Dünya’nın sayılı Sümerologlarından ve ülkemizin önde gelen tarihçilerinden Muazzez İlmiye Çığ’ı ziyaret ettiğimde, kendisini dimdik görmek mutluluk vericiydi. Yüzünde Cumhuriyet aydınlığıyla karşıladı bizi ve her zamanki gibi vakur ifadesiyle konuştu.
Muazzez Hoca’nın, Türk tarihine katkıları yadsınamaz ama bir de kariyerini devam ettirdiği dönemin şartlarını ele aldığımız zaman; bu çalışmaların farklı açılardan da çok büyük değer taşıdığını görüyoruz. Hoş, içinde bulunduğumuz dönemde de kadınların, erkeklere göre çok daha büyük zorluklar çekerek bir takım şeyleri başarmaya çalıştığını görmekteyiz ama ataerkil bir toplumun, daha eski dönemlerinde akademik çalışma yapabilen kadınlardan biri olması da ayrıca ele alınmalıdır.
Yeni kurulmuş ve gelişmeye çalışan bir ülkede meslek yaşamına atılan Muazzez Hoca, Eskişehir’de öğretmenlik yaparak; Cumhuriyet kadını imgesini gözler önüne sermiştir. 1930’ların Türkiye’sinde ilk örneklerden biri olmuştur. Bununla birlikte, Anadolu’nun tarihine sahip çıkan ve bu medeniyetin katmanlarına akbaba gibi çökmeye çalışan Batı dünyasına da ağızının payını verecek çalışmalara imza atmıştır. Bu tam anlamıyla kültür korumacılığıdır. Çünkü Anadolu, çok katmanlı olup, göçle etkileşime uğramış bir coğrafyadır. Bu da taşınır-taşınmaz eserden tutun, yazılı veya sözlü edebiyata kadar uzanan değerlerin, özellikle de mitlerin, farklı kültürlere mal edilmesinin önünü açan bir durumdur. Tabii ki farklılıklar çok güzeldir, bir coğrafyada kültür mozaiğinin katkıları ve çok seslilik her zaman olması gereken bir şeydir ancak bunu başka şeylerle karıştırmamak da önemlidir. Bir toplumun ele geçirilmesi; önce dil ve kültürel değerlerden başlar. Muazzez İlmiye Çığ, çalışmalarında Türk kültüründe daha eskiye dayanan ama zaman içinde kimsenin fark etmediği kuşatılmışlığı ortaya koyarak, bir geleneğin esas sahibinin kim olduğunu dünya kamuoyuna göstermiştir. İşte bu nedenle Muazzez Hoca’nın tarihe sadece Sümerolog, arkeolog ve tarihçi olarak değil aynı zamanda kültür korumacısı olarak da geçmesi gerektiği kanısındayım.
Bir sanat tarihçi olduğum için kendisiyle röportaj yapmak benim için sadece gazetecilik anlamında değil, mesleki anlamda da çok büyük bir onurdur. Aynı zamanda bugünün tarihinin de 20 Haziran olması daha da güzel. Böylece Muazzez İlmiye Çığ Hoca’mızın doğum gününü de kutlama şansım oldu. 110 yaşına basarken bizlere bir şeyler öğretmeye devam eden hocamıza daha nice sağlıklı yıllar diliyorum…
Atatürk, kısıtlı imkânlara rağmen; arkeolojik kazılara destek vermişti. Bunu boşuna yapmadı. Toplumun gelişmesinde arkeolojinin önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Ulu Önder Atatürk’ün de üzerinde durduğu gibi geçmişini bilmeyen toplumlar geleceklerini sağlıklı bir şekilde inşa edemezler. Biz Türkler, Anadolu’nun uygarlık kadar eski tarihini araştırmak, öğrenmek ve gelecek nesillerle bu mirası paylaşmak zorundayız.
Ana Tanrıça kültü, kadını bir nevi bereket olarak addeder ve çok eski çağlarda kadın figürü; tanrıça olarak karşımıza çıktığı için bir değeri vardır. Günümüzde, tarih bilgisinin eksik kalması, kadına bakış açısında değişim yaratmış olabilir mi?
Anadolu kökenli Ana Tanrıça kültünde doğa ve kadın özdeştir. Ana tanrıçanın doğurganlığı doğanın bereketini temsil eder. Daha sonraları dogmatik dinlerin girişiyle kadını ve anneliği toplumun merkezine koyan bu ana tanrıça anlayışı yerini erkek egemen bir düzene bırakmıştır.
İlköğretimde, müfredata eski çağ tarihiyle ilgili bir ders eklenebilir mi? Eklenirse, yaş grubuna nasıl uyumlanmalı?
Evet, eklenebilir. 5. sınıftan itibaren eski çağ ile ilgili temel ve kolay anlaşılır bilgiler içeren bir ders uygun olur kanısındayım.
Genç sanat tarihçi ve arkeologlara neler tavsiye edersiniz?
En başta çok ama çok çalışmalarını tavsiye ederim. Ayrıca batı odaklı tarih ve sanat anlayışını sorgulamalarını, kazılardan ve araştırmalardan çıkacak yeni bulgulara karşı açık fikirli olmalarını tavsiye ederim. Bilindiği üzere günümüz sanat tarihi Helenistik kökenli bir temelde ele alınıyor. Hâlbuki artık günümüzde bunun Anadolu yerlisi halkların binlerce yıllık kesintisiz uygarlık üretmeleri sonucu Helenleri etkilediğini biliyoruz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum