“Yavru vatan” diye tabir edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapmış olduğumuz seyahat, bir nevi spor elçiliğiydi. Barış Harekâtı’nın ellinci yılına denk gelmesi de tatlı bir tesadüf oldu. Mersin Bisiklet Derneği başkanı Süleyman Uygun’un, gelenekselleşmiş bir projesi olarak Kıbrıs turu, adada son derece büyük ses getirdi. Özellikle turun amacından söz etmek gerekirse sadece bir gezinti demek haksızlık olur. Bu tur; Mersin başta olmak üzere ve farklı il ve ülkelerden bisiklet sporcularının tüm bölgeleri pedallarken milli barışı ve dostluğu da yeniden göstermesi anlamına gelmektedir. Keza Mersinli belediyelerin, bu vesileyle adadaki devlet büyüklerine hediyeler gönderip selamlarını iletmesi bu dostluğu tazelemiş oldu. Bizler de bisiklet derneği olarak bu elçiliği gururla yerine getirmiş olduk.
Kıbrıs’ın Kültür Bakanı Fikri Ataoğlu ve belediye başkanları, çok büyük bir misafirperverlik göstererek anavatandan gelen bisikletçiler olan bizleri güzel bir şekilde ağırladılar. Çadırlarımızı kurabilmemiz için yer temin etmek ve eşyalarımızı taşımak için araç göndermek gibi önemli desteklerde bulunmanın yanı sıra davet yemekleriyle de yöresel tatlarını sunarak ağırladılar.
Girne’den Lefkoşa’ya, Gazimağusa ve Tatlısu’ya bağlanan yollarda pedal çevirirken trafikte de alışık olmadığımız bir saygı vardı. Güvenlik yönünden de hiçbir sorun yaşamadan bölge değiştirebilmek buranın her zaman rahatlıkla ziyaret edebileceğimiz bir ülke olduğunu düşündürdü. Ve hiç yabancılık çekmedik. Bir ada ülkesi olmanın sıcakkanlılığını taşıyan halkın da samimiyetiyle başka bir ülkede olduğumuzun farkına varmamız güç oldu.
Tabii ki de bir sanat tarihçi gözüyle de değerlendirme yapmadan duramayacağım. Özellikle Gazimağusa tarihi bir bölge olarak yapı korumacılığında üstün bir noktadaydı. Olması gerektiği gibi; kaldırımlarıyla beraber korunmuş ve doğru şekilde aslına uygun olarak restore edilmiş durumdaydı. Otello ve Mağusa kaleleri, dönemin izlerini en çok gösteren atmosfere sahip olan yerlerdi. Bunun gibi iyi korunmuş pek çok taş yapı, kentin tarihini ortaya koyuyordu.
Kültür Bakanı Fikri Ataoğlu, Lefkoşa’da kamp alanımızı ziyaret ettiğinde ertesi gün Mağusa’da buluşmayı teklif etmişti ve ertesi gün bu tarihi kentte bir akşam yemeğiyle bizlerle samimi bir sohbetle vakit geçirdi. Kendisine burada Mersin’deki başkanlarımızın gönderdiği hediyeleri de takdim ettik. Ekibimizde bağlama çalan ve şarkı söyleyen arkadaşlarımızdan “Mağusa Limanı” adlı türküyü dinledik. Ardından Bakan Ataoğlu, bu türküye konu olmuş olan Arap Ali’yi anma etkinliğine de davet ederek adanın kültürel değerlerinden birini görmemizi sağladı.
Özellikle Turizm ve Kültür Bakanı Fikri Ataoğlu başta olmak üzere tüm Kıbrıs belediye başkanlarına; gösterdikleri misafirperverlik ve dostane yaklaşımlardan ötürü saygılarımızı ve teşekkürlerimizi sunuyorum. Anavatan ve yavru vatan arasındaki dostluğun pekişmesi adına da spor ve sanat alanında daha çok etkileşim olması gerektiğini de belirtmekte fayda buluyorum.
Yorum Yazın
Facebook Yorum