İslam dininin özünde insan sevgisi, Allah'a olan sevgiyle paralel bir şekilde yer alır. Kur'an-ı Kerim'de Allah, insanları yaratırken onlara ruhundan üflediğini belirtir ve bu da her insanın Allah'tan bir parça taşıdığını gösterir. Bu anlayış, her insanı sevmemiz gerektiğini ifade eder. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayatına baktığımızda, onun insanların kalplerine dokunan merhameti, şefkati ve sevgisiyle örnek olduğunu görürüz. "Mümin, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz" hadisi, İslam'ın özündeki insan sevgisini vurgular.
İslam'da sevgi, sadece diğer Müslümanlar için değil, tüm insanlık için geçerli olan bir ilkedir. İslam, barışı, adaleti ve merhameti öğütlerken, bunların temelinde sevgi yatar. Sevgi, insanların birbirine karşı anlayışlı, hoşgörülü ve bağışlayıcı olmalarını sağlar. Bu bağlamda, İslam'ın anahtar kelimesi olan sevgi, toplumsal barışın, adaletin ve refahın da temelidir. İnsana verilen bu değerin bilincinde olan bir toplum, huzur ve güven içinde yaşar.
Bu sevgi, aynı zamanda sorumluluk da getirir. Birbirini seven insanlar, birbirlerinin haklarını gözetir, adaletsizlikten kaçınır ve yardımsever olur. İslam'da 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' anlayışı, bu sevginin eyleme dönüşmesini teşvik eder. İnsan sevgisi, İslam'ın özündeki en güçlü mesajlardan biridir ve bu sevgi, Allah'a olan sevginin ve imanımızın bir yansımasıdır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum