Yaptığımız, konuştuğumuz herşey iyilik adına…
Peki sonuçları…
Gerçekten istediğimiz gibi oluyor mu?
Bir olaya başlıyoruz, iyi sonuçlanmazsa ben böyle olsun istememiştim ile devam ediyoruz. Belki de onun öyle sonuçlanması gerekiyordu. Bu da öyle bir “deneyim oldu...”
İnsanın içinde iyilik de kötülük de mevcut. Bunu nasıl kullanacağı kendi tercihine kalmış.
Bazen kendimizce saçımızı süpürge ederiz, kendimizi pas pas ederiz, fedakarlık yapar, cefalar çekeriz. Karşımızdaki kişi bunu anlamayabilir. Bu sefer başlarız ben onun için “neler yaptım neler” demeye. Ardından söyleriniz hiç karşılığını alamadım diye…
Tövbeler ederiz, “bir daha yok asla ona güneş olsam doğmayacağım” sitemlerine…
Ben de derim ki, “yine yapacağız...”
Aklını, özünü iyilikten yana kullanmayı tercih eden her bir kişi yeniden yeniden aynı şeyleri yapacak…
O zaman söylenmeyi bırakalım…
Her iyilik yaptığımız kişiden karşılık beklemek biraz tuhaf değil mi sizce de?
“Ben sana şu iyiliği yaptım ama sen bana bunu yapmadın…” diye olaya baktığımızda bu “iyilik” olmaz. Olsa olsa ticaret olur. Belki de biz de bir başkasına, yaptığı iyiliğin karşılığını vermemişizdir. Böyle baktığımızda işin rengi değişti değil mi?
“iyilik yap at denize” sözü boşa söylenmedi atalarımız tarafından…
İyilik yapmak, iyi olmak herkese ve her şeye tamam demek değildir. Aynı zamanda yapılanların“adil” ve “etik” olması da gerekmektedir.
İyilik yapmak, iyi olmak çok da zordur aslında…
İyilik olsun diye yaptığın şeyler zaman şeyler görevlerin haline dönüşür bir süre sonra ve üzülme olasılığın yüksek olur…
Zordur iyi olmak dedim ya… Emek ister, gönül ister, tembellik sevmez, hallederizi sevmez, iyilik sonuç ister, çözüm ister, durmakla beklemekle iyi olamazsın, iyilik hareket bekler…
Bazen birliktelikle yaparsın iyiliği güzelliği, bazen bireysel… Yeri ve zamanı yoktur.
Bir de olaya şöyle bakalım…
İyiliği, hep iyilik yaptığımızdan beklemeyeceğiz dedim az önce…
Olmasını istediğimiz, bir dileğimiz, bir işimiz var ve dua ediyoruz, istiyoruz, emek gösteriyoruz…
Sonra bir gün o istediğimiz oluyor…Emin ol senin karşılık beklediğin kişi tarafından istediğin yerine getirilmiyor. Nasıl mı oluyor? Orasını Yüce Yaradan ve sen biliyorsun...Düşün bakalım nasıl oldu :)
Hayat, arkadaşlıklar ticaret değildir… Verdiğin kadar alacaksın diye bir kural olmadı hiçbir zaman…
Siz karşılık beklemeden iyilik yapmaya devam edin…“Balık bilmezse, Halık ( Yüce Yaradan) bilir “misali…
Kötülük gördüğümüz kişilere de iyilik yapma taraftarıyım. Kızacaksınız belki… Tercihimi her şartta ve koşulda iyilikten-güzellikten yana yaptım sonuçta…(iyilik de kötülük de görecelidir bunu unutmayalım.)
Bu gibi durumlarda babaannemin sözü aklıma gelir” varın gidin sultana herkes ettiğinden utana” … Bu sözü kendime ilke eder yoluma devam ederim… Elbet bir gün herkes kendinin farkına varacaktır.
Her ne kadar bu dünya iyilik üstüne kurulu olsa da yine “dünyayı iyilik kurtaracak” biliyorum.
Her şeye rağmen “iyilik” iyidir…
İyilik Olsun…
Yaptığımız, konuştuğumuz herşey iyilik adına…
Peki sonuçları…
Gerçekten istediğimiz gibi oluyor mu?
Bir olaya başlıyoruz, iyi sonuçlanmazsa ben böyle olsun istememiştim ile devam ediyoruz. Belki de onun öyle sonuçlanması gerekiyordu. Bu da öyle bir “deneyim oldu...”
İnsanın içinde iyilik de kötülük de mevcut. Bunu nasıl kullanacağı kendi tercihine kalmış.
Bazen kendimizce saçımızı süpürge ederiz, kendimizi pas pas ederiz, fedakarlık yapar, cefalar çekeriz. Karşımızdaki kişi bunu anlamayabilir. Bu sefer başlarız ben onun için “neler yaptım neler” demeye. Ardından söyleriniz hiç karşılığını alamadım diye…
Tövbeler ederiz, “bir daha yok asla ona güneş olsam doğmayacağım” sitemlerine…
Ben de derim ki, “yine yapacağız...”
Aklını, özünü iyilikten yana kullanmayı tercih eden her bir kişi yeniden yeniden aynı şeyleri yapacak…
O zaman söylenmeyi bırakalım…
Her iyilik yaptığımız kişiden karşılık beklemek biraz tuhaf değil mi sizce de?
“Ben sana şu iyiliği yaptım ama sen bana bunu yapmadın…” diye olaya baktığımızda bu “iyilik” olmaz. Olsa olsa ticaret olur. Belki de biz de bir başkasına, yaptığı iyiliğin karşılığını vermemişizdir. Böyle baktığımızda işin rengi değişti değil mi?
“iyilik yap at denize” sözü boşa söylenmedi atalarımız tarafından…
İyilik yapmak, iyi olmak herkese ve her şeye tamam demek değildir. Aynı zamanda yapılanların“adil” ve “etik” olması da gerekmektedir.
İyilik yapmak, iyi olmak çok da zordur aslında…
İyilik olsun diye yaptığın şeyler zaman şeyler görevlerin haline dönüşür bir süre sonra ve üzülme olasılığın yüksek olur…
Zordur iyi olmak dedim ya… Emek ister, gönül ister, tembellik sevmez, hallederizi sevmez, iyilik sonuç ister, çözüm ister, durmakla beklemekle iyi olamazsın, iyilik hareket bekler…
Bazen birliktelikle yaparsın iyiliği güzelliği, bazen bireysel… Yeri ve zamanı yoktur.
Bir de olaya şöyle bakalım…
İyiliği, hep iyilik yaptığımızdan beklemeyeceğiz dedim az önce…
Olmasını istediğimiz, bir dileğimiz, bir işimiz var ve dua ediyoruz, istiyoruz, emek gösteriyoruz…
Sonra bir gün o istediğimiz oluyor…Emin ol senin karşılık beklediğin kişi tarafından istediğin yerine getirilmiyor. Nasıl mı oluyor? Orasını Yüce Yaradan ve sen biliyorsun...Düşün bakalım nasıl oldu :)
Hayat, arkadaşlıklar ticaret değildir… Verdiğin kadar alacaksın diye bir kural olmadı hiçbir zaman…
Siz karşılık beklemeden iyilik yapmaya devam edin…“Balık bilmezse, Halık ( Yüce Yaradan) bilir “misali…
Kötülük gördüğümüz kişilere de iyilik yapma taraftarıyım. Kızacaksınız belki… Tercihimi her şartta ve koşulda iyilikten-güzellikten yana yaptım sonuçta…(iyilik de kötülük de görecelidir bunu unutmayalım.)
Bu gibi durumlarda babaannemin sözü aklıma gelir” varın gidin sultana herkes ettiğinden utana” … Bu sözü kendime ilke eder yoluma devam ederim… Elbet bir gün herkes kendinin farkına varacaktır.
Her ne kadar bu dünya iyilik üstüne kurulu olsa da yine “dünyayı iyilik kurtaracak” biliyorum.
Her şeye rağmen “iyilik” iyidir…
Yorum Yazın
Facebook Yorum