“İstikrar” son dönemlerde en çok duyduğumuz söz. Hayatımızın her alanına birden bire girdi. Özellikle siyasette...
Sözlük anlamına bakacak olursak; Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık, süreklilik, stabilizasyon olarak tanımlanmakta...
Benim gündemim ise “başarıda istikrar”…
Ağırlıklı şekilde öğrencilerle çalışıyorum. Birçoğu sınav stresi ile birlikte gelecek kaygısı yaşıyor ve arayış içindeler. Psikiyatrist, psikolog, yaşam koçu, öğrenci koçu derken denemedikleri yöntem kalmıyor. Sürekli bir arayış içindeler ne yazık ki kendi özlerine bakmadıkları için aradıklarını bulamamakla beraber aradıkları yerlerde yanlış oluyor bu koşullarda.
Ders çalışmak çok sıkıcı bir süreç.(müzmin öğrenci olarak kendimden biliyorumJ) Bir de işin içine tablet, bilgisayar, telefon, sosyal medya, oyunlar gibi uyaranlar girince; kim dersin başına oturmak ister ki…
Çalıştığım öğrencilerde en çok zorlandığım konu istikrar. Yani bir eylemi bir gün yapıyorlar, sonraki gün yapmıyorlar ve hep bir bahaneleri var. Öğrencilerin birçoğu öğrenmeyi de bilmiyor. Öncelikle bunu anlatmak isterim;
- Okula gidilir ve devamsızlık yapılmaz.
- Derse girilir ve öğretmen dinlenir.
- Mümkünse derse aktif şekilde katılım sağlanır.
- Eve geldikten sonra tekrar yapılır.( öğrenmenin tamamlanması için öğrenilen konunun ilk olarak 24 saat içinde yeniden tekrar edilmesi gerekir. Ardından diğer tekrar süreçleri uygulanır.)
- Eksik kalan yerler internetin doğru kullanımıyla tamamlanır.
- Ödevler varsa veya soru çözülerek konular pekiştirilir.( konuyu anladığınızı hissedinceye kadar soru çözün)
- Ardından yeni nesil sorulara geçilir.
- Deneme sınavlarına deneme olarak girilmez, sonuçlar gerçekmiş gibi algılanmaz.
- Deneme sınavına gerçek sınavmış gibi girilir, sonucu deneme olarak algılanır, çünkü deneme sınavları eksiklerimizi gördüğümüz yerdir.
- Ders çalışırken yemek yenmez.
- Ders çalışırken dikkat dağıtıcı unsurlar devre dışı bırakılır.
Daha da sayabileceğim birçok unsur var.
Esas olay bunları düzenli ve sürekli şekilde yapmak. Çünkü yaptığımız iş özellikle süreklilik arz eden ve bu sürecin sonucunda başarı sağlayacaksa eğer, bunu bilerek neden istikrarlı davranış sergilemeyiz.
Yaptığımız doğrunun ve yanlışın her türlü sonucunda hedef kendimiz isek kendimize yaptığımız bu davranışı nasıl isimlendirebiliriz.
Evet! Okul- eğitim hayatında bir şekilde biraz zorlayarak yapabiliyoruz. Peki ya iş hayatı?
Bizler de hayattan başarı, mutluluk, zenginlik bekliyoruz.
Ben bu istikrarsızlık olayını öz disiplinsizlik olarak da nitelendirmek istiyorum. Çünkü disiplin, istikrar ve irade bir sacın üç ayağı gibidir. İstenilen ve beklenen başarı biri olmadan tam gelmez. Tabi başarının daha istekleri var. Çalışmak gibi, emek gibi… Çalışmak da disiplin ve istikrar gerektirir. Girdi mi hepsi iç içe :)
Peki biz iş hayatında bunların ne kadarını yapıyoruz? Eleştiri oklarını topluma yöneltmeden önce acaba kendimize mi baksak? Bizler elimizde olan işleri sahiplenip onlara gösterdiğimiz özen ne kadar? Bireysel işimize gerekli özeni gösteriyor muyuz? ( illaki bir şekilde özen gösteriyoruzdur, kazancımız burada sonuçta) bir o kadar da kimse kimsenin yaptığı işi beğenmeden sürekli en iyisinin kendi olduğunu ve diğerlerinin yeterince uğraşmadığından bahsediyor.
Bir de toplum içerisinde ki görevlerimiz var. “Benim işim önemli” deyip kendi işimizi bahane ederek diğer yerlerde ki sorumluluklarımızı başkasının üzerine mi atıyoruz? Yoksa sorumluluk, disiplin, irade ve istikrar sahibi bir birey olarak üzerimize düşünenin gereğini yapıyor muyuz?
Eğer gereğini yaptığınızı düşünüyorsanız, bir alanda elde ettiğiniz başarı içsel motivasyonunuzu arttırdığı için ve kendi yapabilirliğinize inancınızı çoğalttığı için size diğer alanlarda da başarı getirecektir.
Hangi alanda olursa olsun, kendi yapabilirliğine inanç, disiplin, irade ve istikrar sonuna kadar başarı getirecektir. Yeter ki sürdürülebilir olsun.
Saygılarımla,
Süreyya Kocadağ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışmanı- Dikkat Eğitmeni
Yorum Yazın
Facebook Yorum