızca kendi yanlış algılarının esiri yapar. Dini bilmeden ya da anlamadan, onu tamamen zehir olarak nitelemek, bu büyük hakikati kavrayamayan bir kişinin cehaletinden başka bir şey değildir.
Din karşıtı söylemler yerine, insanlar dinin insan ruhuna ve toplum düzenine katkılarını sorgulamalı, anlamalı ve kavramaya çalışmalıdır. Din, zehir değil, insanlığa uzanan bir rahmet kapısıdır. Din, ruhun gıdasıdır; bu gıdayı reddedenler, aslında kendi manevi açlıklarını büyütmekte ve insanın özündeki anlamı kaybetmektedir.
Din hakkında bilgi sahibi olmadan fikir yürütmek, insanı yalnızca cehalete ve önyargılara mahkûm eder. Din, bir merhamet, sevgi ve ilim kaynağıdır. O halde, dini zehir olarak görmek yerine, onun sunduğu derin anlamı keşfetmek için bir adım atmak en doğrusudur.
Yorum Yazın
Facebook Yorum