Bugünlerde susmayı tercih ediyorum…
Çünkü aslında söylenecek çoğu şeyin çok önce söylediğini fark ettim, daha ötesini söylemek sanırım suçlanmaktan çok daha öteye girmeyecek ve bizler anlamlı olan kelime ve düşüncelerin fark edilmeden anlamlarının yitirilmesini sağladık ve dahası sonumuzu hazırladık.
Öyle karanlık kişiliklere ve zamana büründük ki, kıyıya vuran bir cesedi görünce, aslında bunu çok olağan bir durum gibi karşılayıp sosyal medya hesaplarımızda paylaşıp kaç favori alacağımızın endişesine kapılmaya başladık, daha sonra ise nefret dolu mesajları okuyarak popüler olduğumuz yanılsaması içindeki sahte huzurla kendimizden geçmeye başladık.
Çoğu zaman nerede hata yaptık sorusunu kendime soruyorum, yaşadığımız bu insanlık sorunu, nicelik değerlerime ters olmasından ötürü çok büyük rahatsızlıklar ve endişeler duyuyorum, geleceğe yön veren azınlık insanlardan biri olarak, belki de geleceği tasarlarken yaptığım matematiksel hatalar olabilir diye kendi kendimi sorguluyorum.
Olasılıkları düşünüyorum, yanılsamalar ve nedensellikler içindeki bizleri sorguluyorum, içine düştüğümüz bu kargaşa ve karanlık paradoksun acımasız hiper değişkenlerini ve gerçeklerini görüyorum, sona doğru yaklaştığımızı biliyorum ve çok yakında geriye hiç bir şey kalmayacak.
Biliyorum… Oysa hiç birimiz Adem ve Havva’dan gelirken böyle değildik, en azından hiç birimiz bu kadar kötü değildik, şimdikine nazaran hepimiz çok daha mutluyduk, bu kadar kendimizden nefret etmiyorduk, insanlık olarak modern görünüme sahip olan çok ilkel canavarlara dönüştük.
Tek umudum, insanlara doğruyu anlatmak için yaşıyor oluşum, ve dahası insanları oldukları gibi severek, onlara sevgiyi ve iyiliği bulaştırabilmek ve aynı zamanda bu dünyandaki tüm gerçeklerin aslında çok daha başka gerçekler olduğunu anlamalarını umut ederek yaşıyor oluşum.
Çünkü sonun başlangıcına geliyoruz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum