Geçenlerde gittiğim bir alışveriş merkezinde bir telefon tamir atölyesi vitrinine “tarihcell” isimli bir stant yerleştirmiş.
Vitrinin önünde durdum ve dikkatlice izledim. Ülkemizde cep telefonun yaygınlaşmaya başladığı 2000’li yılların başından itibaren kullanılan hemen hemen tüm telefonlar vardı.
Ben başladım ilk telefonumdan şimdiye kadar kullandıklarımı saymaya. “onu da kullandım, bunu da , aaaa bu da var, hatırlıyor musun şu telefonda şunu yapardık.” demeye.
Sonra birden durdum ve “Süreyya ne yapmışsın sen? Kazancını teknolojiye yatırmışsın” dedim. Kimisi kırıldı, kimisi çalındı, kimisini de ben beğenmedim. Şuan kullandığım telefona gelinceye kadar onlarca telefon kullanmışım.
Tabii ki sadece telefonu almakla iş bitmiyor. Kontörü, faturası, kılıfı, dokunmatik ekranlarla birlikte ekran koruyucu derken tamamlayıcı ürünlere de harcanan çılgın ve sonu gelmeyen rakamlar.
Teknolojiyi üreten firmalar gelip dese ki” Süreyya biz senin kazancına ortağız.”
“Asla olmaz öyle şey” derim. Ama “tarihcell” standı bunu bana bildiğiniz haykırdı.
Ülkemizde 25 yıldır aktif şekilde cep telefonu kullanılmakta. Kendimden yola çıkarak ve diğer çevremdeki kişileri de düşündüğümde hiç de birbirimizden geri kalmayız.
Şuan için teknolojinin de bir sınırı olmadığını öğrendik. Hatta bir teknoloji firmasının yeni yakında çıkartacağı telefonun reklamları her yerde yayınlanmaya başladı. Ülkemizde vergiler dahil ultra yüksek rakamlardan bahsediliyor. Eskiden bu rakamlara ev alınırdı. Şimdi ise teknolojiye çılgın paralar ödeyip bunu da statü meselesi sayar olduk. Oysaki esas amaç sadece birbirimizle hızlı iletişim kurmaktı. Uzağı yakın etmekti tüm olay.
Nasıl geldik sosyal statü durumuna hala anlamış değilim.
Saygınlık ve statünün belirtisi eğitim, kültür, bilgi, adabı- muaşeret kurallarını uygulamakken, kullandığın telefonun markası bu değerlerin yerini aldı.
Gidilen mekanlarda telefonun markası gözüksün telefonlar yüz üstü konur oldu.
Oysaki zordu geçek statüyü elde etmek, çalışmak, emek göstermek, gayret etmek gerekirdi.
Teknolojiye ödediğimiz paralarla toplumsal statü sahibi olmak kolay sonuçta. Borçlanarak sahip oluyoruz. Ya da kolay olduğunu zannediyoruz. Günlerce gecelerce çalışıp, kredi- borç ödeyerek yıllarımızı ipotekliyoruz farkında olmadan. Son model telefona verdiğimiz rakamlar aylık gelirimizin 4-5 misli üzerinde sonuç olarak.
Maddi gücümüz yerinde de olsa; bu teknoloji paramızı aldığı gibi kalmıyor, zamanımızı çalarak bizi sürek meşgul edip, kendisinin bağımlısı yapıp, düşünmemizin ve üretmemizin önüne geçiyor.
Teknolojiye karşı olan biri asla değilim. Sonuçta kendi çalışmalarımı da geleneksek ve teknolojik yöntemleri harmanlayarak yapıyorum.
Ancak teknoloji şu dönem itibari ile doğru kullanımdan çok, zarar verme aşamasında. Bireylerde unutkanlık, düşünme becerisinde azalma, odaklanamama gibi sorunlar görülürken, çocuklarda ise dikkat eksikliği, sürekli oyunda kalma isteği, görev ve sorumlulukları yerine getirmede zorlanmayla birlikte kolaycılığa ve genel olarak isteksizliğe sebep oluyor.
Toplumsal saygınlığımızın, maddelerde, markalarla elde edemeyeceğimizi anladığımız, ülke olarak bu bilince ulaştığımız ve gelecek nesillere teknolojiyi doğru kullanmayı öğretip, uyguladığımız günlere…
Saygılarımla.
Yorum Yazın
Facebook Yorum