Uzmanlar, diz sorunları konusunda uyarıyor. 50 yaş üzerindeki kişilerin yaklaşık yüzde 35’inde minsküs hasarı olduğunu ve birçoğunda belirti görülmediğine dikkat çeken Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, Prof. Dr. Serdar Hakan Başaran, "Genel olarak diz sorunları her yaşta başlayabilir, ancak özellikle kireçlenme gibi dejeneratif durumlar yaş ilerledikçe daha yaygın ve belirgin hale geliyor" dedi.
Oturmayı, kalkmayı, yürümeyi sağlayan diz eklemleri, adeta tüm vücudun yükünü çekiyor. Günümüzde diz sorunları genç yaşlı herkeste ortaya çıkabiliyor. Diz sorunları yaşam tarzı, genetik faktörler ve herhangi bir yaralanmaya bağlı olarak her yaşta başlayabiliyor. İleri yaş, kadın cinsiyet, aşırı kilo, yüksek fiziksel aktivite gerektiren işte çalışma, sporcular ve genetik olarak ailesel yatkınlık durumunda diz sorunları yaşanıyor. Diz kireçlenmesi en sık görülen eklem bozukluklarından biri. 60 yaş ve üzeri erkeklerin yaklaşık yüzde 10-13’ünü, kadınların ise yüzde 13-19’unu etkiliyor. Ön çapraz bağ yaralanmaları özellikle atletlerde yaygın, genel popülasyonda yaklaşık yılda 100 binde 70 kişide karşılaşılıyor ve futbol ve basketbol gibi belirli sporlarda bu oran daha yüksek. Menisküs yırtıkları özellikle yaşlı yetişkinler ve sporcular arasında yaygın. Araştırmalar, 50 yaşın üzerindeki kişilerin yaklaşık yüzde 35’inde menisküs hasarının olduğu ve çoğunlukla da belirtisiz olduğunu gösteriyor.
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı, Prof. Dr. Serdar Hakan Başaran, diz ağrıları genellikle çocukluk ve ergenlik (10-19 yaş) çağında genellikle ön çapraz bağ, menisküs yaralanmaları ve kıkırdak hasarı gibi spor yaralanmaları şeklinde ortaya çıktığını kaydediyor.
Prof.Dr. Başaran 40-60 yaş arasında, yaşa bağlı aşınma ve yıpranmanın kireçlenmeye yol açabileceğini belirterek, "60 yaş üstündeki yetişkinlerde ise en sık kireçlenme görülüyor, ağrıya, sertliğe ve hareket kabiliyetinin azalmasına neden oluyor. Genel olarak diz sorunları her yaşta başlayabilir, ancak özellikle kireçlenme gibi dejeneratif durumlar yaş ilerledikçe daha yaygın ve belirgin hale geliyor. Sağlıklı bir kiloyu korumak, aktif kalmak ve yaralanmalardan kaçınmak, yaşam boyu diz sorunları riskini azaltmaya yardımcı olabilmektedir" ifadelerini kullandı.
Prof.Dr. Serdar Hakan Başaran, bazı yaygın hatalar diz hastalıklarının gelişmesine katkıda bulunduğunu vurgulayarak, "Fiziksel aktivitelere başlamadan önce uygun şekilde ısınmamak diz yaralanması riskini artırabilir. Benzer şekilde, yeterince esnememek kas gerginliğine ve dengesizliklere yol açarak dizlere ekstra baskı uygulayabilir. Özellikle zıplama veya atlama gibi hareketleri tekrar tekrar yapmak tendinit veya bursit gibi aşırı kullanım yaralanmalarına yol açabilir. Zıplarken yanlış iniş tekniği, yanlış düşme tekniği veya spor sırasındaki yanlış duruş ve hareket teknikleri dizlerde aşırı strese neden olabilir" şeklinde konuştu.
"Yanlış ayakkabı diz sorunlarına yol açabilir"
Diz sorunlarında yanlış ayakkabı kullanımının da önemli bir etken olduğunu söyleyen Başaran, "Uygun desteği sağlamayan veya belirli bir aktiviteye uygun olmayan ayakkabılar giymek tüm bacağın dizilimini ve mekaniğini etkileyerek diz sorunlarına yol açabilir. Dinlenmemek ve altta yatan sorunu araştırmak yerine ağrının üstesinden gelmek, diz sorunlarını şiddetlendirebilir ve daha ciddi durumlara yol açabilir. Vücudun uyum sağlamasına izin vermeden fiziksel aktivitenin yoğunluğunu, süresini veya sıklığını aniden artırmak diz yaralanmalarına neden olabilir" diye konuştu.
Diz ağrısı durumunda mutlaka bir uzmana danışılması gerektiğinin altını çizen Başaran, "Diz ağrısı yaşandığında sağlık uzmanlarına danışmaktan kaçınmak veya bunları geciktirmek, küçük sorunların daha ciddi durumlara dönüşmesine neden olabilir. Bireyler bu yaygın hataların farkında olarak ve bunlardan kaçınmak için bilinçli önlemler alarak dizlerini korumaya ve diz hastalıklarına yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olabilirler" açıklamalarında bulundu.
"Diz protezi ameliyatlarından korkulmamalı"
Prof. Dr. Serdar Hakan Başaran, diz protezi ameliyatlarından korkulmaması gerektiğini savunarak, "Bu ameliyatlar şiddetli diz ağrısı ve işlev bozukluğu çekenler için çok önemli faydalar sağlar. Bir ortopedi travmatoloji uzmanına danışmak, riskleri ve faydaları anlamak ve iyileşme sürecine hazırlanmak başarılı sonuç alınmasına yardımcı olabilir. Diz artroplastisi olarak da bilinen diz protezi ameliyatı, hasar görmüş, aşınmış veya hastalıklı diz ekleminin yapay bir eklem (protez) ile değiştirilmesini içeren cerrahi bir işlemdir. Bu ameliyat tipik olarak ciddi diz kireçlenmesi olan hastalarda ağrıyı hafifletmek ve fonksiyonu yeniden sağlamak için yapılır. Kireçlenme durumunda yürüme, merdiven çıkma, oturma veya sandalyeden kalkma gibi günlük aktiviteleri kısıtlayan kalıcı ağrı, şişlik, sertlik ve gece ağrısı gibi durumlarda. Eklem romatizması durumunda ilaçlar ve diğer tedaviler semptomları yeterince kontrol edemediğinde, kırık veya bağ yırtılması gibi ciddi bir diz yaralanmasını takiben uzun dönemde eklem ağrısı ve işlev bozukluğunda, diz eklemindeki kemik ve kıkırdağın önemli ölçüde hasar gördüğü kanlanma bozukluklarında. İlaçlara, fizik tedaviye, kortikosteroid enjeksiyonlarına veya diğer cerrahi olmayan tedavilere yanıt vermeyen kalıcı diz ağrısı ve günlük aktiviteleri yerine getirememe durumlarında. Dizin ileri derecede eğriliklerinin neden olduğu ağrı ve fonksiyonel bozulma gibi durumlarda. Diz ekleminde hareket aralığını sınırlayan ve günlük aktiviteleri gerçekleştirme yeteneğini etkileyen şiddetli sertlik veya hareketsizlik durumlarında. Uykuyu engelleyecek kadar şiddetli diz ağrısı. Ruh sağlığını etkileyen, depresyona veya anksiyeteye neden olan kronik ağrı gibi durumlarda diz protezi ameliyatını önermekteyiz" dedi.
"Diz protezi ameliyatlarında teknolojik gelişmeler yüz güldürüyor"
Prof. Dr. Serdar Hakan Başaran, diz protezi ameliyatındaki yeniliklerin ameliyat sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirdiğine dikkat çekerek şunları söyledi:
"Robotik sistemler, cerrahların diz protezi prosedürlerini yüksek hassasiyetle planlamasına ve yürütmesine yardımcı oluyor. Bu sistemler, hastanın dizinin 3 boyutlu modelini oluşturarak kişiselleştirilmiş cerrahi planlamaya ve protezin daha doğru yerleştirilmesine imkan tanıyor. Robotik yardım, minimal invaziv yaklaşımları kolaylaştırıyor, bu da yumuşak doku hasarını, ameliyat sonrası ağrıyı ve iyileşme süresini azaltıyor. Diz protezi ameliyatındaki bu yenilikler, teknoloji, malzeme bilimi ve tıbbi araştırmalardaki gelişmelerin etkisiyle sürekli olarak gelişmektedir. Daha iyi cerrahi sonuçlar, daha kısa iyileşme süreleri ve daha uzun süreli diz protezleri vaat ederek sonuçta bu prosedürleri geçiren hastaların yaşam kalitesini artırabilmektedir"
Yorum Yazın