Zeytinburnu’nda yaşayan 48 yaşındaki Engin Uysal, Orhan Gencebay’a duyduğu hayranlıkla 42 yıldır biriktirdiği yüzlerce eseri, müzeye çevirdiği evinin salonunda sergiliyor.
Zeytinburnu’nda yaşayan 48 yaşındaki Engin Uysal, 1982 yılından bu yana Türk müziğinin usta ismi Orhan Gencebay’a duyduğu hayranlık nedeniyle eser biriktiriyor. Ünlü sanatçının plak, kaset, CD, afiş, fotoğraf ve gazete kupürlerine ait bulabildiği her şeyi biriktiren Uysal, yüzlerce objeyi müzeye çevirdiği evinin salonunda sergiliyor. Çalışmasını yaparken maddi ve manevi emek verdiğini belirten Uysal, eser biriktirmenin zorlayıcı olduğunu ancak aldığı mutluluğun buna değdiğini ifade etti. 3 çocuk babası Uysal, eşi ve çocuklarının da Orhan Gencebay’a hayran olduğunu eserleri büyük bir titizlikle koruduklarını belirtti.
“Fanatik Orhan Baba hayranıyım”
1992 yılından bu yana her çıkan Orhan Gencebay kasetini aldığını söyleyen Engin Uysal, “Orhan Baba hayranlığım 1982 yılında ‘Ya Rabbim’ albümüyle başladı. 1990’lara doğru, ‘Sarhoşun Biri’, ‘Batsın Bu Dünya’, ‘Bir Teselli Ver’ kasetlerini almaya başladım. 1990 yıllarından sonra ise CD’lerini toparlamaya başladım. CD’leri seri olarak yaptım. Gazete kupürlerinden kartpostalları ve plakları almaya başladım. Arkası devamlı geldi. Fanatik Orhan Baba hayranıyım. Kendisini çok seviyorum. 1982 yılında Baba’nın albümünü görünce çok etkilendim. Etkilendikten sonra dinlemeye başladım. Daha sonra diğer kasetleri de almaya başladım. 1992’de İstanbul’a geldikten sonra her çıkan kasetini aldım. Peşine CD’leri toparladım. Birkaç tane büyük plaklardan aldım. Bende hatıraları çok büyük” dedi.
“Evimize gelen aile fertleri, eşimin de benim de arkadaşlarım çok etkileniyorlar”
Çevresindeki eve gelen misafirlerin objelerden çok etkilendiğini belirten Uysal, “Orhan Baba ile ilk tanışmam bir düğünde gerçekleşti. 2004 yılında ofisine giderek telefon numarasını aldım. İlk resmimi 2007 yılında çekindim. Sonra art arda fotoğraflarımı çekindim. Sağ olsun beni çok iyi karşıladı. Çay içtik, sohbet ettik. Çok güzel hatıralarımız var. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Zaten kendisi de beni tanıyor. Gittiğim zaman, ‘Samsunlu Engin, hemşehrim gelmiş’ diyor. Evimize gelen aile fertleri, eşimin de benim de arkadaşlarım çok etkileniyorlar. Nasıl toparladığımı merak ediyorlar. Maddi, manevi nasıl bir araya getirdiğimi merak ediyorlar. Tabii ki zorlukları var. Ama zorluluklarının aksine çokta mutlu oluyorum. Maddi zorlukları oluyor ayrıca yırtılmaması için çok emek veriyorsun. Gözün gibi bakman gerekiyor. 3 tane evladım var. Onlar da koruyorlar, benim gibi çok seviyorlar Orhan Baba’yı” ifadelerini kullandı.
“Orhan Baba’ya ait hatıraları almak isteyenler oldu”
Biriktirdiği yüzlerce objeyi almak isteyenlerin olduğunu aktaran Uysal, “Mesela sabah kalktığımda ilk Orhan Baba dinlerim. Mutlu oluyorum ve rahatlıyorum. Anlatılmaz bir duygudur Orhan Baba. Orhan Baba’ya ait hatıraları almak isteyenler oldu. Bir iki arkadaş teklifte bulundu. 50 binin üzerinde fiyat veriler. Veremeyeceğimi, söyledim. Benim için çok değerli. Manevi olarak çok büyük bir anlamı var. Çok büyük bir meblağ verilse bile veremem derim” şeklinde konuştu.
“‘Baba bunların hepsi benim olacak yani bana kalacak ’ diyor”
Orhan Gencebay hayranı Uysal, 7 yaşındaki oğlu Anıl’ın da biriktirdiği eserlerin kendisine miras kalmasını hayal ettiğini söyleyerek, “Eşim de Orhan Baba hayranıdır. Sağ olsun evimin dizaynını ve düzenini, posterleri ve duvardaki fotoğrafların hepsini eşim yapar. Ben fazla anlamam. Eşim mükemmel titizdir o konuda. Her şeyi eşim yapar kendisine çok teşekkür ediyorum. İkiz oğlum var biri Anıl. O da Orhan Baba’yı çok seviyor. Sosyal medyaya videoları birlikte çekip atıyoruz. Hakan da çeker ama Anıl daha çok düşkün. Anıl, ‘Baba bunların hepsi benim olacak yani bana kalacak ’ diyor. Beni çok mutlu ediyor. 7 yaşındaki oğlum Anıl, Orhan Baba dinlemek istiyor. ‘Şu plakını koyalım, şu CD’sini, kasetini dinleyelim’ diyor. Ben de çok sevdiğim için ona herhangi birini dinleyebileceğimizi söylüyorum. Utan dokunma kasetinin benim için çok büyük bir anısı vardır. Onu 12 saat dinlediğim de oldu. Kaset sonradan bozulmuştu. O zamanlar Orhan Baba’yı görmeden ölürsem, gözlerim açık gider demiştim” diye konuştu.
Yorum Yazın