Yapılan bir araştırma; Mersinlilerin, Gülnar Büyükeceli’de yapımı devam eden ve inşaat sırasında bile çok sayıda kaza ve yangın haberiyle kamuoyunun gündemine gelen Akkuyu Nükleer Santralini tehlikeli bulduğunu, ancak enerji ihtiyacı ve istihdam açısından gerekeli olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. 2019 yılında yapılan araştırmada santrale olumsuz bakanların oranının çoğunlukta olduğu görülürken, endişelerin temel kaynağı olarak yaşanan nükleer kazaların etkisinin olduğu altı çizildi.
SEYRANİ SOLUĞAN
Türkiye’nin yetersiz enerji kaynakları, artan enerji tüketimi ve enerji ithaline ayırdığı bütçe göz önüne alındığında, enerji alanında yeni arayışlar içine girmesine yol açtı. Türkiye’nin ilk nükleer santralinin kurulduğu Mersin’in de aralarında bulunduğu Çukurova bölgesinde yaşayanların konuya nasıl baktıkları araştırması yapıldı. Hasan Kalyoncu Üniversitesinden Buğse Güler Harmanda Çakan ve Murat Arslan tarafından yapılan Türkiye'nin Nükleer Enerji Geçişi sürecinde Kamuoyu ve Güvenlik Endişeleri konulu araştırma oldukça ilginç sonuçların ortaya çıkmasına yol açtı.
“YETERLİ BİLGİ YOK, KAZALAR ENDİŞE YARATIYOR”
Türkiye'nin Rusya ile imzaladığı Akkuyu Nükleer Enerji Santrali anlaşması önemli bir adım olarak değerlendirildiği araştırmada nükleer enerjiye karşı olumsuz bir algının hakim olduğu bölgede kamuoyunun bu geçişe yönelik algısı ve endişeleri dikkate alınması gerektiğine vurgu yapıldı. Endişelerin temel kaynağı olarak ise yaşanan nükleer kazaların etkisi görüldü.
Rusya ile yapılan anlaşmaya yönelik kamuoyunun bilgi düzeyi düşük olması, içeriği hakkında yeterli bilginin paylaşılmaması nükleer enerji üretimi konusunda genel bir algının oluşmasına sebep olmuş, detayların net olmaması nedeniyle endişeler artmasına yol açan etken olarak gösterildi.
“HABERDARIZ AMA OKUMAMIŞIZ”
Araştırmaya katılanlardan nükleer enerji santralleri hakkında yeterli bilgiye sahip olanların ve olmayanların oranı birbirine eşit şekilde yüzde 22 sevilerinde görülürken kısmi bilgiye sahip olanlar ise 56,7 olarak belirlendi. Araştırmaya katılanlardan yüzde 33,5’i Türkiye’nin nükleer enerji projeleri ile ilgili haberleri takip ettiğini belirtirken, yüzde 49,3’ü kısmen takip ettiğini dile getirdi.
Araştırmaya katılanların nükleer enerji hakkında görüşleri yüzde 33,0 ile “olumlu” iken, yüzde 54,0’ü “olumsuz” şeklinde belirtildi.
Nükleer Güç Santralinin Rusya ile yapılan İş birliği Anlaşmasından yüzde 75,3 oranında haberdar olduklarını belirtirken, anlaşmanın maddelerini okuyanların oranı sadece yüzde 7’de kaldı.
Araştırmaya katılanların yüzde 35,3’ü nükleer enerjiyi ucuz enerji olarak görürken yüzde 50’lik olarak ise pahalı olarak tanımladı. Yatırım maliyetlerini yüzde 68,4’ü yüksek bulurken yüzde 56,7 oranıyla uzun süre kullanılabilecek oranda enerji üretilebileceğini düşüncesini dile getirdi.
UCUZ VE GÜVENİLİR ENERJİ OLARAK GÖRÜLMÜYOR
Araştırmada yüzde 66,5 oranında Türkiye’nin ulusal güvenliği sağlaması bakımından enerjide dışa bağımlılığı en aza indirilmesinin zorunlu olduğunu fikri hakimken, enerji açığının giderilmesi için enerji kaynağı olarak, yüzde 56,3’ü “Güneş”, yüzde 17,2’si “Nükleer”, yüzde 10,2’si “Rüzgâr”, yüzde 7,4’ü “Jeotermal”, yüzde 5,6’sı “Hidrolik”, yüzde 2,3’ü “Doğal gaz”, yüzde 0,9’u “Kömür” tercih edilmesi cevapları ortaya çıktı.
Nükleer enerjinin, ucuz ve güvenilir olup olmayacağı konusunda ise, yüzde 20,5’i “Evet”, yüzde 48,8’i “Hayır”, yüzde 30,7’si ise “Kısmen” şeklinde cevap verdi.
yüzde 35,3’ü nükleer enerjinin olumlu yanları olarak enerji bağımlılığını azaltmasını, yüzde 29,4’ü teknolojik anlamda gelişmelere sebebiyet vereceğini, yüzde 10,0’u çevreyi kirletmediğini, yüzde 5,3’ü güvenilir olduğunu, yüzde 20,0’si ise olumlu bir tarafının olmadığını belirtti. Nükleer enerjinin olumsuz yanlarını ise, yüzde 18,1’i altyapı yetersizliği, yüzde 26,1’i kaza riski, yüzde 14,4’ü kurulum ve söküm maliyetlerini, yüzde 10,8’i dışa bağımlılığa yol açması, yüzde 28,4’ü radyoaktif atık sorununu, yüzde 2,3’ü yeni uzlaşmazlık alanlarının ortaya çıkarması olarak ifade etti. Nükleer enerjinin olumlu yanı orak yüzde 35,3 oranında dışa bağımlılığın azalacağına inanırken yüzde 42,8’i ekonomik bağımsızlığın artacağını düşünmesi ise ilginç bir yaklaşım olarak göze çarptı.
“NET BİR YASAL ÇERÇEVE OLUŞTURULMALI”
Katılımcıların yüzde 80’ininden fazlası radyasyon riskine karşı yasal ve resmi çerçevenin oluşturulması fikrine katıldıklarını belirtilirken nükleer enerjinin olumsuz yanları olarak en fazla işaretlenen seçenek radyoaktif atık sorunu endişesi taşıdıkları için Türkiye’de bu konuda radyasyon riskine karşı yasal ve resmi çerçevenin oluşturulması halkın nükleer enerji görüşünü şekillendirmesi nedeniyle zorunlu bir gereklilik olduğu görüldü.
yüzde 46,5’i nükleer enerji santrallerinde iş kazalarının önlenmesi için güvenli çalışma ortamının tesis edilemediğini düşünürken, katılımcıların yüzde 71,6’sı kendi illerinde kurulmuş bir nükleer enerji santralini tehlikeli buldu. Nükleer enerji santralinin tehlikeli olduğunu düşünen katılımcılar; “Her türlü radyoaktif atık, tesisin bulunduğu ilin ve çevresinin hava ve toprak kirliliğine sebebiyet verecektir”, “Kaza riskleri vardır”, “Patlama riski olabilir” ifadelerini kullanarak neden tehlikeli olduğuna dair soruya cevap verdi.
İŞSİZLİĞİN AZALMA VE BÖLGENİN CANLANMASI UMUDU
Araştırmaya katılanların yüzde 83,3’ü “Sürdürülebilir enerji konusunda endişelerim var”, “Çernobil faciasının sonuçlarını gördük, benzeri durumların katlanarak yaşanmasını görmek istemiyorum”, “Stratejik açıdan hedef hâline gelecek ve kaza sebebiyeti oluşacak olan riskler var” “İlk defa Türkiye’de nükleer santral kurulumu yapılıyor”, “Kaza en büyük kaygım”, “Yeterli bilgiye sahip değilim” şeklinde gerekçelerle nükleer enerji santralinin yaratacağı sorunlardan endişelerini dile getirdi.
Katılımcıların yüzde 20,9’u nükleer enerjiye geçiş sonrası bölgesel anlamda işsizliğin ‘azalacağını’ düşünürken, ve yüzde 52,1’i ‘kısmen azalacağını’ ifade etti. Katılımcıların yüzde 20,5’i Mersin bölgesindeki yerel ticaretin nükleer enerji santrali kurulmasından sonra ‘canlanacağını’ düşünürken, yüzde 44,2’si ‘kısmen canlanacağını’ belirtti.
Santral ile günlük hayatın ‘değişeceğini’ düşünenlerin oranı yüzde 20 olurken ‘ahlaki bir değişim bekleyenlerin oranı yüzde 7’de kaldı.
“HALKIN ZARAR GÖRMESİ KAÇINILMAZ”
Araştırmaya katılanların yüzde 80’den fazlası fiziksel bariyerlerin işlevlerini yerine getirememesi halinde nükleer enerji santrallerinin bulunduğu yerdeki halkın ve çevrenin zarar görmesinin kaçınılmaz olduğu endişesini taşırken yüzde 46,5’i nükleer enerji santrallerinde iş kazalarının önlenmesi için güvenli çalışma ortamının tesis edilemediğini düşünüyor. Katılımcıların yüzde 80’den fazlası toplumsal güvenlik bağlamında nükleer enerjinin riskleri konusunda endişe taşıdıkları açıkça dile getirdi.
Yorum Yazın