Bir sorunu dile getirmek, çoğu zaman o sorunun daha da büyümesine ve çözümünün zorlaşmasına yol açabilir. Hepimiz yaşamlarımızda farklı zorluklarla karşılaşırız, ancak bu zorlukları başkalarına anlatarak bazen onları gereksiz yere büyütebiliriz. Bu, aslında birçok insanın içsel bir mücadele yaşadığı bir gerçektir: "Benim derdim özeldir. Kimseyi ortak etmem," derler ve acılarını kendi içlerinde saklamayı tercih ederler.
Bu tutum, toplumun genellikle anladığı bir şey değildir. İnsanlar, dertlerini paylaşmanın rahatlatıcı olduğunu düşünürler ve bu da doğru olabilir. Fakat her derdin bir paylaşıma ihtiyacı yoktur. Bazı sorunlar, kişisel bir mesele olarak kalmalı ve bireyin kendi gücüyle baş etmesi gereken bir mücadele olmalıdır. Bu, ruhsal gelişim için de önemlidir; zira bazı acılar ve zorluklar bizi olgunlaştırır, kendimize dair derinlemesine bir içsel bakış sağlar.
Ayrıca, sorunları sürekli dile getirmek, onların bizdeki etkisini büyütebilir. Her defasında aynı problemi dile getirdiğimizde, farkında olmadan zihnimizi o soruna daha fazla odaklamaya başlarız. Sorun, zihnimizin baş köşesine oturur ve bizi esir alır. Bu durum, çözüm arayışından çok, sorunun kendisine saplanıp kalmamıza yol açabilir.
Bu nedenle, bazen dertlerimizi içimizde saklayarak çözüm aramayı tercih etmek, daha sakin bir zihin ve daha güçlü bir içsel irade geliştirmenin bir yolu olabilir. Elbette ki, gerektiğinde güvenilir insanlardan destek almak da önemlidir, ancak her mesele herkese açılmak zorunda değildir. Sessizlik, bazen en güçlü tedavi yöntemidir.
Yorum Yazın
Facebook Yorum