Modern dünyanın hızına kapıldığımızda, kendi iç sesimizi, hedeflerimizi ve hatta kendimizi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Hep bir yerlere yetişme telaşındayız; toplumun dayattığı hedeflere ulaşma gayretiyle kendi özgün varlığımızı ihmal ediyoruz. Oysa, kendimize dönmek, dikkat ve enerjimizi özümüze yöneltmek, hem ruhsal hem de zihinsel anlamda güçlenmemizi sağlar.
Öncelikle şunu sormak gerekiyor: Ne kadar sıklıkla kendimizi dinliyoruz? Dış dünyaya ayırdığımız onca zamandan sonra, iç dünyamıza ne kadar zaman ayırıyoruz? İnsanın kendi adına dikkatini yöneltmesi, onun en kıymetli yatırımıdır. Bu yatırım, sadece içsel huzur ve denge sağlamakla kalmaz; aynı zamanda özsaygıyı ve kendine olan güveni artırır.
Kendi adımıza dikkat kesildiğimizde, yaşamın en önemli sorularına yanıt aramaya başlarız. Gerçekten ne istiyorum? Hangi değerler benim için vazgeçilmez? Kim olmak istiyorum? Bu sorular, kişinin kendisiyle dürüst bir şekilde yüzleşmesini sağlar ve başkalarının gölgesinde kalmadan kendi ışığını keşfetmesine olanak tanır.
Kendimize yöneldiğimizde, dış dünyanın kaosu karşısında sağlam bir duruş sergileriz. Bağımlılıklarımız azalır; onaylanma arzusunun yerini kendine güven alır. Böylece, başkalarının beklentilerine göre değil, kendi içsel rehberliğimiz doğrultusunda hareket etmeye başlarız.
Bu nedenle, kendinize zaman ayırın, düşüncelerinize kulak verin ve kendi adınıza dikkat kesilin. Başkalarının değil, kendi yolunuzun pusulasını takip edin. Bu, gerçekten dolu dolu bir hayat yaşamanın belki de en temel sırrıdır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum