Türkiye’nin, içinde bulunduğu zorlukların; yapılan haksızlıkların, fırsat eşitsizliklerinin ve berbat ekonominin, demografik olarak herkese ne kadar zarar verdiğinin farkındayız. Ülke genelinde tüm bunlar yaşanırken, şehirleri de bir bütünün parçaları olarak ele almak gerekiyor. Mersin’i ise bambaşka bir yerde tutmak gerekir.
Vahap Seçer başta olmak üzere Abdullah Özyiğit ve Neşet Tarhan; Mersin’in ilçelerinde farklı bir yaklaşım sergiledi. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki “ulusu sanatla kurmak” zihniyetinden yola çıkarak, ülkece geçirdiğimiz zor zamanların yarattığı etkileri tedavi etmeye çalıştılar. Tabii ki bunun için Mersin’de yaşamını sürdüren sanatçıların etkisi büyük. Aynı zamanda sanat toplulukları da farklı fikirler sunarak sürekli etkinlik fikirleri üretiyordu. Kentin sanatsal etkinlik potansiyelini de göz önünde bulunduracak olursak, CHP’li belediye başkanlarının desteğiyle bir takım çalışmalar yapıldı. Bu desteğin verilmesi, küçük bir şey gibi görünse de derinlemesine düşünüldüğünde; kenti ileriye taşımak adına oldukça önemli ve temel adımlar oldu. Çünkü sanat; insanın farkındalığını artırmak, düşünsel gücü sağlamak adına en önemli araçtır. Elbette burada çok ince bir nokta var. Mademki sanatı bir araç olarak kullanmaktan söz ediyoruz, o halde belli bir zümrede kalmamalı…
Kültür sanat etkinliklerinin halk üzerinde etkisine ülke genelinde baktığımızda ne yapılırsa yapılsın göz önünde olmadığı için bir anlamı da olmuyor. Etkinlikler; ya belli bir kitlenin bilgisi dâhilinde yapılıyor ya da –zaten temel ihtiyaçlarını bile karşılamayan halka göre- pahalı oluyor. Sanatın özelleştirilmiş olması kabul edilebilir bir şey değil. İşte bu nedenle Mersin’i bu konuda çok ayrı bir yerde tutmak gerekir. Sanatın halka indirilmesi; bu sayede tek bir kişinin bile düşünsel gelişimine katkı sağlasa gelecek adına atılan bir temel demektir. Bunların sürekliliğini de Mersin’de görmekteyiz.
Mersin dışında yaşayan ve yapılanları gören pek çok kişi; belediyelerin bu tür şeylere bütçe ayırabilmesini hayretlerle karşılıyor. Yani olması gereken bir şeyin yapılması, ülke genelinde anormal bir hale gelmiş durumda. Sanatı lüks olarak gösteren bir ülkede, Mersin’e; sanat adına kurtarılmış bölge diyebilir miyiz?
O zaman SANATLA KALMAK İÇİN SEÇİMİNİZ?
Yorum Yazın
Facebook Yorum