Ay küçülüyor çünkü yoğun, metalik çekirdeği giderek soğuyor. Sonuç olarak yüzeyi bir üzüm tanesi gibi büzülüyor ve daha kırılgan hâle geliyor. Kırılgan kabuğu çatlıyor, bir parçanın diğerinin üzerine kaydığı ‘bindirme fayları’ yaratıyor. Bu da ‘Ay depremleri’ olarak bilinen sismik sarsıntıları tetikliyor.
Maryland Üniversitesi'nden bilim insanları, bu sarsıntıların toprak kaymalarına yol açması hâlinde, Artemis astronotları için tehlike oluşturabileceği uyarısında bulunuyor.
Elbette bu küçülme Ay’ın oluşumundan bu yana geçen 4,4 milyar yıl içinde çok yavaş bir şekilde gerçekleşiyor. Ve aslında NASA Ay'ın küçülmekte olduğunu yıllardır biliyor. Örneğin 2019'da bilim insanları Ay'ın son birkaç yüz milyon yılda yaklaşık 50 metre küçüldüğünü tespit etmişti.
Ancak, hakemli Planetary Science Journal'da yayınlanan yeni çalışma bu faylardan bazılarının NASA'nın Artemis III görevinin potansiyel iniş alanlarının yakınında olduğunu ve uzun vadeli Ay yerleşimleri için bir sorun olabileceğini gösteriyor.
Maryland Üniversitesi'nde jeolog olan çalışmanın yazarı Nicholas Schmerr, “Mürettebatlı Artemis görevinin fırlatma tarihine yaklaşırken astronotlarımızı, ekipmanımızı ve altyapımızı mümkün olduğunca güvende tutmak önemli” diyor. Bu çalışma, ister Ay'daki sismik faaliyetlere daha iyi dayanabilecek mühendislik yapıları olsun, ister insanları gerçekten tehlikeli bölgelerden korumak olsun, Ay'da bizi bekleyenlere hazırlanmamıza katkıda bulunuyor.”Bildiğiniz üzere Apollo astronotları görevleri sırasında Ay'a depremleri tespit eden sismograflar yerleştirmişti. Bilim insanları, Ay'ın güney kutup bölgesinde bulunan bir grup fayı, Apollo sismografları tarafından kaydedilen (ve N9 olayı olarak adlandırılan) en güçlü ay depremlerinden biriyle ilişkilendirdi.
Bölgedeki yüzey yamaçlarının stabilitesini simüle etmek için modeller kullanan ekip, bazı alanların sismik sarsıntılardan kaynaklanan toprak kaymalarına karşı özellikle savunmasız olduğunu tespit etti. Uzmanlar, Ay'ın devam eden büzülmesinin güney kutup bölgesinde kayda değer bir yüzey eğrilmesine yol açtığını söylüyor.
Ay'ın güneyi NASA’nın Artemis III görevi kapsamında inişin hedeflendiği yer. Artemis programının ilerleyen aşamalarında, muhtemelen 2030'dan sonra, NASA Ay'ın güneyinde bir ana üs kurmayı hedefliyor.
Uzay ajansları genellikle Ay'ın güney bölgesiyle ilgileniyor çünkü burası zengin buz rezervlerine sahip. Buz Ay kaşifleri için içme suyu kaynağı olabilir, ekipmanın soğutulmasına yardımcı olabilir; yakıt için hidrojen ve nefes almak için oksijen üretmek üzere ayrıştırılabilir.
Ancak bilim insanlarına göre Ay depremleri ve bunun sonucunda meydana gelen toprak kaymaları Artemis ana üssünü yok etme potansiyeline sahip.
5.0 büyüklüğündeki bir deprem Ay’da daha yıkıcı olabilir
Araştırmacılar yüzeye yakın meydana gelen sığ Ay depremleri konusunda endişe duyuyor. Zira Dünya’da sadece birkaç saniye veya dakika süren depremlerin aksine, sığ Ay depremleri saatlerce sürebiliyor.
Makalenin başyazarı Tom Watters CNN'e yaptığı açıklamada, “Bu sismik olaylar Dünya standartlarına göre nispeten hafif olsa da, ki en büyüğü 5.0 büyüklüğünde, Ay’ın yerçekiminden yoksun olması işleri daha kötü bir hâle getiriyor. Bu tür bir sarsıntı düşük G ortamında her şeyi etrafa savurmaya başlayabilir” diyor.
NASA'nın Ay'a inişi şimdiden tehlikede
Ocak ayında NASA, Artemis II adlı Ay yörüngesine çıkma görevini 2024 sonundan Eylül 2025'e ertelediğini duyurdu. Bu nedenle Artemis III de 2026’ya sarktı.
Ajans bu kararı, özel uzay şirketi Astrobotic'in Peregrine aracında fırlatıldıktan kısa bir süre sonra yakıt sızıntısı gerçekleşmesi üzerine ardından aldı.
Evet, Ay’a bir sonraki iniş görevi bir yıl ertelendi ama bu hâlâ yakın sayılabilecek bir tarih. Özellikle de komşumuz hakkında hâlâ yeni bir şeyler öğrendiğimiz düşünüldüğünde.
Watters ve ekibi, “Regolit (yani Ay toprağı) heyelanlarını tetiklemek için gerekli olan tek şey hafif sismik sarsıntılar olabilir. Aktif bindirme faylarından kaynaklanan güçlü sismik aktivite olasılığı kalıcı üslerin yeri belirlenirken göz önünde bulundurulmalı ”uyarısında bulunuyor ve ekliyor:
“Güney kutup bölgesi gelecekteki robotik ve insan keşifleri için risk potansiyeli taşıyor.”
Yorum Yazın