Bu kez benim küsmelerim başladı.
Senin yazılarında sığındığın Tülay var ya,
O Tülay’a sesleniyorum bende senin gibi.
Bak Tülay abla, Necdet abi yine döndü…
Bak çorabı yine sökük.
Yeni düşmanları var hem de.
Oturdu akşam masasına, çıkardı balığı sudan, yanına da bir kadeh…
“Sudan çıkmış balığa döndük” misali, “Hadi şerefe”…
*
Bilirsin sen.
Bir Nazife ablamız var Mersin’de, 400 de gazeteci..
Hatırlar mısın?
Nazife abla Toroslar’da yıpranmış binanın duvarına Frida Kahlo’nun resmini yaptı.
Güzeller güzeli Frida’yı Çavuşlu tanır oldu.
Dolmuşa binen “Frida’da inecek var” diyor artık.
‘Çeyrek Nazife’ olamadık ona yanarım.
Bir ilkemiz vardı bizim, o da bize kaldı.
“Gazeteciler Cemiyeti’ne gazeteci başkan”
Neyse “Hadi şerefe”…
*
Bak Necdet abi. O Tülay var ya O Tülay…
Saçma sapan bulduğun başlığa sana destan yazdıran Tülay.
Çaktırmadan aldım adresini.
Kızacaksın ama ben de artık ona yazacağım.
Tamam mı Tülay abla.
*
Ah be Tülay ablam,
Yenilmelerim var benim; yanında zafer getiren.
Baha’m var artık. Evin uyumlu evladı.
Sen varsın en azından, şiirimi getiren.
Ufuk var, Uğur var evin haylaz çocukları…
Seyrani var. “Gazeteciyim ben” diyen.
Necdet abi var. İyi tanıdığın. Soyadı Canaran olan.
Canaran diye yazılır. Yazıldığı gibi okunur ya hani.
Zeliha ablam, Akkuş abim, Haldun abim, Doğa ablam vs. sayamayacağım çok isim var.
Anlıyacağın Tülay ablam,
Geniş bir kalbim, onu içine sığdıracak kocaman bir ailem var benim.
Ecem var mesela, Iraz’ım var. Bilir misin sen Tayfun’u ?
Adamın hası.
Abidin var örneğin kalemi Zülfikar gibi...
Neyse “Hadi şerefe”
*
Bak Tülay abla,
Nazife ablam duvara bir de “Kaplumbağa terbiyecisi” yapmıştı hatırlar mısın?
Küçük bir davulla kaplumbağalara sıra halinde yürümeyi öğreten insan figürü.
Toroslar O’nu da öğrendi.
Kaplumbağa Tubiş misali.
Bir de Selviler mesela.
Kimine göre çiçek, kimine göre gemi arkasındaki oynak.
Daha da yazmaya gerek yok be abla.
Sevmelerim var benim yani, koca yüreğimde.
Sudan çıkmış balık masada, yanında kadeh,
“Hadi şerefe”
Yorum Yazın
Facebook Yorum