Çok gerilere gitmeye gerek yok, eğitimde son yıllarda zaten geri vitese takmış, tam yol geri geri gidiyoruz. Son on yılın eğitime aktarılan maddi bütçesini incelediğimizde, rakamlarla düşüşü fark etmemek körlük olur. 2014 yılında eğitim için iktidarın ayırdığı bütçe yüzde 13 iken, bu rakam 2015 yılında yüzde 13,1’e, bir yıl sonra ise 2016 yılında yüzde 13'lerde seyretmiş ve 3 puanlık artışla 13,3’e yükseltilmiştir. Sonrasında, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi yine hiçe sayılarak üvey evlat muamelesi görmüş, merkezi yönetim bütçesi içindeki payı son 7 yılda giderek aşağı çekilerek sıralamada geriye düşmüştür.
Eğitimde seviyenin giderek düşmesinin bütçe ile büyük ilgisi olduğuna dikkat çeken eğitim camiası, içinde bulunduğumuz 2024 öğretim sezonunda bu oranın yüzde 9,9 seviyelerine demir attığını belirtiyor. Zaten öğrenim sonuçlarından bu durumu anlamamak mümkün değil.
Eğitim seviyesi giderek düşerken, eğitim araç ve gereçleri kat kat yükseklere tırmanıyor. Üstelik bu durum sadece Milli Eğitim’de değil, sağlıkta ve yargıda da karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalarda, ülkemizin çok geride olan ülkelerle aynı teraziye girdiğini görmek de oldukça üzücü. Hal böyleyken, ülkemizde maalesef çok kara bir tablo ile karşı karşıyayız.
Basın yayın sektörüne gelince, artan maliyetlerden bahsetmek bile istemiyorum. Çünkü Türk basınının geldiği son noktayı bilmeyen yoktur. Böyle devam eder ve radikal kararlar alınmazsa, sahibinin sesi medya bazı çıkarcı grupları memnun etmeye devam edecektir. Sonuçta, ülkemizde yerel medyayı susturur ve eğitime darbe vurursanız, önümüz kapkaranlık olacaktır.
Saygılarımla…
EĞİTİMDE GERİ VİTESTEYİZ
Çok gerilere gitmeye gerek yok, eğitimde son yıllarda zaten geri vitese takmış, tam yol geri geri gidiyoruz. Son on yılın eğitime aktarılan maddi bütçesini incelediğimizde, rakamlarla düşüşü fark etmemek körlük olur. 2014 yılında eğitim için iktidarın ayırdığı bütçe yüzde 13 iken, bu rakam 2015 yılında yüzde 13,1’e, bir yıl sonra ise 2016 yılında yüzde 13'lerde seyretmiş ve 3 puanlık artışla 13,3’e yükseltilmiştir. Sonrasında, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi yine hiçe sayılarak üvey evlat muamelesi görmüş, merkezi yönetim bütçesi içindeki payı son 7 yılda giderek aşağı çekilerek sıralamada geriye düşmüştür.
Eğitimde seviyenin giderek düşmesinin bütçe ile büyük ilgisi olduğuna dikkat çeken eğitim camiası, içinde bulunduğumuz 2024 öğretim sezonunda bu oranın yüzde 9,9 seviyelerine demir attığını belirtiyor. Zaten öğrenim sonuçlarından bu durumu anlamamak mümkün değil.
Eğitim seviyesi giderek düşerken, eğitim araç ve gereçleri kat kat yükseklere tırmanıyor. Üstelik bu durum sadece Milli Eğitim’de değil, sağlıkta ve yargıda da karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalarda, ülkemizin çok geride olan ülkelerle aynı teraziye girdiğini görmek de oldukça üzücü. Hal böyleyken, ülkemizde maalesef çok kara bir tablo ile karşı karşıyayız.
Basın yayın sektörüne gelince, artan maliyetlerden bahsetmek bile istemiyorum. Çünkü Türk basınının geldiği son noktayı bilmeyen yoktur. Böyle devam eder ve radikal kararlar alınmazsa, sahibinin sesi medya bazı çıkarcı grupları memnun etmeye devam edecektir. Sonuçta, ülkemizde yerel medyayı susturur ve eğitime darbe vurursanız, önümüz kapkaranlık olacaktır.
Saygılarımla…
Yorum Yazın
Facebook Yorum