© Tanık Haber

Zoru başardı: Hem tıp hem de mühendislik fakültesinden mezun oldu

TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ OLARAK İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI TIP FAKÜLTESİNİ TAM BURSLU KAZANAN MUHAMMED FURKAN DAŞDELEN, TIP OKUMAYA DEVAM EDERKEN BİR TARAFTAN DA MÜHENDİSLİK VE DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ’NİN BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ PROGRAMINDA ÇAP (ÇİFT ANADAL PROGRAMI) YAPTI. DAŞDELEN, GERÇEKLEŞTİRECEĞİ ÇALIŞMALARLA TIP VE MÜHENDİSLİĞİ BİRLEŞTİREREK DÜNYADA TÜRKİYE’Yİ TEMSİL ETMEYİ AMAÇLIYOR.

Türkiye üçüncüsü olarak İstanbul Medipol Üniversitesi Uluslararası Tıp Fakültesini tam burslu kazanan Muhammed Furkan Daşdelen, tıp okumaya devam ederken bir taraftan da Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nin Bilgisayar Mühendisliği Programında ÇAP (Çift Anadal Programı) yaptı. Daşdelen, gerçekleştireceği çalışmalarla tıp ve mühendisliği birleştirerek dünyada Türkiye’yi temsil etmeyi amaçlıyor.


Üniversitenin uluslararası tıp fakültesi 2014’ten beri öğrenci alsa da öğrencilere çift anadal programına dahil olma şansı 2018’de verildi. 2017’de Lisans Yerleştirme sınavında Türkiye üçüncüsü olarak İstanbul Medipol Üniversitesi Uluslararası Tıp Fakültesine yerleşen Muhammed Furkan Daşdelen da aynı zamanda Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Programından da ÇAP 2024’te mezun oldu. Daşdelen bu vesileyle tıp-bilgisayar çift ana dalının ilk mezunlarından oldu.


Amaç: Mühendislik bakış açısını, tıp alanında uygulayan araştırmacı hekimler yetiştirmek


Önce hazırlık eğitimi Boston’da alıp ardından tıp eğitimi almaya başladıklarını belirten Daşdelen, “Bu programın temel amacı; Türkiye’de mühendislik bakış açısını, vizyonunu, bilgi birikimini tıp alanında uygulayan araştırmacı hekimler yetiştirebilmek. Bu amaçla başta biyomedikal, elektrik elektronik ve bilgisayar olmak üzere çeşitli mühendislik dallarında öğrencilere ders alma imkânı sağlanıyor. Üniversite, alınan bu dersleri yan dal, çift ana dal gibi programlara tamamlama şansı veriyor. Robotik, tıbbi cihaz geliştirme gibi alanlara ilgi duyanlar; elektrik, elektronik ve biyomedikale yönelirken yazılım, veri analizi, görüntü işleme ve yapay zekâya ilgi duyanlar bilgisayar mühendisliğine yöneliyor” dedi.



“Cambridge Üniversitesi Kardiyovasküler Araştırma Enstitüsü’nde staj yaptım”


Kısaca eğitim sürecinden bahseden Daşdelen, “Mühendisliğin son 2 senesinde daha çok tıbbi veri işlemi, biyostatistik, biyoüniformatik, yapay zekâ gibi alanlara yoğunlaştım. Bu tarz projelerde yer almaya başladım. Üniversitenin sağladığı staj bursu ile dünyanın pek çok yerinde staj yapma imkânı buldum. Bunlardan ilkini Cambridge Üniversitesi Kardiyovasküler Araştırma Enstitüsü’nde gerçekleştirdim. Yapay zekâ ile kalp ultrasonunda görüntü işlemi ve kalp spesifik gen modifikasyonu gerçekleştiren virüs üretiminde bulundum. İkinci stajımı ise Mühih Teknik Üniversitesinde yapay zekâ üzerine gerçekleştirdim. Teşhisi çok mühim olan Lösemili infoma gibi hastalıkların mikroskoptaki görüntülerinden yapay zekâyla teşhis üzerine bir model geliştirdik ve yayınladık. Bu yıl ise üniversitemizin Amerika’yla anlaşma olan üniversitelerin birinde stajımın son iki yayınını gerçekleştirdim” şeklinde konuştu.



“Adımızı uluslararası dergilerde geçirtmeye çalışıyoruz”


Daşdelen sözlerini şöyle sürdürdü:


“Stajlar sayesinde uluslararası alanda netwörk geliştirebildik. Ayrıca çok prestijli üniversitelerde yaptığımız stajlar da oradaki bilgi birikimine de ulaşmamızı sağladı. En önemlisi de buradaki yüksek etkili çalışmalarda yer alarak uluslararası dergilerde adımızı geçirtmeye çalışıyoruz. Hedefim tıp ve yapay zekâ üzerine çalışmak. Bunun için inşallah Eylül- Ekiminde Münih Teknik Üniversitesinde tıp ve yapay zekâ doktorasına başlayacağım. Çalışmalarım bu bağlamda yürütmek istiyorum.”


“Üniversite olarak çok önceden öngördük”


Üniversitenin Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Kemal Özdemir ise “Bu programa başlamadan önce yurtdışında alanında öncü kişilerle görüştük. Bu programın gerekliliği hususunda hemfikir olduk. Tıpta zaten yeniliklere sürekli bir ihtiyaç var. Bu yüzden bu iki alanın birleşmesi çok güzel oldu. Bunu üniversite olarak çok önceden öngördük. Türkiye’de yapay zekâ bölümleri açılmadan önce, kendi okulumuzda bilgisayar mühendisliği alanında bu alana yönelerek ve hem de tıp öğrencilerine bunu ikinci bir alan olarak sunarak bu hususta öncü olduğumuzu düşünüyoruz” açıklaması yaptı.



“2 bin 300 bilgisayar çekirdekli bir sitem mevcut”


“Okulumuzun altyapısında 2 bin 300 bilgisayar çekirdekli bir sitem mevcut” diyen Prof. Dr. Mehmet Kemal Özdemir, “Bu şekilde yapay zekâ algoritmalarını iyi bir şekilde çalıştırabiliyoruz. Okulumuza, Türkiye’deki üniversite sınavından ilk yüze giren çocuklar geliyor. Bilgisayar altyapımız var. Yapay zekâ alanında uzman hocalarımız var. Biz de zaten öngörümüz çerçevesinde, yapay zekânın tıbba uygulanışını öngörerekten hepsini harmanladık ve ilk mezunlarımızı da bu sene verdik. Bu yıl iki mezunumuz var. Sayısını her yıl artıracağız” dedi.



“Her yıl 5 çocuğumuzu yurtdışı stajına gönderiyoruz”


Prof. Dr. Mehmet Kemal Özdemir sözlerini şöyle sürdürdü:


“Tıp programı üçüncü ve dördüncü sınıflarda ağır olmaya başlıyor. Biz bu noktada ÇAP programına erkenden başlamaya çalışıyoruz. Özellikle yaz ayını değerlendiriyoruz. Gençleri bu şekilde yetiştirdikten sonra Amgen burslarına başvuru yaptılar. Bizim okuldan her yıl 3’ü bunu almaya başladı. Sonra çocuklarımızın başarısı ETH Zürih, Münih, Cambridge gibi üniversitelerinde de ilgi uyandırmaya başladı. Zaten en son ETH ile bir protokol anlaşması imzaladık ve her sene bu çocuklardan beşini yazın staja gönderiyoruz. Şu an 5 öğrencimiz stajı yapıyor. Ve bu sonraki senelerde devam edecek. Çünkü onlar da gerçekten tıpla yapay zekâ ya da tıpla bilgisayarı birleştiren bir programın çok avantajlı olduğunu, buradan yetişen çocukların gerçekten iyi araştırmalar yapabileceğini bizzat gördüler.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER