RAZİYE ERDEN-MERSİN (TANIK HABER)
TMMOB (Türk Mimar ve Mühendisleri Odaları Birliği) Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Can, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla bir açıklama yaparak su kaynaklarının önemine dikkat çekti. Her yıl 22 Mart tarihinde kutlanan Dünya Su Günü'nün, tatlı su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve çevre yönetimi konularında farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlendiğini belirten Sinan Can, 2024 Dünya Su Günü temasının "Barış İçin Sudan Faydalanmak" olduğunu ifade etti. Bu tema ile suyun küresel barış, istikrar, adaletli kullanım ve refah üzerindeki kritik rolüne vurgu yapılmak istendiğini dile getirdi. Sinan Can, uluslararası kuruluşların raporlarına göre Akdeniz'in iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgelerden biri olduğuna işaret etti. Bu nedenle iklim değişikliğine uyum sağlamanın, su kaynaklarının etkin kullanımının ve su altyapısındaki revizyonların önemine değindi. Sürdürülebilir su kullanımının enerji güvenliği, gıda güvenliği, etkin kentsel su yönetimi ve ekosistemlerin korunmasında kritik bir rol oynadığını belirtti. Başkan Can, “Tüm veriler ışığında 2023 yılı itibariyle 'standart yağış indeksi' metoduna göre yapılan meteorolojik kuraklık haritasına göre, Akdeniz Bölgesinde (Antalya, Elmalı, Finike, Alanya, Manavgat ve Gazipaşa, Mersin, Adana, Yumurtalık ve Kozan, Kahramanmaraş, Antakya, Osmaniye'de) değişen şiddetlerde meteorolojik kuraklığın etkili olduğu belirlendi. Bu durumun her yıl artan doğa olaylarını da beraberinde getirdiğine dikkat çekilirken, 2015 ile 2023 yılları arasındaki ekstrem hava olaylarındaki artış rakamlarının bu durumu kanıtlar nitelikte bulunduğu belirtildi” ifadelerini kullandı.
2050 YILINDA TALEP YÜZDE 55 ARTACAK
“2050 yılına kadar suya olan talebin yüzde 55 artış göstermesi bekleniyor” diyen Başkan Can, şöyle devam etti: “Tatlı suyun yüzde 70’i tarımda kullanılıyor. Artan nüfusu beslemek için gıda üretimi 2035’e kadar yüzde 69 artacağı bilinmektedir. Dünya’da 748 milyon kişinin gelişmiş bir su kaynağına, 2,5 milyar insanın ise gelişmiş bir sıhhi tesisata ulaşım imkanı yok. Bölgemize bakacak olursak son yağışların ardından Mersin’i besleyen Doğu Akdeniz havzasındaki barajlardaki su seviyesini de arttırdı. Berdan Barajı kış mevsiminde yüzde 15’lere kadar gerilemişken, yapılan ölçümde miktarını yüzde 35 – 40 seviyelerine çıkmıştır. Yine Gezende 65 – 70 olurken, Alaköprü’deki su seviyesi de 75 – 80 ’lere yükseldi. Su Kaynaklarımız; Plansız su kullanımı, çarpık kentleşme, sürdürülebilir olmayan sanayileşme ve yanlış tarımsal faaliyetler sonucu aşırı miktarda kirlenmekte ve yok olmaktadır. İçme suyu kaynaklarının korunmasına yönelik yürürlükteki Kanun ve Yönetmelikler ilgili koruma tedbirleri Kamu idarelerince yeterince uygulanmamaktadır. Su kaynaklarının mutlak koruma alanlarında, basit su yapıları dışında yapılanmaya izin verilmemesi gerekirken, bu alanlarda yapılaşmaya, tarımsal faaliyetlere izin verilmektedir. Su kaynakları üzerinde ve çevresinde gerçekleştirilmek istenilen maden işletme projeleri su havzalarımızdaki baskıyı arttırmak kaynakların tükenmesini sağlamaktadır. İklim değişikliği, ekstrem hava olayları gibi meteorolojik süreçler tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı arttırmakta kararsız hava olayları ile kentsel ısı ada etkisi ile gelecekte daha fazla sel ve ciddi kuraklık yaşanmasına sebep olacaktır.”
“TÜRKİYE SU KITLIĞI ÇEKEN ÜLKELER ARASINDA”
Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin m3 ‘ten 1430 m3’e düştüğünü hatırlatan Başkan Can, “Bu rakam bizi su kıtlığı çeken ülkeler sınıfına eklemektedir. Yasal mevzuat ve düzenlemelerde su kaynakları, havza yönetim süreçlerinin bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilmesi, merkezi ve yerel idare ile birlikte bilim insanları, meslek odaları ve diğer paydaşlarla kamu yararı çerçevesinde düzenlenmesi gerekmektedir. Yapılan uygulamalar ise; su kaynaklarımızın içme suyu havzaları ve sulak alanlarımızın yapılan uygulamalarla yapılaşma, sanayi, ve diğer kirletici etkilere açıldığı ve doğal özelliğini kaybetme riski ile karşı karşıya bırakıldığını göstermektedir. Ülkemizde ve Dünyada, bize ve gelecek nesillere kadar yetecek su kaynağı bulunmaktadır. Ancak, bu kaynaklardan yararlanabilmemiz için, koruma alanlarının belirlenmesi, kirliliklere karşı korunması, sürdürülebilir su kullanımı ve yönetimi ile ilgili sağlıklı politikaların üretilmesi gerekmektedir. Doğayı, yaşamı koruyarak kalkınmak mümkündür. Bu açıdan tüm belirtmiş olduğumuz akademik ve teknik veriler ışığında 22 Mart Dünya Su Gününü bir kutlama günü olarak değil ‘Su’ özelinde ‘iklim değişikliği ve kuraklık’ için farkındalık ve mücadele günü olarak görüyoruz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
Yorum Yazın