ECEM AKKUŞ-MERSİN
Mersinli sanatçılar, kadına yönelik şiddete dikkat çekmek amacıyla bir kez daha bir araya geliyor. Mersin Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nurseren Tor liderliğinde ilki 2019 yılında yapılan ve Türkiye genelinde büyük ses getiren Melekleri Öldürmeyin Sergisi 8 Mart Dünya Kadınlar günü etkinlikleri kapsamında Mersin’de açılacak. 8-20 Mart 2024 tarihleri arasında Şemsa Pozcu Kültür Evi’nde görülebilecek sergi Türkiye’nin ilk balerinlerinden olan ancak yaşadığı duygusal şiddet sonrası yaşamına son veren Mersin doğumlu Madam Martha’nın anısına gerçekleştirilecek.
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NDE AÇILACAK
Sergi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Nurseren Tor, ilk olarak Kuvayi Milliye Caddesinde açılan sergiye yönelik saldırı ve tahripler olduğunu hatırlatarak bu kez Şemsa Pozcu Kültür Evi’nde açılacağını söyledi. “Kentimizin, sosyokültürel ve sosyoekonomik kalkınmasına destek olmak asil görevlerimizdendir. Bu anlamlı sergisiyle, galeriye ve müzeye gidemeyen halkımızın ayağına gitmek bizim için en büyük mutluluktur” diyen Tor, sergisinin ana temasını oluşturan Madam Martha’nın hikayesini anlattığı açıklamasında, “Mersin kuruluşundan bu yana; birçok öldürülme ve şiddet hikayeleri yaşamıştır. Hangi birini anlatacağımı şaşırdım. Katledilen Mersinli kadınların haberlerini her gün okuyoruz. Bu kadınlar sadece Mersin’de değil ülkemizin ve dünyanın birçok yerinde öldürülüp topraklarına getirilip gömülüyor. Basında bile haberi olmayıp öylece öldürülüp izi silinen kadınların ise çığlıklarını kulaktan kulağa duyuyoruz. Biz bu çığlıkları sanat yoluyla daha geniş kitlelere aktarabilmeyi amaçladık. Tüm bu nedenlerle her ne sebeple olursa olsun öldürülen, işkence gören, aşağılanan bu “MELEK”lerin Mersin’de Öldürülen Kadınlar ve Öldürülen Mersinli Kadınlar anısına 2. “Melekleri Öldürmeyin!” adlı sergimizi Uluslararası Dünya Kadınlar Günü nedeniyle açacağız” dedi.
MADAM MARTHA’NIN ACI HİKAYESİNİ ANLATTI
Tor, Madam Martha’nın hikâyesini ise şöyle anlattı: “Türkiyenin ilk balerinlerinden 1920 Mersin doğumlu Madam Martha, Mısır asıllı bir Hıristiyandı. Osmanlı Bankası Müdürü olan babasının tayini üzerine çocuk yaşta İstanbul'a gitti. St. Benoit Lisesi'ni bitirdikten sonra 1921 yılında Sovyet Devrimi'nden kaçarak ilk bale okulunu açan Lydia Krassa Arzumanova'nın öğrencisi oldu ve Türkiye'nin ilk balerinlerinden biri olarak tanındı. Evlenip Burgazada'ya yerleştikten sonra kendisini doğaya ve denize adadı. Martha'nın evi aslında Aya Nikola Meydanı'ndaydı. Ancak vaktinin çoğunu sonradan ismini alan bu koyda eski bir kulübede geçirirdi. Hiç üşenmeden tüm koyu kendisi temizledi. Yüzmeyi çok seven ve yaz kış soğuk suyla yıkanan Martha, denizden topladığı taşlarla çocuklara kolyeler yaptı. Her yağmurdan sonra, “Biraz Allah suyuyla yıkanayım" diyerek biriktirdiği yağmur sularını kullandı. O zamanlar henüz moda bile değilken; uzun saçlarına alından sıkma bandanalar bağladı, tahta bilezikler, kocaman halka küpeler taktı, ayak bileğini halhallarla süsledi. Her akşam rengarenk elbiselerle iskeleye inip eşini karşıladı. Ancak bu rahat tavırları ada sakinleri tarafından dedikodu malzemesi yapıldı. Ve bu dedikodular, sonunda onu intihara kadar sürükledi. 80'lerin başında dedikodulara dayanamayıp ardında, “artık rahat edersiniz" yazılı bir not bırakarak yaşamına son verdi.
Yorum Yazın