Siyaset, ekonomi, ticaret, iklim krizi, doğal afetler, sağlık, lojistik, tüketici alışkanlıkları farklılaşıyor. Teknolojideki gelişmeleri de düşündüğümüzde, bu değişimleri öngörebilmek ve yönetebilmek doğal olarak öncelikli hale geliyor.
Son yıllarda arz talep dengesinin bozulması, emtia fiyatlarında ve lojistik maliyetlerinde büyük dalgalanmalara ve maliyet enflasyonuna yol açıyor.
Bu değişim öncesi tedarik zincirinde faaliyet gösterenler, maliyetleri de göz önünde bulundurarak ‘Just in Time’ ile çalışıyordu.
Yani az stok ve gelişmiş lojistik kabiliyetleriyle siparişler zamanında karşılanabiliyordu.
Fakat yaşanmakta olan krizler sonrası hammaddeye zamanında erişim zorlaşıyor, tedarik de sorunlu hale gelebiliyor. Bu yüzden de bazen daha ihtiyatlı bir üretim ve tedarik modeli olan ‘Just in Case’e geçiş yapabiliyorlar.
Yani satın almayı güçlendirip, stoklarda daha fazla ürün tutma politikası izliyorlar.
Mersin’deki sadece 145 bin metreküp kapasiteli bir akaryakıt terminali, yakıt tedariği için en önemli varlıklardan biri.
Her şeye rağmen, bununla yetinmeyip, Dünya’da ve bölgemizde yaşanabilecek muhtemel arz/talep dengesizliklerine cevap verecek kadar dikkatli bir şekilde yapılanıyorlar.
Akaryakıt tedarikinin sürdürülebilir olması için ürün tedariğinin en uygun maliyetlerle, zamanında yapılması şart.
Burada en önemli hususlardan birisi de, tüm faaliyetlerin Sağlık, Emniyet ve Çevre kurallarına uygun bir şekilde yürütüyor olunması.
Akaryakıt tedariki,
dünyadaki ve Türkiye’deki tüm gelişmeleri doğru ve zamanında analiz edip, alınacak kararların bu değişimleri ön görmesini gerektiriyor.
Akaryakıt tedariğinde, daha etkin stratejiler oluşturmak, tedarik zincirinin güvenli ve sürdürülebilir olmasını sağlamak şart.
Aksi taktirde akaryakıtsız veya az bulunan akaryakıtlı hayat yaşamımızı felç etmeye götürür.
Yorum Yazın
Facebook Yorum