Raziye ERDEN-MERSİN
Mersin’de yaşayan Tuğba Hayırlıoğlu (40), küçük yaşlarda bağırsak rahatsızlığı yaşamaya başladı. Yıllarca bu probleme çözüm bulamayan Hayırlıoğlu, bir arkadaşının tavsiyesiyle aronya meyvesini denemeye karar verdi. Sağlık sorunu vesilesiyle keşfettiği aronya meyvesinin kendisine iyi geldiğini fark eden Hayırlıoğlu, bahçesine birkaç fide ekti. Daha sonra Toroslar ilçesine bağlı Yüksekoluk Köyü’nde 7 dönümlük bir arazide aronya meyvesi üretimi yapmaya başladı. Evli ve bir çocuk annesi olan Tuğba Hayırlıoğlu, aronya meyvesi üretmeye vinç kiralama firmasında muhasebe müdürü olarak çalışırken başladı. Meyvenin sağladığı faydaları bizzat tecrübe eden Tuğba, "Ben bu kadar fayda gördüysem, insanlar da görsün" dedi.
“YILLARCA HİÇBİR ÇÖZÜM BULAMADILAR”
Aronya meyvesi ile tanışma hikayesini anlatan Tuğba Hayırlıoğlu, “Bu bitkiyle ilk tanışmamız, bir arkadaşımızın tavsiyesiyle oldu. Çocukluğumdan beri devam eden bir bağırsak rahatsızlığım var ve yıllarca hiçbir çözüm bulamadılar. Bu sebeple arkadaşım, aronyayı denememi önerdi. Ben de birkaç fide dikerek denemeye başladım. Kullandıktan sonra çok faydasını gördüm. Ardından “Ben bu kadar faydasını gördüysem, o zaman insanlar da faydalansın” dedim ve babamdan bana kalan 7 dönümlük arazinin tamamına aronya meyvesi ektim. İki yılı geride bıraktık, şimdi üçüncü yılımıza giriyoruz. İlk hasadımızı aldık, ürün çok güzel, herhangi bir sıkıntı yok. Tadı çok farklı, biraz ayvaya benziyor, kendine özgü bir aroması var” diye konuştu.
“KANSER HASTALIĞINA İYİ GELDİĞİ BİLİNİYOR”
Aronya’nın faydalarını anlatan Hayırlıoğlu, Mersin satış pazarının olmadığını hatta kimsenin bilmediğinden dert tandı. Hayırlıoğlu, “Aronya, farklı sektörlerde kullanılıyor ve faydası oldukça fazla. Kanser hastalığına iyi geldiği biliniyor. Antioksidan değeri diğer meyvelere göre dört kat daha fazla. Faydaları saymakla bitmeyecek bir meyve; ilaç sanayisinde kullanılıyor, ilaçların hammaddesi olarak değerlendiriliyor. Polonya'da oldukça fazla yetiştiriliyor ve dünyaya ihracat yapıyorlar, özellikle ilaç firmalarına ihracat yapıyorlar. Ancak bizim ülkemizde ve Mersin'de neredeyse kimse aronyayı bilmiyor. Pazarı hiç yok. İnsanlar bu meyveyi tanımıyor. Ben insanlara ikram ediyorum ve özellikle bağırsak sorunu yaşayan arkadaşlarıma hediye ettiğimde, çok iyi geldiğini söylüyorlar. Ardından sipariş veriyorlar. Böyle güzel geri dönüşler almak insanı çok mutlu ediyor. İnsanlara şifa verdiğini bilmek, hastalıklara iyi geldiğini görmek beni çok sevindiriyor. Keşke insanlar bu meyveyi daha çok tanısalar ve pazarı daha geniş olsa. Mersin'de birçok yere gittik ama hiçbir şekilde insanlar meyveyi tanımıyor. Büyük marketlere ve hale gittik, ürünü pazarlayıp satmaya çalıştık ama maalesef bir sonuç alamadık” ifadelerini kullandı.
“İŞİMİ BIRAKIP BU İŞE YOĞUNLAŞTIM”
Vinç kiralama firmasında muhasebe müdürü olarak çalışırken işi bırakıp aronya meyvesi yetiştirmeye yoğunlaştığını aktaran Hayırlıoğlu, “Ürünün kilosunu 350-400 TL'ye satan da var, 250'ye satan da. Minimum 250 TL’den alıcı buluyor. Bu yıl yaklaşık 800 kilo verim aldık, seneye 1 ton hasat bekliyoruz. Herkesin aronya ekmesini tavsiye ediyorum, ancak öncelikle pazarın kurulması gerekiyor. Ben normalde Vinç kiralama firmasında muhasebe müdürü olarak çalışıyorum, ancak işimi bırakıp bu işe yoğunlaştım. İnsanlara bu şifayı dağıtmak istiyorum. Herkes aronyayı tanısın, herkes aronyayı yetiştirsin. Belki üretim çoğaldığında, tüketim için de bir pazar oluşabilir. Şu an birkaç kişiyiz; Mersin'de bu işi yapan üç ya da dört kişi var. Aronya, dört ay boyunca dört derecede buzdolabında saklanabilir. Buzluğa konulabilir, kurutulmuş olarak çayı içilebilir. Her türlü kullanılabilecek bir meyve ve her anlamda şifa kaynağı” şeklinde konuştu.
Yorum Yazın