© Tanık Haber

‘ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNDEKİ TÜM ENGELLER KALDIRILMALI’

Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Yenişehir Belediyesi Meclis üyesi Abdurrahman Yıldız, muhalefet belediyeleri başta olmak üzere işçilerin örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin  kaldırılması gerektiğine dikkat çekerek, “işçi sınıfı mücadelesi, başta sınıfın, ardından onların örgütü olduğunu iddia eden sendikaların ve bir bütün olarak toplumsal muhalefetin sorundur” dedi.

MEHMET IŞIK- Çevreye duyarlılığının yanı sıra işçi ve emekçi haklarına ilişkin yaptığı açıklamalarla kent gündeminde sıkça yer alan Meclis üyesi Yıldız, bu sefer de işçilerin sendikal örgütlenmeleri değindi. Son yıllarda işçi sınıfı mücadelesinin sadece asgari ücret ve açlık sınırı tartışmalarına sıkışıp kalmış durumda olduğunu belirten Abdurrahman Yıldız, yaptığı yazılı açıklamasında; “Sanırım günlük iaşeye ulaşmanın bile lüks hale geldiği, insanların asgari yeme içme ihtiyaçlarının bile ulaşılamaz olduğu bu dönemde başka da tartışma yapılamıyor. Esas mesele de böylece gözlerden ve dikkatlerden kaçırılmış oluyor. O ki işçi sınıfı örgütlü olmazsa, yukarıda bahsedilen asgari ihtiyaçları için bile söz kuramıyor, bunu hep görmezden geliyoruz” ifadelerini kullandı.

SENDİKALARA DA TEPKİ GÖSTERDİ

“Örneğin muhalefet ve onların sözcülüğünü yapan medya/sosyal medya kurumları neredeyse her an asgari ücretin yetersizliği emekli maaşlarının düşüklüğüne dair bunca laf ederken, bu durumun çözümünün işçi/emekçi sınıfların örgütlülüğü ile çözüleceğine dair tek kelime etmiyor. Sendikal mücadelenin gerekliliği üzerine hiç bir tartışma yürütmüyor” diyen Yıldız açıklamasına şöyle devam etti: “Bu anlamda ara sıra, sendikaları artık kendi iktidar alanlarına dönüştürmüş, işçi sınıfı ile aidat toplama ilişkisi dışında hiç bir bağı kalmamış konfederasyon başkanları ile kırk elli kişilik basın açıklamalarını yayınlamak dışında bir faaliyetleri yok. Muhalefetin mücadeleyi asgari ücret, taban aylık bandına sıkıştırması ise başka bir tartışma alanı. İnsan hafızası üzerine yıllardır konuşulur. Unutkan olduğu, oportünist olduğu söylenir. Fakat gözden kaçırılmaması gereken en temel konu günümüzde insan, sınıfsal temelleri konusunda uyutuluyor. Yani işçi bir sınıf ve kitle bilinci ile değil, yeryüzünde yaşayan tek kişi kendisiymiş gibi garip bir tahayyüle sürükleniyor. Bu durumda kaçınılmaz olarak bireysel kurtuluş yollarını aramaya neden oluyor. Muhalefet de tarif edilen bu kişiselleşmiş insan profilinden sonuna dek faydalanıyor. Kendi iktidar alanlarını koruyabilmek için.

SİYASİ İLLÜZYON VURGUSU

Bu konuda yaşanan en çarpıcı örnek, muhalefet partilerinin iktidar olduğu yerel yönetimlerdir. Buralarda çalıştırılan işçiler dibine kadar parti politikalarına bulanarak, kendi hak ve özgürlükleri, işçilerin bile gözlerinden kaçırılıyor. Yani siyasi illüzyon dibine kadar. İşçi arkadaş kendi sendikal vs. haklarını değil, partinin delegesini düşünüyor. Bu alanlarda örgütlü sendikalarda, işçi sınıfının temsilcisi değil de, ilgili muhalefet partisinin ya da belediye başkanının sözcüymüş gibi davranıyor. Aman derim bir şey söylemeyelim, parti, başkan zarar görmesin derdinde. Tabi çoğu zaman bu davranışın kişisel olarak ödülünü alıyor.

‘TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİ BENDEN KARA’

Mesela hala muhalefet partilerinin iktidar olduğu yerellerde, sendikasız, güvencesiz çalışan, diğer arkadaşlarından daha az ücret alan bir dolu belediye işçisi mevcut. Dolayısıyla muhalefet olduğunu iddia eden yapılar, gereği gibi söz kuramıyorlar. ‘Tencere dibin kara, seninki benden kara’ sözünde olduğu gibi. Sonuç olarak; işçi sınıfı mücadelesi, başta sınıfın, ardından onların örgütü olduğunu iddia eden sendikaların ve bir bütün olarak toplumsal muhalefetin sorundur. Toplumsal muhalefet konuya gözlerini ve kalplerini kapatarak ve sadece asgari ücret, pazar alışverişi seviyesinden çıkarmalıdır tartışmayı.”

“TÜM ENGELLER KALDIRILMALI”

Yıldız, son olarak muhalefet belediyeleri başta olmak üzere, derhal işçilerin örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması çağrısında bulunarak, açıklamasını  şöyle sonlandırdı: “Öte yandan işçi sınıfı ve tüm emekçiler silinerek kendine gelmeli, kendilerine dayatılan siyasi illüzyonu aşmalıdır. Yoksa bu illüzyon bir müddet sonra, burjuvazinin, işverenin korunması gerekir yoksa hiç birimiz olmayız tiyatrosuna döner. Zaten bu halin fragmanı oynatılıyor. Hepimizi yaşamın figüranı olmaktan çıkartıp, her birimiz yaşamımızın başrol oyuncusu olacaksak eğer bunun tek yolu haklarımız için mücadeleden geçmektedir.”

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER