Kıskançlık, insanın kalbinde yer edindiğinde hem bireye hem de topluma zarar veren bir duygudur. Kıskançlık, kişinin başkalarının sahip olduklarına göz dikmesi, onlara imrenmesi ve hatta onların mutluluğunu çekememesi anlamına gelir. Bu tür bir tutum, Allah'ın hoşnut olmadığı bir davranış biçimidir.
Kuran-ı Kerim'de, kıskançlığın insanı nasıl kötüye sürüklediğine dair pek çok uyarı bulunur. Kıskançlık, İblis'in Hz. Adem'e olan tavrında da açıkça görülür. Allah, İblis'e Adem'e secde etmesini emrettiğinde, İblis kıskançlığa kapılarak bu emri yerine getirmemiştir. Bu kıskançlık, İblis'i Allah'ın rahmetinden uzaklaştırmış ve lanetlenmesine yol açmıştır.
Kıskançlık, insanın kalbini karartan bir duygudur. Bu duygu, kişinin Allah'a olan bağlılığını zayıflatır ve onu kötü yollara sürükler. Kıskanç bir insan, başkalarının iyiliğini görmektense onların kötülüğünü arzulamaya başlar. Bu da hem kişisel huzuru bozar hem de sosyal ilişkileri zedeler.
Allah'ın kıskanç insanları sevmemesi, bu duygunun ne denli tehlikeli olduğunun bir göstergesidir. Kıskançlık, bireyi içsel bir huzursuzluğa sürükler ve onu Allah'ın rahmetinden uzaklaştırır. Oysa Allah, kullarının birbirlerine karşı iyilikle yaklaşmalarını, sevinçlerini paylaşmalarını ve başkalarının mutluluğunu kıskanmadan kabul etmelerini ister.
Sonuç olarak, kıskançlık, Allah'ın razı olmadığı bir duygudur ve bu nedenle Müslümanlar, bu kötü alışkanlıktan uzak durmalıdır. Kıskançlıktan arınmış bir kalp, Allah'a daha yakın olur ve hem bu dünyada hem de ahirette huzura erer. Bu yüzden, kalplerimizi kıskançlıktan temizlemek ve Allah'ın sevgisine layık olmak için çaba sarf etmeliyiz.
Yorum Yazın
Facebook Yorum