Her şeye koşturmaktan sürekli şikayetçiyiz değil mi? Her şeyi biz yapıyoruz, biz olmadan kimse bir şey yapamıyor ve sanki biz olmazsak dünya duruyor. Kendimize zaman da ayıramıyoruz bu koşullarda.
Gerçekten de öyle mi? İnsanlar bize bağımlı olsun, bizi sevsin, bizsiz yapamasın diye mi her şeye koşturup kendimizi yıkıma uğratıp üstüne de şikayet ediyoruz.
Hadi şimdi bir simülasyon yapalım. Yani kapatalım gözlerimizi ve hayal edelim evimizi, işimizi, çocuklarımızı biz olmadan da olur mu? Yani bir çeşit kendimizde pause tuşuna basalım ve izleyim neler oluyor.
Dünya görevini yapıyor, güneş doğuyor ve batıyor.
Çocuklar okula, etkinliklere ve kurslarına gidiyor.
Ev temizleniyor.
Yemek pişiyor ve herkes üzerine düşeni yapıyor.
Ya çocuklar için duyulan kaygı ve endişeler. Onlar da kendi deneyimlerini yaşayarak kendi yollarını çizecekler.
İş yerinde ise illaki bir alternatifimiz var.
Dünya sen olsan da olmasan da dönüyormuş değil mi?
Sensiz de her şey olduğu gibi, olması gerektiği devam ediyor gördün mü? Yani herkes bir şeylere çare buluyor. Hiçbir şey eksik olmayacak.
O zaman sürekli her şeyi kendine dert etmenin, sürekli anlamsız meşguliyetin, gereksiz yere takıntıların ve abartmaların ne anlamı var?
Bir gün gerçekten göçüp gideceksin ve ne yaptıysan bu maddesel dünyadan kaybolacak; sanki kuma imzanı atmışsın gibi bir dalga gelip alacak imzanı ve bir daha görülmemek üzere silecek.
Bunun farkında olmalısın, senin gereksiz takıntılarının, anlamsız öfkelerinin ve bağırmalarının pek de anlamını olmadığını herkesin işine geldiği gibi anlayıp davrandığını hissettiğin anda kendini sakin moda al.
Emin ol, bunların sadece kendin farkındasın. Herkes verdiğinden ve alamadığından bahsediyor bu durumda istenmeden veriyorsan, fazlasının değersiz olduğunu fark et.
Sen olmadan da dünyanın mükemmel bir şekilde ilerlediği gerçeğinin gün geçtikçe farkına daha çok farkına vardığında, uzun bir zamandır ihmal edilmiş gerçek seni fark et.
Eğer nefes alıyorsan, bu ruh bu bedende ise tabi ki koşturmalar devam edecek ama sen; sensiz de olduğunun, olabildiğinin farkına var.
Bu kadar çok koşturmanın ve stresi kendinin yarattığını arada dünyayı sessiz moda alman gerektiğini bil ve uygula. Boş yere beynini de gereksiz sözcükleri duyarak doldurma.
Uygularken de oluşan bu muhteşem huzur ve sessizliğin tadını çıkar. Ardından da gereksiz tepkilerin, fazladan öfkenin pek de öneminin olmadığının farkına var ve etrafına sorumluluk almaları için alan yarat.
Sen de yaşamına daha sakin, sadece kendine düşen görevleri yapıp arada sakin moda kendini almaya devam et…
Hayat dengede güzel…
Cemal Süreya’nın dediği gibi;
“hayat kısa, kuşlar uçuyor.”
Saygılarımla;
Süreyya Kocadağ
Sosyolog
Uzm. Aile Danışmanı-Dikkat Eğitmeni
Yorum Yazın
Facebook Yorum