Sevgili Z Kuşağı ve geleceğin ergenleri olan Alfa Kuşağı sözüm sizlere….
İşim sizlerle, sizlerin gelişimi sizlerin hayata daha doğru hazırlanması için.
O kadar çok öğrenci ve aile ile birebir çalıştım ki özel hayatlara kadar gördüm.
Hemen tüm ailelerde gördüğüm tutum ve davranış aynı iken öğrenci davranışları da birbirleri ile aynı. Söylenen sözler bile…
İlkokuldan itibaren başlayalım…
Okuma-yazmanın öğrenilmesi ile birlikte bolca verilen; dikkat eksikliği, hiperaktivite kaynaklı yerinde duramama hali ile saatler süren ödevler, çocuğa bir şeyi zorla yaptırma arzusu ile birleşen ailelerin idealist yaklaşımı ile sıkılan çocuk,
Doğumdan itibaren tablet, telefon, televizyon içerik bağımlılığı,
Ardından gelen ergenlikle birlikte LGS…
Okumayı sevmeyen, zaman yönetimini bilmeyen, konfor alanını çok seven, kendi potansiyelinin farkında olmayan bir nesil kendini yetiştiriyor.
Bu zaman dilimi içerisinde çocuklarımıza dediğimiz “şu LGS geçsin istediğini yaparsın, istediğin gibi takılırsın” ( ders çalışması için motive edici en büyük söz)LGS sonuna kadar çocukta farklı bir algı oluşuyor. Bu süreci geçiren ergen 9. ve 10.sınıfta hiç çalışmıyor zaten okullarda da çok ödev verilmiyor. Bireyin kendi bilincine bırakılıyor lisede. 11. Sınıfta ise ders çalışma alışkanlığını kaybeden ergenimiz odaklanmakta, dersi anlamakta, dersin başına oturmakta zorlanıyor. 12.sınıf ise sınav ve gelecek kaygısı ile dolu geçtiği için çoğu istediği sonucu alamıyor. Bu seferde mezun senesi stresiyle sil baştan YKS yeniden başlıyor.
Lise yıllarında anlamsız kafelerce sosyalleşmeyi öğrenen ve telefon kullanımında profesyonelleşen ergenimiz ancak kendi başına bir yere gitmeyi, kendini ifade etmeyi ve kendini nasıl geliştireceğini öğrenemiyor.
Bu saydıklarımı öğrenmek, hayat mücadelesi ile birlikte üniversite yıllarına kaldı. Tabi üniversite sınavına girecek olan ergene biz ebeveynler bu seferde “şu YKS’yi atlat sonra istediğini yaparsın” dedik.
Üniversiteyi kazanan ergenimiz, sudan çıkmış balığa döndü. Aile yanında yok, her yere kendi gidip gelmek zorunda, dersler bildiklerinin çok dışında mesleki dersler, devamsızlık sorunu, hayatı kendince yaşama istediği ile geçen ilk iki yıl.
Sevgili ergenimiz 3.sınıfta alttan biriken dersler ve stajla birlikte kendini yetiştirmek zorunda olduğunun farkına varıyor ve başlıyor. Bu sefer de nereden başlayacağını bilemiyor.
Okul bitiyor ve elinde sadece diploması olan, kapasitesi sınırsız olan ancak sahibi tarafından geliştirilmemiş bir beyin ile iş aramaya başlıyor. Fakat tüm kapılar yüzüne bir bir kapanıyor. Sonuç hüzün. Oysaki böyle hayal etmemişti.
Geçen zamanın dışında her şeyin çaresi var. Evet zaman geçecek hem de çok hızlı. Siz değerli güzellikler; geçen bu zamanı nasıl kullanacağınız size kalmış.
Unutmayın hiçbir sınav son değildir tam tersi yeni bir başlangıçtır.
Neler mi yapmalısınız?
Öncelikle kendinizi 7 ila 10 sene içerisinde nerede, nasıl bir kimlikle görünüyorsunuz bunu hayalinizde netleştirin.
Bu hayalinizdeki yeni sizi sevdiniz mi? Muhtemelen “evet” sevdiniz.
Şimdi hayalindeki yeni Sen’e nasıl ulaşırsın? Okuduğun kitaplar, izlediğin filmler-videolar, yaptığın araştırmalar, kazandığın üniversite ve bölüm, konuşabildiğin diller, konuşma ve oturma şeklin, kıyafet seçimin, tercihlerin senden yeni bir sen yaratman için gerekli çalışmalar içerinden çeşitlendirebilirim. Belki bazen bunlar bile yetmeyecek daha fazlasını yapmak durumunda kalacaksın. Ve bunlar ancak konfor alanından çıkarak oluyor. Tabi ki zorlanacaksın ama sonuçların güzelliğini de sen yaşayacaksın.
Unutmayın ancak kendini ve hayallerini gerçekleştirmiş kişiler mutlu olur.
Yol uzun ve zaman kısa sevgili ergenim sen hala harekete geçmeden yaşamaya devam mı edeceksin yoksa yerinde sayamaya devam mı edeceksin? Tercih senin…
Sen şimdiden başla, karşına çıkan fırsatları kullanabilmek için kendini hazırlamış olursun.
Saygılarımla,
Süreyya Kocadağ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışmanı- Dikkat Eğitmeni
Yorum Yazın
Facebook Yorum