Emekli olduktan sonra İstanbul Kartal'da özel bir okulda zihinsel engelliler öğretmeni olarak devam ettiğim süre içinde Neyzen Tevfik'in mezarı benim evimin hemen altında, yani Kartal'a giderken minibüs yolunda zaman zaman dışardan gelen arkadaşlara Neyzen Tevfik'in mezarına uğrayıp dua ederler bende onlardan bir güzel teşekkür alırdım.
Bir gün dişim çok kötü ağrıyordu. Kartal'da en güzel dişi yapan kim deyip sorduğumda bana "şu fırının ikinci katında Zülküf isminde diş yapan biri var" dediler. Dişim çok kötü ağrıyordu gitmek zorunda kaldım. Zira diş doktoru değil bizim Hatay ilimizin Kırıkkan ilçesindeki alaylı küçüklükten beri kendisini yetiştirmiş bir kişi, neyse çıktım ikinci kata asansörde vardı. Asansörün kapısını açtım. Baktım kapısı açık bir büro güzel dizayn edilmiş bir yer" buyrun buyrun" dedi. Bana karşısında bir televizyon hem ona bakıyor, ayrıca önünde Mehter takımının da miğferlerini tamir ediyordu. "İsminiz nedir?" diye sordum "Behçet Ekren" dedi. Yaklaşık seksen yedi seksen sekiz yaşında ama dinç" "Dişçiye geldim" dedim. "Bekle biraz az sonra gelir" dedi.
Bekledim geldi. Dişçi "hoş geldin" dedi. Bürosuna geçtik. Orası da Behçet Ekren'inmiş. Sonra sordum, o bina tamamen Behçet Ekren'e aitmiş. Fırınla beraber...
Neyse doktor dedikleri adam" Aç ağzını "dedi. Ağzımı açtım açtım. Baktı, baktı ve" köprü yapılacak" dedi. Ben de " yap" dedim. Benim biraz sinema tutkum olduğu için, sinemadan bahsedince "Bırak bu sinema ayağını" dedi. Banu Alkan benim baldızım" dedi. Arkadaşlığımız hızla gelişti. Çıkışta binanın sahibi beni görüyor "Gel otur bir çay ikram edeyim" dedi. Ben de oturdum.
"Behçet amca Turgut ÖzaI'ın kızından tesadüf söz açtım. Zeynep Özal'ın eski kocası Asım Ekren'in amcasıymış." Zeynep'i kaçırdığında bu binaya getirdi. "dedi ve esas konuya geldiğimizde, yani Neyzen Tevfik benim arkadaşımdı, elinde şarap şişesi buralarda gezerdi. Kaç defa şarap aldım" dedi. Yani Neyzen Tevfik'in bir arkadaşını yakalamış oldum, çok sevindim. Neyzenle ilgili çok bilgisi vardı saatlerce bana anlattı ve böylece büyük bir dostluk oluştu. Sık sık bir araya gelir edebi sohbetler yapardık.
Bu da "Zaman" şiirim:
Rüzgar çiçekleri sarsıyordu
Solgundu çiçekler
Özlem türküleri söyleyen
Bir adam gelip geçiyordu yanımdan
Karşımda kocaman bir dağ
Dağın arkasında ZAMAN.
Celal Şenel.
Yorum Yazın
Facebook Yorum