MEHMET IŞIK- Mersin’de KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) üyeleri, iktidarın kamu emekçileri ve emeklilerinin 2024-2025 yılları toplu sözleşmesi taleplerine dair ilk teklifini sunmasına az bir süre kala dile getirdikleri taleplerinin gereğini yapması için hükümete çağrıda bulundu. Özgür Çocuk Parkı’nda toplanarak taleplerini bir kez daha haykıran emekçiler ‘Rakamlar yalan yoksulluk gerçek’, ‘İnsanca bir yaşam için Grev’li, TİS’li sendika yasası istiyoruz’ yazılı afişler açarak ‘Direne direne direnişten zafere’, ‘İnsanca yaşamak istiyoruz’ sloganları attı. Yeşil Sol Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan’ın ve KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil’in de katıldığı eylemde KESK Mersin Şubeler Platformu adına açıklama yapan Eğitim Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, iktidarın kamu emekçileri ve emeklilerinin 2024-2025 yılları toplu sözleşmesi taleplerine dair ilk teklifini sunmasına birkaç gün kaldığını hatırlattı. Milyonların gözünün o masadan çıkacak kararlara çevrilmiş durumda olduğunu vurgulayan Sümbül, “Buradan bir kez daha mücadelemizin öncelikli hedefinin grevli toplu sözleşmeli gerçek bir TİS masanın kurulması olduğunun altını çizmek istiyoruz. Bunu başaramadığımız sürece yandaş konfederasyonlarla iktidarın danışıklı dövüşü devam edecektir” dedi.
“NEFES ALMAYA ÇALIŞIYORUZ”
“Artık öfkemiz sel oldu, isyanımız çığ gibi büyüdü, büyüyor. Siyasal alanda nasıl bir ittifak yapıyorlarsa yapsınlar ancak ellerini ceplerimizden çeksinler” diyen Sümbül, şöyle devam etti: “Zaten artık ceplerimiz de boşaldı, eve ekmek götüremez hale geldik. Kira fiyatları karabasan oldu. Bugün özellikle büyükşehirlerde asgari ücrete kiralık ev bulanlar adeta bayram eder hale geldi. Ortalama maaş alan bir kamu emekçisi maaşının yüzde 70’ini kiraya ayırmak zorunda kalıyor. Gıda fiyatları aldı başını gidiyor. Sadece son bir ayda temel gıda maddelerine yüzde 30’un üzerinde zam yapıldı. İğneden ipliğe her şeye yansıyan akaryakıta yapılan zamları takip edemez hale geldik. Akaryakıta sadece son bir ayda yüzde 60’ın üzerinde zam yapıldı, bu akşam yeni bir zammın olup olmayacağını yaşayarak göreceğiz! Bir yandan kavurucu sıcaklar bir yandan zam furyası altında nefes almaya çalışıyoruz. Göz göre göre ekonomik krize yol açanların, bu krizden nemalananların, krizde daha yüksek kar elde edenlerin sıra emekçilere gelince ‘kaynak yok’ demelerini kabul etmiyoruz. Çünkü yalan söylüyorlar. Tıpkı doğayı talan ettikleri gibi kaynakları da talan ettiler. Kaynaklarımızı sermayeye, kendi eş dostlarına peşkeş çektiler. Biz yoksullaştıkça onlar zenginleşiyor, büyüyor. Hem maaşımızdan-ücretimizden kaynakta kesilen vergilerle, hem tükettiğimiz her üründe ödediğimiz KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin gittikçe artırılması ile tüm yük bize yıkılıyor. Satın alma gücümüz her geçen gün eriyor. Maaşlarımız, ücretlerimiz buharlaşıyor. Bankaya, çevresine, akrabalarına borcu olmayan kamu emekçisi yok. Emeklilerin durumunu tarif edecek kelime bulamıyoruz. Emekliliği gelmiş on binlerce çalışan emeklilikte alacağı maaşı öğrenince kahrola kahrola çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor. AKP iktidarı geldiğimiz noktada Temmuz maaş artışlarıyla milyonlarca kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluğa, emekli olunca ise daha fazla sefalete terk eden yeni bir maaş-ücret rejimi yaratmıştır. Buna göre iktidarın ‘en düşük maaş’ dediği kamu emekçisinin maaşı 22 bin TL olmuştur. Ancak artış kağıt üzerinde kalmıştır. Bugünü kurtarmak isteyen iktidar hepimizi önümüzdeki yıllarda çok daha derin bir açlığa, sefalete sürüklemektedir. Bu, iktidarın çalışanlara ve emeklilere kurduğu yeni bir tuzaktır.”
“EN DÜŞÜK MAAŞ 45 BİN LİRA OLMALI”
Bu tuzaktan tek çıkış yolunun KESK olarak toplu sözleşme masasına götürdükleri maaş artışı teklifi olduğunu savunan Sümbül, “Buna göre: Öncelikle tüm kamu emekçilerine brüt 8 bin 138,89 TL olarak verilen ilave seyyanen ödenek mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmelidir. Bu adımın atlandığı her maaş artışı teklifi daha baştan tuzağa düşmek demektir. 2024 yılı artışı ise ilave seyyanen ödeneğin taban aylığa yansıtılması sonucunda oluşan yeni katsayı üzerinden yapılmalıdır. Söz konusu artışta tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamları değil, yoksulluk sınırı temel alınmalıdır. Bu çerçevede; mevcutta iktidarın ‘en düşük maaş’ olarak ifade ettiği maaşın dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı üzerine, yani 2024 yılı Ocak ayı itibariyle 45 bin TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Bunun için; Artan hayat pahalılığı karşısında bugün hiçbir karşılığı kalmayan eş yardımının 3 bin 310 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Bir bebeğin üç günlük bez, mama ihtiyacını bile karşılamaktan uzak çocuk yardımının her çocuk için 2 bin 220 TL’ye çıkarılmasını istiyoruz. Konutu olmayan kamu emekçilerine büyükşehirlerde 7 bin 500 TL, diğer şehirlerde 5 bin TL Kira Yardımı verilmesini istiyoruz. Bu rakamları belirlediğimiz esnada Merkez Bankasının yılsonu enflasyon tahmini yüzde 22 idi. Üzerinden bir hafta geçmeden Merkez Bankası tahminini yüzde 58 olarak güncelledi. Dolaysıyla bırakalım talebin fazla olmasını asgari bir talep olduğu Merkez Bankasının sürekli düşük kalan tahminiyle de doğrulanmıştır. Buradan hareketle maaşlarımızın 2024 yılı ocak ayından itibaren her üç ayda bir yoksulluk sınırındaki artış oranına göre güncellenmesini istiyoruz. TÜİK rakamlarını esas alan refah payı aldatmacası değil, gerçek bir refah payı, büyümeden pay istiyoruz. Bunun için her üç ayda bir açıklanan çeyrek büyüme oranlarının maaşlarımıza yansıtılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
16 AĞUSTOS’TA İŞ BIRAKMAYA GİDİLEBİLİR
Sümbül, “Ancak diğer TİS görüşmelerinde olduğu gibi bir kez daha TÜİK verileri esas alınarak sadece birkaç başlıkta önümüze bir teklif gelirse KESK olarak kabul etmeyeceğimizi ve 16 Ağustos 2023 Çarşamba günü üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakacağımızı buradan ilan ediyoruz. Masada ittifak halinde olan iki konfederasyona ve bunların dışında kalan kamuda örgütlü tüm konfederasyonlara buradan çağrıda bulunuyoruz: talepleriniz ve söylemlerinizde asgari düzeyde bir samimiyet varsa gelin emekten, emekçilerden, emeklilerden yana birlikte tavır koyalım ve en demokratik hakkımızı kullanarak genel greve gidelim. İnanıyoruz ki, böylesi ortak bir tavır ve eylem karşısında iktidar 24 saat geçmeden teklifini revize etmek ve taleplerimizi karşılamak durumunda kalacaktır. KESK olarak; Toplu Sözleşme sürecinin asıl yetkilisi ve öznesi olarak gördüğümüz tüm kamu emekçilerini, emeklilerini Yoksulluk Sınırı Üzerinde, İnsanca Yaşamaya Yetecek Ücret için omuz omuza vermeye, yoksulluğa, sefalete karşı ortak mücadeleyi yükseltemeye davet ediyoruz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.
KABLAN: “TALEPLERİMİZDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ”
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise şunları söyledi: “Kamu emekçileri ve emeklileri için 2024-2025 yıllarını kapsayan 7. Dönem toplu iş sözleşmeleri 1 Ağustos 2023 itibari ile başlamış bulunmakta. Geçmiş altı dönem boyunca masanın ve yasanın, 4688 sayılı yasanın anti demokratik yapısı boyunca kamu emekçileri ve emeklileri her geçen gün biraz daha yoksulluğa ve sefalete mahkum edilerek, özlük ve sosyal hakları budanarak bugün kamu da ki yaşam biçimine girilmiş bulunmaktadır. Bizler KESK olarak bu dönem masaya giderken; yasalar haklardan önce gelir. Demokratik bir çalışma şiarıyla taleplerimizi ve tekliflerimizi işyerlerinden başlayarak, milyonlarca kamu emekçisinin iradesi ve sözü olarak şekillendirdik, oluşturduk ve 1 Ağustos’ta teklifimizi masada paylaştık. Kamu emekçilerinin yaptığı anket ve işyeri çalışmalarında bu masadan ve yetkili konfederasyon Memur-Sen onunla birlikte altı dönem işbirliği halinde olan Kamu- Sen’den bir beklentisi kalmamıştır. Ancak taleplerimizi en yüksek sesle, güçlü ve örgütlü dile getirmekten ve mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Başta ekonomik olarak yaratılmak istenen yeni ücret rejimine karşı insanca yaşayacak bir ücret talebini dillendirdiğimiz bir noktadan bugün mevcut olan ekonomik krizin yükünü faturasını bizlere, emekçilere kesmek isteyen bu düzene, sisteme karşı biz taleplerimizle bir kez daha dur diyerek haykırıyoruz. Yine yılardır hayata geçirdikleri özelleştirme politikalarıyla tasfiye ettikleri Kamu-Sen hizmetlerinin sonucu olarak çalışma yaşamımızda ki ücret eşitsizliğinden tutalım da özlük haklarımızın tırpanlanmasına, mülakatla yaratmış olduğu liyakati ortadan kaldıran çalışma barışını bozan tüm bu düzenlemelere karşı 3 bin 600 ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kalkmasına karşı taleplerimizle bir kez daha alanlarda haykırmaya devam ediyoruz. Taleplerimiz karşılanıncaya kadar, bizleri bugün ki koşullarda açlıkta, yoksullukta, sefalette eşitlemeye çalışan var ettiğimiz bu politikalara karşı eşitlik ve özgürlük talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Kamu da çalışan örgütlü örgütsüz, sendikalı sendikasız bütün arkadaşlarımıza bir kez daha çağrımız; altı defadır iflas eden yok hükmünde olan bu masanın bizlere daha fazla yoksulluk ve sefalet çıkarmasına izin vermeyelim. Gücümüzü birleştirelim 16 Ağustos’ta taleplerimizin karşılanmaması durumunda üretimden gelen gücümüzü hep birlikte haykıralım, birleşerek kazanalım.” Açıklamanın ardından grup olaysız bir şekilde dağıldı.
Yorum Yazın