Hemen hemen her yıl, aklına esen konseyler, dernekler, kurum ve kuruluşlar, Mersin ismini sözde öne çıkarmak için tanıtım baloları, yemekleri ve gezileri düzenleyerek para kazanmayı ön planda tutuyor. Peki, Mersin’e kazancı nedir bu organizasyonların? Derseniz, kocaman bir sıfır derim.
Ben, 45 yılı aşkın süredir Mersin’de gazetecilik yapan bir arkadaşınızım. Daha şimdiye kadar bu tür gecelerden elde edilen gelirlerle bir çeşme yapıldığına bile şahit olmadım. Yer, içer, oynar, halay çeker, sonra da kafayı çekip çorba içmeye giderler.
Arkadaşlar, sürekli paneller düzenliyorsunuz, etkinlikler yapıyorsunuz. Genel kurullarda, “Ali Veli, kırk dokuz, elli” misali kurduğunuz derneklerin koltuklarından kalkmıyorsunuz. Biriniz çıkıp da “Biz şu okulun sınıflarının ihtiyacını karşıladık, buraya çeşme yaptık, şu öğrencileri giydirdik” diyemezsiniz. Çünkü işgal ettiğiniz mekanların kira ve masraflarını bile karşılamaktan yoksunsunuz. Ancak böyle sözde etkinlik yaparak görücüye çıkıyor, havanızı atıyorsunuz.
Haa, bir de son aylarda bazı meslek grupları paneller düzenliyor. Bakıyorsunuz, bilgisi olmayan kişiler panellerde konuşmacı olarak karşınıza çıkıyor. Gel de şaşırma! Sorulan sorulara cevap vermeyi bırakın, kılık ve kıyafetleri bile komik mi komik.
Bu arada, bir de il dışında Mersin’i tanıtmak için büyük organizasyonlarda küçük hesaplarla etkinlikler, tanıtım günleri düzenleniyor. Çoğuna katıldım. Tanıtıma bakın: Tantuni, kebap, köfte, cezerye. Burada bir tek cezeryemiz ön planda. Artık gıda tanıtımları kentlere maalesef bir şey kazandırmıyor.
Buradan atanmış ve seçilmişlere sesleniyorum: Ne olur, Mersin’imize sahip çıkalım. Yetkisi olanları uyaralım ve uyarılarımızın arkasında duralım. Duralım ki yaşadığımız kente bir faydamız olsun.
Saygılarımla.
Yorum Yazın
Facebook Yorum