İnsan, özünde iyiliği arzulayan ve erdem peşinde koşan bir varlıktır. Ancak kimi zaman, kişi kendini iyi sanarken, farkında olmadan kötülüğe kapılabilir. Bu durumu, İslam’da "şeytanın vesvesesi" olarak adlandırırız. Şeytanın en büyük oyunlarından biri, kişinin yaptığı yanlışları ona doğruymuş gibi göstermesidir. Böylece insan, yaptığı kötülükleri fark etmeden vicdanını rahatlatır, hatta kendini erdemli ve iyilik dolu biri olarak görmeye devam eder.
Kur’an-ı Kerim’de sıkça bahsedilen kibir, bu yanılgının temel kaynağıdır. Kibirli kişi, eksiklerini görmez, hatalarını kabul etmez. Bu da onu, kendisini sürekli haklı ve doğru sanmaya iten bir döngünün içine sokar. Kötü niyetli olmadığını, sadece doğruyu savunduğunu düşünen bu kişi, çevresine zarar verdiğini göremez. Şeytanın oyunları işte tam bu noktada devreye girer: insanın zaaflarını kullanarak onu kendi çıkarlarına hizmet eden bir piyon haline getirir.
Buna bir örnek olarak, sürekli kendini haklı çıkarmaya çalışan, başkalarının hatalarını arayan ve eleştiren kişileri verebiliriz. Bu insanlar, başkalarının kusurları üzerinden kendi iyiliklerini pekiştirme çabasına girerler. Ancak bu yaklaşım, onları sadece kibirli değil, aynı zamanda farkında olmadan kötülüğe sürüklenen kişiler yapar. Çünkü gerçek iyilik, başkalarını küçültmekle değil, başkalarına anlayış ve şefkat göstermekle mümkündür.
Hz. Ali’nin bir sözü bu duruma ışık tutar: “Kötüler kendilerini iyi sanmasaydı, dünyada kötülük olmazdı.” Gerçekten de, kötülüğün en tehlikeli hali, kişinin kendini iyi sanarak onu işlemeye devam etmesidir. Şeytan, insanın bu zaafını çok iyi bilir ve onu her adımda bu yanılsamaya sürükler.
İyiliği arayan bir insanın yapması gereken, sürekli kendini sorgulamak ve hatalarını kabul edebilme erdemini göstermektir. Allah, tevazu sahibi kullarını sever. Kendini hatasız ve mükemmel sananlar, şeytanın vesvesesine kapılarak iyilikten uzaklaşır ve kötülüğün kucağına düşerler.
Sonuç olarak, insanın kendini sürekli bir iyilik muhasebesine tutması gerekir. Gerçek iyilik, sadece dışsal bir durum değil, kalbin ve niyetin temizliğidir. Şeytanın oyunlarına karşı uyanık olmak, kibirden arınmak ve her zaman tevazu sahibi olmak, bizi bu tehlikeden koruyacak en önemli adımlardır. Kendimizi iyi sanmak yerine, gerçekten iyi olup olmadığımızı sorgulamalı ve Allah’ın yoluna daha sıkı sarılmalıyız.
Yorum Yazın
Facebook Yorum