Kanalları, gondolları, yüzlerce yıllık binaları ihtişamlı yapıları, dar sokakları çok iyi durumda korunmuş olan Rönesans ve Bizans mimarisinin büyüleyici izleri ile Dünya mirasları arasına giren İtalya’nın bu gözde şehri Venedik’ten bahsederken deneyimlerimizi bize ne hissettirdiğini de sizinle paylaşmak istiyorum.
Kanalları kadar romantik ambiyansı ile ünlenen bu güzel şehir siz daha gitmeden beynimize böyle kodlandığı için mi yoksa gerçekten böyle mi hissettiğimiz için mi bilmem istemsizce romantik bir havaya giriyor insan ben mesela Venedik’te giyeceğim elbiseyi bile özel seçmiştim yani kendimi böyle daha iyi hissediyorum diye belki de Venedik’in çağrıştırdığı duygudan kim bilir.
İlk durağımız San Marco Meydanı turistlerin genellikle gezi turuna başladıkları ilk noktadır.
Buluşma yeri olarak da bilinen meydan gerçekten de dünyanın en güzel meydanlarından biri öyle ki Napolyon bile San Marco Meydanı’nı Avrupa'nın en güzel çizim odası olarak tasvir etmiş.
San Marco Meydanı gezmek isteyeceğiniz her yere yakın; Ducale Sarayı, San Marco Bazilikası ve San Marco Çan Kulesi gibi önemli yapılar burada yer alıyor.
Biz Venedik’e turla gitmiştik rehberimiz bu meydanda gerekli bilgilendirmeleri yaptıktan sonra serbest zaman için bizleri bıraktı. Ahh şimdi tam da hayal ettiğim gibi dar sokaklarda kaybolacak kanalları rast gele gezecek keşfedecek canımızım istediği bir yerde oturup bir şeyler içecek bol bol anılar biriktirecektik. Oldu da belli başlı bilinen noktalara gideriz o esnada gezmiş de oluruz dedik. Ancak her sokağı her yapı öyle ihtişamlı ki kafamızı nereye çevireceğimizi şaşırıyoruz. Türkiye olmak üzere dünyada Venedik'e benzetilen öyle çok yer var ki şunu samimiyetle söyleyebilirim ki hiç bir yere benzemiyor sadece kanallardan ibaret değil ki tarihi 9. Yüzyıla dayanan gösterişli yapılar dünyanın dört bir yanından farklı ülkelerden farklı kültürden insan topluluğu içinde bambaşka bir dünya Venedik.
Mesela ben 13. YY. inşa edilen Frari olarak isimlendirilen kiliseden çok etkilendim İtalyan gotik tarzı örneklerinden olan kilisenin dışına baktığınızda yapıyı biraz sıradan bulabilirsiniz. Kilisenin içi ise geç Ortaçağ döneminin mimari stilini yansıtıyor ve oldukça şatafatlı bir havası vardı Türkiye ve Avrupa’da gezdiğim gördüğüm kiliselerden çok farklı..
Sonra Altınların Kilisesi olarak da isimlendirilen oldukça görkemli San Marco Bazilikası da içeriye girdiğinizde
Bazilikanın iç mimarisi de dış cephesi gibi büyüleyici bir etkiye sahip. Cam işlemeler, altından heykeller, süslü mermer zeminler, müze, altın sunak, mezar odası ve hazine gibi çok sayıda etkileyici detay başınızı döndürüyor. Dükler sarayı, Türk büyük kanal, Türk Rialto Köprüsü sadece birkaçı anlatmakla bitiremeyeceğim yapılar o kadar yolu gitmeye görmeye anı yaşamaya kesinlikle değer.
Gelelim bize hava inanılmaz sıcak temmuz ortası güneş tepede beynimi haşlama yaptı resmen yanımda ağrı kesi yok başım tuttu sıcaktan bir yerde soğuk bir şeyler içmeden önce iki restoran gezdik mutlaka fiyatlara bakmadan oturmayın dudak uçuklatan cinsten e birde hiç sipariş vermeseniz bile masa açma parası diye bir şey istiyorlar haa bir de şehre ilk ayak bastığınızda ayak bastı parası da alıyorlar neyse fiyatı uygun olmasa da bir yerde oturup bir şeyler içtik ama yok oralarda öyle sıcak ki serin yer arıyoruz meşhur ahlar köprüsünün altına gittik baktık orda bizim gibi işini bilenler var köprü altında. Serin serin oturup gelip geçen gondolları turistleri izliyoruz öyle güzel esiyordu ki koca Venedik’te en çok aklımda kalan yerlerden biri olmuş ahlar köprüsü. Serin yer bulunca artık şarkılar söyleyip oynamaya başladık öyle eğlendik ki hatta videoları izlemek isterseniz instagramda @mavivlogger hesabım da Venedik öne çıkanlara göz atabilirsiniz.
Özetle gitmeyi planlarsanız zaten şatafatlı binalar gösterişli yapılar Venedik atmosferi sizi etkileyecektir. Siz yanınıza ağrı kesici şapka almayı ve ahlar köprüsünün altına gitmeyi unutmayın :)
Yorum Yazın
Facebook Yorum