Üroloji uzmanı uyardı: ”Prostat kanseri genellikle belirti vermeden ilerliyor”
SAĞLIKERKEKLERDE SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİNDEN BİRİ OLAN PROSTAT KANSERİNİN GENELLİKLE BELİRTİ VERMEDEN İLERLEDİĞİNE DİKKAT ÇEKEN ÜROLOJİ UZMANI DR. İRFAN ŞAFAK BARLAS BU SEBEPLE İDRAR YAPMADA HERHANGİ BİR ŞİKÂYETİ OLMASA BİLE ERKEKLERİN 40 YAŞINDAN SONRA YILDA BİR KEZ ÜROLOJİK KONTROLE GİTMELERİNİ ÖNERİYOR.
Erkeklerde sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserinin genellikle belirti vermeden ilerlediğine dikkat çeken Üroloji Uzmanı Dr. İrfan Şafak Barlas bu sebeple idrar yapmada herhangi bir şikâyeti olmasa bile erkeklerin 40 yaşından sonra yılda bir kez ürolojik kontrole gitmelerini öneriyor.
Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. İrfan Şafak Barlas erkeklerde özellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan prostat hastalıklarının hem yaşam kalitesini bozduğuna hem de bazı durumlarda yaşam süresini kısalttığına dikkat çekti. Barlas, erkeklerde sık görülen kanser türlerinden biri olan prostat kanserinin belirli vermeden ilerlediğini ifade ederek, idrar yapmada herhangi bir şikayeti olmasa bile erkeklerin 40 yaşından sonra belirli aralıklarla kontrole gitmelerini kaydetti.
50 yaş üzeri her iki erkekten birinde görülebiliyor
Erkeklerde 40 yaşından sonra prostat yapısında değişiklikler görüldüğünü belirten Dr. Barlas, “Bu değişikliklerle birlikte prostat dokusundaki büyümenin artması sonucu özellikle 50 yaş üstü erkeklerde bazı şikayetler oluşur. Bunların başında da idrar yapmada yaşanan güçlükler gelir” dedi.
Prostatın yapısındaki değişiklikleri önceden tespit etmenin zor olduğunu vurgulayan Dr. Barlas, araştırmalara göre, 50 yaş üzerindeki erkeklerde sık görülen prostat hastalıklarının, bu yaş gurubundaki her iki erkekten birinde görülebileceğine dikkat çekti.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte bu hastalıkların görülme oranının da arttığını belirten Dr. Barlas, “Yıllık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Çünkü yılık kontrollerde sorunun erken teşhis edileme oranı yüksek. Erken teşhis ise tedavi başarısını arttıran en önemli etkenlerin başında geliyor” diye konuştu.
“Böbreklere bile zarar verebilir”
Prostattaki büyüme başladıktan sonra bu büyümeye bağlı olarak idrar yolundaki baskının azalmayacağını, kendiliğinden ortadan kalkmayacağını ve dolayısıyla şikayetlerin devam edeceğini vurgulayan Dr. Barlas, hastaları şöyle uyardı:
“Prostatın büyümesi, idrar yolunda şikayetlerin oluşmasına yol açar. Ancak bu şikayetlerle birlikte idrar yolunda oluşan yeni sorunlar ya da enfeksiyonlar, şikayetlerin daha da alevlenmesine neden olur.”
İdrar akış hızının azalmasının sonucunda uzun dönemde idrar torbası (mesane) fonksiyonlarının bozulabileceğine dikkat çeken Dr. Barlas, idrar şikayetlerinin tedaviye dirençli hale gelip böbreklere de zarar verebileceğini ve bu sebeple bu şikayetleri olan hastaların doktora başvurması gerektiğini vurguladı.
“Doktora danışmadan alınan ilaçlar birçok organa ya da sisteme zarar verebilir”
Bu hastalarda ilaç tedavisiyle şikayetleri azaltılarak bir süre böbrek ve mesane gibi organların zarar görmesinin engellenebileceğine değinen Dr. Barlas “Zaman içerisinde başlanan tedavinin yetersiz kalabileceği de unutulmamalı ve doktor kontrollerine devam edilmelidir. İlaç tedavisinin yetersiz kalması ya da istenmeyen etkilerin ortaya çıkması halinde ilaç değişikliği ya da ameliyat gündeme gelebilir” şeklinde konuştu.
Günümüzde prostat büyümesinin açık ameliyata gerek kalmadan, daha hızlı iyileşme sağlayan ve kesi yapmaya gerek kalmadan kapalı (endoskopik) yöntemle tedavi edilebileceğine dikkat çeken Dr. Barlas “Özellikle lazer ile prostat tedavisi yöntemi Avrupa (EAU) ve Amerika (AUA) üroloji derneklerinin kılavuzlarında lazer ile prostat tedavisi standart tedaviler içerisinde önerilmektedir. Etkinliği ve güvenilirliği kanıtlamış bu ilaç ve cerrahi tedavilerin dışında doktor gözetiminde olmaksızın tedavi amacıyla kullanılan besin ve maddeler, kalp-damar sistemi başta olmak üzere birçok organa ya da sisteme ciddi zarar verebilir” ifadelerini kullandı.
“40 yaşından sonra yıllık kontrol öneriliyor”
Prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanserlerden olduğuna ve özellikle gelişmiş ülkelerde daha çok tanı konulduğu için görülme sıklığının çok arttığına dikkat çeken Dr. Barlas prostat kanseriyle mücadelede en önemli basamağın tarama testleri olduğunu söyledi.
Hastaların prostat kanseri açısından incelenmesi için herhangi bir semptoma gerek olmadığının altını çizen Dr. Barlas şunları ifade etti:
“Prostat kanseri sıklıkla semptom vermeksizin ilerler. Bu sebeple herhangi bir idrar şikâyeti olmasa bile erkeklerin 40 yaşından sonra mutlaka yıllık üroloji kontrolüne gitmesi gerekir. Prostat kanseri taramasında öncelikle hastanın başta PSA (prostat spesifik antijen) olmak üzere kan ve idrar sonuçları ile üroloji doktoru tarafından muayenesi yapılmalıdır. Prostat kanserinin erken aşamada yakalanması hastanın yaşam kalitesi ve yaşam süresi için çok önemlidir. Erken aşamada tespit edilen prostat bezinde sınırlı bir kanserin başarılı müdahaleyle yaşam konforunu büyük ölçüde muhafaza ederek tamamen çıkarılması mümkündür.”
“Robotik cerrahiyle ağrı ve komplikasyonlar azaldı”
Son yıllarda yaygınlaşan robotik cerrahinin prostat ameliyatlarını daha olumlu hale getirdiğine değinen Dr. Barlas robotik operasyonlarda ciltte açılan küçük deliklere yerleştirilen aparatlarla prostata ulaşıldığı için ameliyat sonrası olan ağrı, komplikasyon ve hastanede kalış süresinin çok kısaldığını belirtti.
Robotik cerrahi ile prostat dokusunun daha güvenli çıkarıldığına dikkat çeken Dr. Barlas “Robotik cerrahideki aparatların birinde kamera vardır. Cerrah, bu kamera yardımıyla ameliyat alanını çok büyüterek görüntüleyebilir. Bu özellikler, cerrahın prostat dokusunun daha güvenli çıkarmasına ve prostata yakın olan yapıların daha iyi korumasına imkan sağlar” açıklamasında bulundu.
Dr. Barlas, prostat kanseri prostat bezinde sınırlı olan hastalarda çok başarılı onkolojik kontrol sağlandığını ve ameliyat sonrası hastanın hayat konforunu kısıtlayan en önemli ve sık komplikasyonlarından birisi olan idrar kaçırmanın önüne geçilebildiğini dile getirdi.
İlginizi Çekebilir