Çocukken hepimizin öğrendiği hatta öğretmenlerimizin bizlere koca koca tablolarda gösterdiği o bazen cıvıl cıvıl bazen sisli mevsimler o rengarenk görüntüler şimdilerde sırasıyla kayboluyor gibi.
İnsanoğlunun fark etmeden veya bilerek kendine yaptığı bu kötülük ne kadar kışın ortasında papatya açtırsa da gezegenimizin can çekişmediği anlamına gelmiyor. Yaşanan bu iklim krizi artık sadece nedenleriyle değil sonuçlarıyla da bizi etkiliyor. Bıkmadan usanmadan yapılan su belgeselleri ne kadar bize korkutucu gelse de çok yakın bir zamanda Bursa’nın iki doğal kaynak barajındaki sularının tükenmesi bizlere belgeselleri aratmayacak bir kuraklık yaşayacağımızın ufak bir ön izlenimi gibi duruyor.
Yaşadığımız bu iklim krizi beraberinde kuraklığı ve kıtlığı getirmesi söz konusu. Yağış rejimleri değişecek ve bunun beraberinde kişi başına düşen su miktarı da azalacak.
Dünya ve insan arasındaki denge ise göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Gezegenimizin %71’i sularla kaplıyken insan vücudunda bu oran % 60’dır. Dün üzerinde kişi başına düşen su miktarı azaldıkça beraberinde de hastalıklar çoğalacak ve insanoğlu belki de geri dönüşü olmayan olaylar yaşayacaktır.
İklim krizi sebebiyle sadece insanlar değil doğadaki bütün canlılar zarar göremeye çok müsait bir hale gelecektir. Bazı hayvanların nesli hızla tükenmeye kaldığı yerden devam edecektir. Bizlerde bazen Aralık ayında sıcacık olan güneşi baharda yağan karı bunlara rağmen kaldığımız yerden sadece konuşmaya devam ediyor olacağız muhtemelen. Doğaya verilen zarar insanoğlunun eseriyken bundan şikayetçi olan yine insanoğlu olacaktır. Henüz hala umut varken doğa hala bizden vazgeçmemiş. Ağaçlar hala karbonmonoksit ile savaş veriyorken Dünya’ya yeşil bir el uzatalım derim ben.
Yorum Yazın
Facebook Yorum