Öyle bir yıl olsun ki,
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
*************************
Öyle bir yıl olsun ki,
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun.
Kardeş kavgasına nihayet olsun.
**************************
Öyle bir yıl olsun ki,
Ne zengin fakir, ne sen ne ben farkı olsun.
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
**************************
Öyle bir yıl olsun ki,
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikayet, ölümden olsun.
O da gençlerden uzak olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı. (Rahmetle, saygıyla, sevgiyle anıyorum. Ne güzel dile getirmiş tüm duyguları.)
Koca bir yılın bitmesine sayılı günler kaldı. Yeni bir yıla girmenin heyecanı ve umudu var içimizde.
Diyanet İşleri Başkanlığı, hutbelerde veryansın ederek yeni yıl kutlamasına karşı çıkıp neredeyse yasaklama hakkını kendinde görecek kadar ileri gidiyor, laik bir ülkede. Milli Eğitim Bakanı, okullara yazı gönderip yeni yıl kutlamayı yasaklıyor. Eğitim, bütün sorunlarını çözmüş, sıra yeni yıla gelmiş!
Cehalet bilinci olarak; gelenekler, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, hayvanlara yapılan eziyetler, okulların bilimden uzaklaştırılan eğitim sistemiyle ve toplum olarak kültürel çöküşle yeni yılı kutlayabilecek miyiz?
Mustafa Kemal Atatürk, bu günleri görmüş gibi, 1922 yılında Bursa’da öğretmenlerle yaptığı toplantıda: “Akla uygun hiçbir nedene dayanmayan bir takım geleneklerin, inanışların korunmasında direnip duran ulusların ilerlemesi çok güç olur. Belki hiç olamaz. (...) Bunun için öğretim programlarının, eğitim davranışlarımızın temel taşı bilgisizliği gidermek olmalıdır. Bu bilgisizlik giderilmedikçe yerimizde sayacağız. Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.”
Düşünmek, yorumlamak, tartışmak, tartışabilmek… Toplum olarak bunları yapabiliyor muyuz?
Yine de her şeye rağmen “UMUT”.
2025 yılını umutla, sağlıkla, sevgiyle karşılamak dileğiyle, kutlamak isterim yeni yılımızı…
Yorum Yazın
Facebook Yorum