Karadeniz yaylaları deyince ilk akla gelenlerden biri Ayder Yaylası.
Tertemiz havası şifalı kaplıcalarıyla nam salmış.
Bugün Trabzon Maçka'dan Aydere doğru yola çıkıyoruz. Yollar o kadar güzel ki şehir merkezinde bir yerden bir yere böyle yolculuk ne mümkün. Yemyeşil bir doğanın içinde yol almak bile gideceğiniz mesafe ne kadar uzak olursa olsun fark etmiyor hatta öyle ki insan içinden hiç bitmesin bu yol diyor.
Yol boyunca ağzım kulaklarımda bir sağa bir sola baka baka nasıl keyifli bir yolculuk.
Ayder Yaylası, Rize'nin Çamlıhemşin ilçesine 19 km mesafede yer alıyor.
Çamlıhemşin ilçesine 2 kilometre mesafede, Fırtına Vadisi’nde yer alan Mikron Köprüsünü görüyoruz bölgedeki yüzden fazla köprüden biri hemen durup yakından bir kaç kare alıyoruz. Gürül gürül akan suyu görmeniz lazım.
Neden bu kadar köprü var dediğiniz de coğrafyanın getirdiği zorunluluktan dolayı dik yamaçlara yapılan evlere ulaşım dereler üzerindeki tek kemerli taş köprülerle sağlanıyormuş bu sebeple çok fazla bu tarz taş köprü görmek mümkün. Ayrıca çoğunluğu bölgenin varlıklı kişileri tarafından yaptırılan bu köprülerin tarihi 17. yüzyıla kadar uzanıyor.
Şunu özellikle söylemeliyim ki değil Ayder Türkiye'nin hangi turistik bölgesine giderseniz gidin artık hiçbiri eskisi gibi değil evet doğası tarihi aynı belki ama o hayal ettiğimiz sakinliği huzuru doğallığı
artan nüfus, göç, turist yoğunluğu v.s. gibi sebeplerle bulmak oldukça zor.
Biz şuan sadece görmek istediklerimize yoğunlaşıp anın tadını çıkarmaya çalışıyoruz.
Ayder'e geldik ancak devam edelim daha yukarılara dedi eşim. Nasılsa tekrar aynı yerden dönerken burada mola verebilirdik. Ancak yolun devamı böyle olduğunu bilseydim ah bilseydim macera yeni başlıyordu. 4x4 aracınız yoksa devam etmeyin biz gittik siz gitmeyin:))
Ayder aslında restoranları, otellerin yoğun olduğu turistik bölge ve kamp alanlarının olduğu taraf olarak ikiye ayrılıyor. Biz kamp alanlarının da yukarısına doğru yol alıyoruz.
Ayder'e kadar güzel asfalt yol sonrası stabilize bile denmeyecek kadar berbat bir yol. Tamam şahane gürül gürül akan şelaleler yemyeşil bir doğa eşi benzeri daha önce hiçbir yerde görmediğim bol oksijen temiz hava buraya kadar şahane! Bir adrenalin eksikti sevgilim eşim sağ olsun onu da yaşattı. Yol dediğimiz yer böyle bir dere yolu hayal edin kafam kadar kavun kadar taşlar var tekerler yamula yamula geçiyor üstünden kaydık düştük kaldık diye kalbim küt yani. Neyse durduk biraz etrafa bakalım hava alalım yalnız aramızda kalsın gerçekten muazzam acayip sevdim :) Böyle bulutlar sanki yeryüzüne inmişte biz de onları yukardan izliyoruz o kadar büyük bir sessizlik ki kalp atışlarınız duyulur öyle hayal edin. Kaçkar dağlarının temiz ve duru havası ladin ve çam ormanlarının ferahlatan nefes açan özelliği ruhsal ve bedensel yenilenme hissi inanılmaz güzeldi.
Sonra tekrar Ayder'e doğru inişe geçtik tabi yine o yola hiç benzemeyen yerlerden geçiyoruz tam bir çılgınlık! O anları kayda aldığım videoları izlemek isterseniz mavivloger hesabımda öne çıkanlara sizin için sabitledim.
Ayder fotoğraflarına bakarken bile sonsuzluğu, huzuru yansıtan içinizi kuş gibi hafifleten bir güzellik! Detaylara çok takılmadan anı yaşamak gerek. İnsan gittiği yerde ne görmek isterse onu görür aslında siz de giderseniz bu güzel doğanın nefis havanın tadını çıkarın derim ben!
Neşeniz bol sağlığınız yerinde olsun.
Yorum Yazın
Facebook Yorum