Kadın hakları tarih boyunca çeşitli kültürlerde ve toplumlarda önemli bir mücadele konusu olmuştur. Kadınlar uzun yıllar boyunca toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele etmek zorunda kalmış, siyasi, sosyal ve hatta ekonomik özgürlüklerini korumak için üstün çaba sarf etmişlerdir.
Kadınlar hayatlarının her alanında gerek sosyal hayatında gerek çalışma şartlarında ve şekillerinde eşitlik için mücadele ederken aynı zamanda dünya koşullarında hayatlarını devam ettirebilmek için mücadele etmeye devam ediyorlar.
Dünya üzerinde her gün farklı bir kadın cinayetiyle, tecavüz veya istismar haberleriyle karşılaşıyoruz. Kadınlar her gün bir gazetenin 3. Sayfasına haber olmaktan geri durmazken artık sokakta yürüyen, dolmuşa binen, gece dışarıda olan hiç bir kadın kendini güvende hissetmiyor.
Kadınlara evde yüklenen işler, iş yerlerindeki çalışma koşulları, toplumun dayattığı roller bir sürü sebeplerden dolayı hem psikolojik hem de fiziksel şiddet uygulanıyor. Yapılan araştırmalara göre geçtiğimiz son 16 yılda 4 bin 620 kadın hayatını eşleri, sevgilileri tarafından uygulanan şiddet yüzünden hayatını kaybetti ve buna ilaveten daha 2024 yılının ilk ayı tam olarak son bulmamışken 22 kadının hayatına son verildi. Bu sayılara bakılırsa yılın nedeyse her günü bir kadın bir erkek şiddetine maruz bırakılarak hayatını kaybediyor.
Kadınlara uygulanan sınıfsal ayrımlar yüzünden daha çok 3. Sayfalarda yer almaktadır. Fakat kadınlar hayatın her alanında aktif rol oynamaktadır. Gerek iş yeri yönetiminde gerek bunlar erkek işi denilen ağır işlerde ( inşaat üzerine) spor alanında büyük başarılar elde etmiş olmalarına rağmen kadınların konu olduğu en başlıca haberler kadın cinayetlerinden uygulanan şiddetten oluşmaktadır.
Türkiye de son altı yılda meydana gelen çoğu cinayet kocası tarafından öldürülen kadınlardan oluşmaktadır. Kadınları toplumsal dayatmalara karşı haklarını muhafaza etme çabaları bütün dünya kadınları tarafından büyük bir gurur ve övgü kaynağı haline gelmiştir.
Dünya üzerinde en çok zorluklarla baş etmek zorunda olan Orta Asya Kıtası kadınları belki de en çok mücadeleyi veren kadınlar olmuşlardır. Geçmişten günümüze bütün olumsuzluklara göğüs germiş olan bütün kadınlarımızın bu coğrafyada olan hakkı ve emeği göz ardı edilemez bir gerçektir. Kadınlarımızın emeği o kadar büyüktür ki ülkenin belki de şu anki durumunda büyük katkıları vardır. Kadın olmak bu topraklar üzerinde çok zor bir meziyet haline gelmiş artık kadınların güven duygusu zedelenmeye başlamıştır.
Bizlerin bildiği dışında bilmediği her gün eşinden, sevgilisinden, patronundan gerek fiziksel gerek psikolojik şiddet gören bütün kadınlar şu an belki de korkularından hala susmaya devam ediyorlar. Susan korkan bütün kadınlar için bir yerden ses bir yerden ışık, yol gösterici olmamız lazım.
Kadınların 21. Yy hala bu konularla baş etmeye çalışması kendini güvende hissetmemeleri ve korunaksız olduklarını düşünmeleri bu yüzyılda yaşamamıza rağmen komik bir deyişle uzaya füze gönderilen bu çağda kadınlar yaşam haklarına el konulmaması için yaşamak için hala direnmek zorunda kalıyor.
Bu coğrafyanın bir kadını olarak artık çok söylenilmiş olsa bile bir gün güvenli yollar güvenli evler güvenli saatlerimiz olmasını istemekten asla geri durmayacağım. Arkamıza bakmadan yürüyebileceğimiz zamanların gelmesini temenni ediyorum. Bu ülkeyi çok sahipleniyorsak Mustafa Kemal Atatürk’e ve fikirlerine çok değer veriyorsak kadının yerini biliyoruz demektir bir bakıma aslında unutmadan şöyle bir hatırlatma yapmak isterim, koskocaman dünyada da kadınlara ilk seçme ve seçilme hakkının verildiği medeni kanunun ilk uygulandığı ülke Türkiye’dir. Bunu sağlayan bu fırsatı kadınlara veren ise Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ola ki aranızda Türk Medeni Kanunu tam hatırlamayanlar vardır ufak bir dip not arkadaşlar Medeni Kanun: Kanun önünde kadın erkek eşitliğini kabul eden en önemli devrim yasasıdır. Kadınların eşit özgür bireyler olarak toplumda yerini almasını sağlamıştır.
Sevgili kadınlar, genç kızlar, anneler çok inanın ve çok savaşın.
En güzel özgürlükleri hak ediyoruz…
Yorum Yazın
Facebook Yorum