ATSO Başkanı Ali Bahar, "Ülkemizin şu anda uygulanmakta olan politikalar dışında bir seçeneği bulunmamaktadır. O yüzden biz her zaman olduğu gibi yapılan doğru işlere destek vereceğiz, yapılan yanlışları da çözümünü de söylemek suretiyle dile getireceğiz" dedi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Mayıs Ayı Olağan Meclis Toplantısı, ATSO Meclis Salonu’nda yapıldı. Meclis Başkanı Ahmet Öztürk’ün açılış konuşmasıyla başlayan Meclis’te ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlayarak, ekonomi, enflasyon ile mücadele, fiyat istikrarı, Antalya ekonomisi ve ATSO gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Şu anda uygulanmakta olan politikalar dışında seçenek yok"
Ekonomide yaşanan gelişmeler üzerine yaptığı değerlendirmeleri eleştirenlere cevap veren Başkan Ali Bahar, “Şimdi bazıları bizi ’ekonomi yönetimine destek vermekle’ eleştiriyor. ’İş dünyasını temsil edenler, nasıl olur da bu politikayı destekler’ diyenler var. Tekrar ediyorum, bu bir tercih değil, bu bir zorunluluktur. Ülkemizin şu anda uygulanmakta olan politikalar dışında bir seçeneği de bulunmamaktadır. Türkiye, hiçbir dış etki olmadan, bir zorlama olmadan, tamamen kendi tercihi ile 2021 sonunda bir faiz indirim sürecine girdi ve ülke risk priminden, cari dengeye, enflasyondan döviz rezervlerimize, doğrudan yatırımlardan portföy yatırımlarına, üretim maliyetlerindeki sıçramadan, bozulan tüketim alışkanlıklarına, gayrimenkul ve araba fiyatlarına kadar tüm dengeler bozuldu; gelir dağılımı aşırı derecede bozuldu. Şimdi yeniden ayağa kalkma, bunları düzeltme zamanı ve bu sürecin olmazsa olmazı sıkı para politikasıdır. O yüzden biz her zaman olduğu gibi yapılan doğru işlere destek vereceğiz, yapılan yanlışları da çözümünü de söylemek suretiyle dile getireceğiz" diye konuştu.
Yabancı fon girişleri artmaya başladı
Yılın beşinci ayını geride bırakırken, ekonominin kademeli olarak yavaşlamaya başladığını, üretim ve tüketimde büyümenin devam etmekle birlikte hız kaybettiğini belirten Başkan Ali Bahar, “Bunlarla birlikte finansal göstergelerimizin iyileşmeye başladığını, cari açığın gerilediğini, döviz rezervlerimizin ve ülkemize yabancı fon girişlerinin artmaya başladığını, CDS primlerimizin gerilediğini diğer önceki meclislerimizde ki öngörülerimize uygun, söylediklerimizi teyit edecek şekilde gerçekleştiğini görüyoruz. Bunun da odamızın Ar-Ge’sinin, ekonomik gelişmeleri değerlendiren kadrolarımızın ne kadar tutarlı olduğunu görüyoruz. Ekonomik geleceğe bakmak isterseniz, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası öngörülerini, açıklamalarını ve bültenleri takip edip, kendinize rehber yapabilirsiniz. Tüm profesyonel kadrolarıma bu anlamda teşekkür ediyorum, çalışmalarında başarılar diliyorum" ifadelerini kullandı.
"Bu bir tercih değil, zorunluluktur"
Meclis toplantılarında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile yapılan görüşmeleri hatırlatan Bahar, ekonomide ani bir yavaşlama olmaması gerektiğini her zaman dile getirdiklerini kaydetti. Yüksek enflasyonla, artan maliyetlerle yorulmuş bir iş dünyasının sıkı para politikasına geçişle darbe yiyeceğini ifade eden Bahar, "Çok sayıda işletmenin kapısına kilit vurmak zorunda kalacağını, işsizliğin bir anda yükselebileceğini; bunun yerine kademeli bir faiz artırım sürecinin uygulanması gerektiğini, kredi kartları ve diğer başlıklardaki makro-ihtiyati tedbirlerin kademeli olarak hayata geçirilmesi gerektiğini söylemiştik. Şu ana kadar da böyle oldu. Zorlanıyor muyuz? Evet, elbette zorlanıyoruz. Yüksek kredi maliyetleri hepimize ağır geliyor. Elbette, kimse yüksek faizden memnun değil. Ama arkadaşlar bu bir tercih değil, geldiğimiz noktada bu bir zorunluluktur" diye konuştu.
"Döviz rezervleri artmaya başladı"
Son enflasyon raporunda 2024 yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 36’dan yüzde 38’e çıkarılmasını değerlendiren ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar:
"Merkez Bankası dedi ki; ’enflasyonda gerileme benim öngördüğümden daha yavaş gerçekleşiyor. Çünkü hizmet sektöründe fiyatlar hala katı, iç talep hala canlı ve petrol fiyatları benim tahmin ettiğimin üzerinde. Ama şu anda yüzde 70’e yakın olan enflasyon 7 ay sonra yüzde 38’e inecek.’ Pek çok insan ve şirket, seçimlerden sonra dövizde bir sıçrama bekliyordu. Bu nedenle, seçimden önceki bir ayda yüklü miktarda döviz ve altın alanlar oldu. Fiyatlar daha da yükselecek diye talebin erkene çekildiği bir dönem geçirdik. Enflasyonla mücadeleyi bir kenara bırakın, enflasyonu kışkırtan bir politika ile üç yıl geçirdikten sonra, şimdi işler terse dönüyor. Dövizdeki yükselişin bittiğini görenler ellerindekini satmaya başladı. Hatta Sayın Hazine ve Maliye bakanımız Mehmet Şimşek, eğer piyasalardan döviz satın almazsak doların 20’li rakamlara 30’un altına gerileyeceğini dahi ifade etti. Nisan başından bu yana, Merkez Bankası hem döviz kuru düşmesin diye, hem rezervlerini artırmak için 41 milyar dolar alım yaptı. Döviz rezervleri yeniden artmaya başladı ve önümüzdeki aylarda bu süreç devam edecek" açıklamasında bulundu.
"Güven için önemli bir gösterge"
Yaz aylarında asgari ücret artışı yapılmamasının getireceği baz etkisiyle birlikte sıkı para politikasının etkilerinin hissedileceğini belirten Başkan Bahar, "Enflasyonda hızlı bir gerileme yaşayacağız. Ama eksik yok mu, yanlış yok mu, elbette var. Bakın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz Bey ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek Bey, ’bir yıldır kamu harcamalarında tasarruf çalışmalarının devam ettiğini’ söylediler. Sonunda bu tasarruf paketi bundan iki hafta önce açıklandı. Yalnızca merkezi yönetim bütçesinde değil, yerel yönetim bütçelerine yönelik tedbirler içeren program oldukça geniş kapsamlı ve Türkiye ekonomisine olan güvenin artması anlamında da çok önemli bir göstergedir" dedi.
Tasarruf tedbirlerinin genişletilmesi talebi
Son alınan kararlarla beraber kamunun da tasarrufa ortak olduğunu sözlerine ekleyen Başkan Bahar, “Bugüne kadar enflasyonun neden olduğu tahribat kimin üzerindeydi, vatandaşın ve iş dünyasının üzerinde. ’Biz sebebi olmadığımız enflasyonu düşürmek için yük altına giriyoruz, kamu neden girmiyor?’ dedik. Kamu harcamalarında tasarruf süreci bir an önce ve kapsamlı bir şekilde başlamalı dedik. İşte bu son kararlar ile kamuda fedakârlığa ortak oldu. İkincisi, açıklanan tedbirlere bakıyoruz. Hepsi doğru, hepsi güzel ama bunlar zaten olması gereken şeyler. Yani tasarruf edeceğiz zihniyeti ile değil, ideal bir kamu yönetiminde sürekli olması gereken ilkelerdir bunlar. Üçüncüsü bunların ekonomik büyüklüğü çok da yüksek değil. Mutlaka başka tedbirlerde desteklenmeleri gerekiyor. Kapsamın genişletilmesi gerekiyor ve aynı zamanda tasarruf ile birlikte asıl girdinin verimlilik anlayışı üzerinde olacağına inanıyoruz ve bunun altını çiziyoruz" diye konuştu.
"20 milyon kişi devletten sosyal yardım alıyor"
20 milyon kişinin devletten sosyal yardım aldığına işaret eden ATSO Başkanı Ali Bahar, sözlerini şöyle devam ettirdi:
"Bu ne demek biliyor musunuz? Her 4 kişiden biri yardım alıyor. Türkiye’deki sosyal yardım oranı dünya geneline ve özellikle OECD ülkelerine göre yüksek seviyededir. Peki bu bizim hangi çarklarımızı işletmemize engel oluyor? Asgari ücretle hatta bunun da üzerinde bir ücretle çalıştıracak insan bulamıyoruz. Sanayici de bulamıyor, çiftçi de bulamıyor, börekçi de bulamıyor, berber de bulamıyor. Gelişmekte olan bir ülke olarak çalışmaya ihtiyacımız varken, böyle büyük bir ülke, böyle genç nüfusa sahip ülke, böyle kadim bir ülke çalışan nüfusumuzu azaltıyoruz. Böyle bir sosyal devlet anlayışı yok. Çalışmamak demek çalıştırmamak demek çalıştıramamak demek sosyal devlet anlayışı değildir."
"Üniversite eğitimi, işsizliği 4 yıl öteleyen bir tampona dönüştü"
Eğitim kalitesinin velilerin ve işverenlerin ortak sorunu ve şikâyeti haline geldiğini dile getiren Bahar, "Her yıl üniversitelerimizden 1 milyona yakın çocuğumuz mezun oluyor. Ancak bunların büyük kısmı ya gerekli niteliklere sahip değiller ya da iş beğenmiyorlar. Mesleki eğitimde büyük bir zafiyet içindeyiz. Üniversite eğitimi, işsizliği 4 yıl öteleyen bir tampona dönüştü. Bu kadar istihdam ihtiyacımız varken, işsizim diyenlerin üniversite okumuş gençlerimizden oluşması yaşadığımız paradoksun en trajik göstergesidir" diye konuştu.
"Sermaye geldiği gibi gidiyor"
ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, "Yakın geçmişte yıllık 15-20 milyar dolar net doğrudan alan ülkemiz, son yıllarda bunun tam tersi bir görünüm içinde. Gayrimenkul satışlarını dışarıda bırakırsak, Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımlar negatif. Yani nette sermaye gelmediği gibi gidiyor. Bunu tersine çevirmek de bizim elimizde. Şimdi önümüzde yeniden bir fırsat penceresi açılıyor. Döviz rezervlerimiz artmaya başladı, dediğim gibi CDS’lerimiz düşüyor, kredi notlarımız artmaya başladı ve bu yıl sonuna doğru devamı da gelecek, yaz aylarından sonra enflasyon hızla gerilemeye başlayacak. İşte artık bunları da başardığımızda kalıcı sosyal ve istikrarlı bir ekonomi politikasını disiplinle korumalıyız."
11 kooperatif ile toplu işyeri projesi
Komitelerden gelen talepler doğrultusunda, ruhsatsız ya da sağlıksız yapılardan oluşan iş yerleri için çalışma başlattıklarını kaydeden ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, "Geçtiğimiz günlerde sizlerle bir araya gelerek Toplu İş Yeri Kooperatifleri Projesini görüştük. Buradaki amacımız şehrimizde farklı meslek gruplarının kümeleşmesi sağlayarak toplu işyerleri oluşturmak, Komitelerimizden farklı meslek gruplarının konuşlanacağı toplu iş yeri projesini, 11 kooperatif marifeti ile sağlamaktır. Çünkü biz ticaretimizin konutlardan, bina altlarından çıkması gerektiğine inanıyoruz. Maalesef kentimizde ticari alan planlamamız çok zayıf. Bundan dolayı, ticaret ihtisas alanları ve toplu iş yerlerine ihtiyacımız var. Bunun hem dünyada hem Türkiye’de örnekleri var. Sizlerden bu çalışmaya destek vermenizi bekliyoruz. Antalya’yı her alanda örnek bir şehir yapmak için birlikte çalışmamız gerekiyor” dedi.
"Antalya, bölgesel kalkınma alanında riskli"
Antalya’nın Türkiye’nin en hızlı büyüyen illerinden biri olmasına rağmen alt yapı yatırımlarının yetersizliği nedeniyle büyümeyi kalkınmaya çeviremediğini vurgulayan Başkan Bahar, "TEPAV geçtiğimiz haftalarda bölgesel kalkınma ile ilgili bir rapor açıkladı. Şimdi ’bu nasıl olur’ diyeceksiniz ama Antalya bu raporda, bölgesel kalkınma alanında riskli illerden biri olarak yer alıyor. Biliyorsunuz büyüme ve kalkınma birbirinden farklı konular. Büyüme, ekonomide yapılan üretimin artmasını ifade ederken, kalkınma büyümenin kişiler arasında adil bölüşümünü, eğitim-sağlık ve sosyal imkânların gelişmesini, toplam refahın ve yaşam kalitesinin artmasını içerir. Biz Antalya olarak Türkiye’nin en hızlı büyüyen illerinden biriyiz. Ancak gerek iç ve dış göç ile gerek altyapı yatırımlarının yetersiz kalması ile bu büyümeyi kalkınmaya çevirme konusunda geride kalıyoruz. ATSO olarak yol göstermemiz, fikir üretmemiz ve bunları gündeme getirmemiz gerekiyor. İşte, toplu işyerleri projemizi bunun bir örneği olarak kabul etmeliyiz" ifadelerini kullandı.
ATSO B2B Networking etkinliğine davet
Bölge içi ticaret ve yatırım imkânlarının geliştirilmesi amacıyla, yerli bir teknoloji kullanarak geliştirilen yapay zekâ teknolojisi ile ATSO B2B Networking etkinliği hakkında bilgi veren Bahar, "ATSO olarak düzenlediğimiz etkinlikler ve faaliyetlerin üyelerimize doğrudan katkı sağlaması ve aynı zamanda sonuçlarının da en hızlı şekilde alınması en büyük amacımızdır. 23 Mayıs Perşembe günü düzenleyeceğimiz ATSO B2B Networking etkinliğini hatırlatmak, sizleri ve tüm üyelerimizi bu etkinliğe beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Birbirimiz ile ne kadar fazla iş yaparsak, o kadar büyürüz, o kadar sağlıklı bir yapıya kavuşuruz ve birbirimizden o kadar çok öğreniriz" dedi.
Yorum Yazın