İnsanın kalbi, duygu ve düşüncelerin merkezi olarak kabul edilir. Bu kalp, bazen genişler, ferahlar ve huzurla dolar; bazen ise sıkışır, daralır ve kasvetle kaplanır. En’am Suresi’nin 125. ayetinde, Allah bu durumu oldukça çarpıcı bir şekilde açıklıyor: "Allah, kimi hidayetine ulaştırmak isterse, onun göğsünü İslam'a açar, gönlüne genişlik verir. Kimi de dalaletle bırakmak isterse, onun da kalbini daraltır, öyle sıkıştırır ki, sanırsın öfkesinden göğe çıkacak. Allah, iman etmeyenleri pislik içinde hep böyle bırakır."
Bu ayet, Allah’ın hidayetine erişmenin, bir insanın iç dünyasında nasıl bir etkisi olduğunu gözler önüne serer. Hidayet, doğru yolu bulmak, Allah’ın nuruna kavuşmak demektir. Bir insan hidayete erdiğinde, kalbi İslam'a açılır, göğsünde bir genişlik ve ferahlık hisseder. Bu, bir anlamda ruhsal bir huzura kavuşma halidir. Kalbin genişlemesi, insanın içsel dünyasında bir dinginlik, bir güven hissi yaratır. Bu, Allah’ın hidayetine mazhar olanların yaşadığı manevi bir deneyimdir.
Öte yandan, Allah’ın dalaletle bıraktığı, yani doğru yoldan saptırdığı bir insanın kalbi daralır, sıkışır. Bu sıkışma, öylesine yoğundur ki, insan kendini bir çıkmazda, bir bunalımda bulur. Ayette geçen "öfkeden göğe çıkacak" ifadesi, kişinin içinde bulunduğu çaresizlik ve huzursuzluğu anlatan güçlü bir metafordur. Bu hal, iman etmeyenlerin, yani Allah’a ve O’nun rehberliğine sırt çevirenlerin yaşadığı içsel bir sıkıntıdır.
Bu ayet bize şunu hatırlatır: Kalplerin genişlemesi ya da daralması, doğrudan Allah’ın iradesiyle ilgilidir. İnsan, Allah’a yöneldiğinde, O’nun hidayetine kavuştuğunda, kalbinde bir huzur bulur. Ancak Allah’tan uzaklaşan, O’nun yolundan sapan bir insan ise, kendi iç dünyasında bir karmaşa, bir huzursuzluk yaşar.
İnsanların ruhsal durumları, yaşadıkları manevi hallere göre şekillenir. Kalplerin genişlemesi, Allah’a yakın olmanın, O’nun rahmetine mazhar olmanın bir sonucudur. Bu yüzden, kalbinde huzur arayan her insan, Allah’a yönelmeli, O’nun hidayetini talep etmelidir. Çünkü gerçek huzur, sadece O’nunla mümkündür.
Sonuç olarak, bu ayet bize hem hidayetin önemini hem de Allah’tan uzaklaşmanın insan ruhunda yarattığı tahribatı derin bir şekilde düşündürür. Kalplerin genişlemesi, O’na yönelmekle; daralması ise O’ndan uzaklaşmakla alakalıdır. Bu yüzden, huzur ve ferahlık arayan her insanın öncelikle kalbini Allah’a açması, O’ndan hidayet dilemesi gerekir. Çünkü gerçek huzur ve kalp genişliği, ancak O’nunla mümkündür.
Yorum Yazın
Facebook Yorum