Şu andaki eğitim sistemi 4+4+4 yani mecburi eğitim 12 yıl. İsteğe bağlı olarak üniversite, yüksek lisans, doktora diye gidiyor.
Üniversitede okunacak her bir bölümünde kendine ait bir bitirme yılı yar. Tıp 6 yıl, diş hekimliği 5 yıl, bazı mühendislikler 4 yıl bazıları 5 yıl gibi değişkenlikler gösterebiliyor. Bir de hazırlık sınıfları var.
İlkokula başlama yaşı bazen velinin istediği ile doktor kontrolünde 5’e kadar düşmüş durumda. Kreş ve anaokulları 2 yaşından itibaren öğrenci kabul ediyor. Çalışan anne-baba mecburiyeti diyelim.
O kadar erken yaşta tam gün olmaması kaydıyla kreşlerin çocuklara özgüven, sosyalleşme, konuşma ve dil becerisiyle birlikte kaba ve ince motor becerilerini geliştirmesinde çok katkı sağladığı bir gerçek.
Kreşten sonra tam gün ilkokula başlayan çocuğumuz veya yarım,gün okul yarım gün etüt yapan çocuğumuz temel öğretimin 2. Bölümüne geldiğinde ergenlik dönemi de başlamış oluyor. 2.bölümün sonunda LGS maratonuna katılmak zorunda. 2. Etap olan 5-6-7 ve 8. Sınıfı sıkılganlık ve LGS stresiyle geçtikten sonra en zorlu etap olan 3. Bölüm yani 9-10-11-12. Sınıf başlıyor. Sosyalleşmeyi ve kendi olmayı öğrenmeye çalışan ergenimizi bu bölümün sonunda YKS bekliyor. Aile içi çatışmaların yoğun olduğu, çocuğun okuldan etüte, etütten özel derse koşturduğu, gelecek kaygısının fazlaca yoğunlaştığı dönem.
12 yıllık temel eğitim alan bu gençlerimizin bir çoğuYKS’de sıfır puan çekiyor. 1 soru dahi yapamıyor. Burada zıtlıklar çok fazla. İnsan sormadan edemiyor. “12 yıllık eğitim-öğretim hayatında, sana hiç mi bir şey öğretemediler ya da sen hiç mi bir şey öğrenemedin?” Dediğim gibi bu kısım karışık.
Bu arada öğrencimiz YKS sınavı bittiğinde 18 yaşını bitirmiş oluyor! İlk kez sınava girdiğinde kazanamayıp, PARDON! Herhangi bir üniversiteye yerleşemeyen gencimiz “mezuna kalıyor” tekrar YKS şansını deneyip üniversitelerden birinde istediği bölüme yerleşen gencimiz neredeyse 20 yaşına gelmiş oluyor.2 yıllık bir bölümse bazen hazırlığı da oluyor, uzatmadığını da varsayarsak 23 yaşında okul bitirmiş oluyor. Ardından iş bulmaya kaygısıyla hayata atılmaya çalışıyor. Ya da okuduğu bölümü Dikey Geçiş Sınavı ile 4 yıllık fakülteye dönüştürmek için çabalıyor.
4 yıllık bir fakülteye yerleşen gencimize bakalım; 1 yıl hazırlık, 4 yıl fakülte bir yılda uzattığını varsayalım 6 yıl ediyor. Yani üniversiteye 19-20 yaşında başlayan gencimizin hayata atılma yaşı 25-26 oluyor. Ülkemizde ortalama ömrün 75 yıl olduğunu varsayarsak bu gençlerin ömrünün 3’te 1’i okuyarak geçiyor. Daha yüksek lisansı hiç ele almadık. Bu gencimiz ne zaman yaşayıp da kendince hayatın tadını çıkartacak?
Okulu bitirinceye kadar pek de çalışmayan gencimizi çalışma hayatının zorlukları beklemekle birlikte bir de ülkemizde işsizlik söz konusu.
Bitirilen bazı bölümler, ailelerin düşünce şekliyle beraber gençlerimiz bu sefer de KPSS maratonu ile karşılaşıyorlar. Sınavı kazandı- kazanamadı, atandı atanamadı derken yaş erkeklerde askerlik süreci ile birlikte yaş 30 oluyor.
Ortalama 30 yaşına kadar doğru düzgün gelire geçemeyen, hayatını bu yaşa kadar sistem gereği oturmamış bir nesil ile karşı karşıya kalmak üzereyiz.
Bunların benim kadar birçok kişi farkında fakat sisteme hepimiz bir şekilde uyum sağlıyoruz ve sistemin gereğini yapmaya çalışıyoruz.
Çocuklarımızın anne-babadan bağımsız bir birey olması için uğraşırken, bir o kadar da eğitim hayatı gençleri aileye maddi açıdan bağımlı bırakıyor.
Daha farklı sosyolojik bir durumdan bahsetmek istiyorum.
Kendi ayakları üstünde 30’lu yaşlarda durmaya başlayan birey evliliği 35’li yaşlarda yapıyor. Anne-baba olma yaşı yükselip doğacak olan çocukla yaş farkının açılması söz konusu. Geç yaşta anne-baba olan kişilerin, bir çocuğa tahammül seviyesinin azalacağını aşikâr. Azalan tahammül ile birlikte büyük olasılıkla, ikinci çocuğu düşünmeyeceklerdir. İleri yaş anne olma durumunun sağlıklı çocukların dünyaya gelmesinin önünde bir engel olduğu tıp dünyasında bilinen bir gerçek.
İlerleyen yıllarda ülkemiz için ana haberlerde duyacağımız söz şimdiden belli oluyor. ”Ülkemizin yaşlanan ve azalan bir nüfusu. ”
Saygılarımla.
Yorum Yazın
Facebook Yorum