Ülkede yaşanılanları izledikçe “nasıl bir toplumsal cinnet içerisiyiz” sorunu sormadan edemiyorum.
Bir hafta içinde yaşanılanlara bir bakalım.
Sarıyer’de bir kilisede cinayet,
Ramazan Hoca diye biri öldürüldü,
Samsunda bir psikopat, arkadaşını vurup “ yakışıklı çekin daaa” diye homurdandı,
Gebze’de fabrika işçileri rehin alındı,
İzmir’de bir taksi şoförü iyi niyetinin kurbanı oldu,
Doktorum deyip, 85 yaşındaki kadına cinsel istismarda bulunup, ölümüne sebep olan insansı,
Bu arada kaç çocuk kayıp, kaç çocuk enseste ve tecavüze uğradı bilmiyoruz.
Kadına şiddetin sayısını hatırlayamıyorken,
Psikolojik şiddetten hiç haberimiz yok.
Sosyal medya ve ana akım medyada yoğun bir şekilde yer alan haberleri biliyoruz ancak. Ya diğerleri?
Bu arada piyasalar enformel ( kayıtdışı) paraya inanılmaz açık. Kaynağı belli olmayan yasa dışı paralar, kaçakçılık, hayali ihracatlar gibi.
Bir yandan gelişen inşaat sektörü sebebiyle ansızın zenginleşen arsa sahipleri ve müteahhitler,
Bir tarafta zorlukla geçinen emekli ve asgari ücretliler…
Toplum olarak inanılmaz uçlarda yaşar haldeyiz. Bir kısım fiyatına bile bakmadan aldığı bir tişörte 5bin tl öderken diğeri çocuğuna alması gereken bir kitabı almakta zorlanıyor.
Diğer bir tarafta başka bir kesim pazar tezgah altını topluyorken, başka biri fırında askıda ekmek bekliyor.
Sağlık sektöründe ise şehir hastanelerinde sıra bulmak imkansızken, eğer ekonomin iyiyse tüm sağlık kanalları sana açık.
Devlet okullarında okuyan bir çocuğun takdir alması aşırı zorken, özel okulda okuyan bir çocuk rahatlıkla takdir alıp YKS’ye etki etki edecek orta öğretim başarı puanını kolaylıkla yükseltebilmekte. “Ne kadar eşitiz?” diye sormadan edemiyorum.
Yorum Yazın
Facebook Yorum