© Tanık Haber

“KENTSEL DÖNÜŞÜM DEĞİL RANTSAL DÖNÜŞÜM”

Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun, mecliste AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi. Kürsüden seslenen CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, “AKP’nin hazırladığı bu teklif ile ülkede olası bir afet önlenemez. Bu yasa kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm yasası olmaktan öteye geçemez” derken HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca ise “’Afet riski, afet yasası’ diyorsunuz ama bu halk için en büyük afet sizsiniz AKP'liler” diyerek iktidara sert çıktı.

MEHMET IŞIK- CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Mersin Milletvekili Gülcan Kış ile HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) milyonlarca insanın hayatını etkileyecek kentsel dönüşüm yasası üzerine ayrı ayrı TBMM’de konuşma yaptı. TBMM Genel Kurulu’nda CHP Grubu adına konuşma yapan Kış, görüşülen yasanın kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm yasası olmaktan öteye geçemeyeceğini ileri sürdü. Kış, muhalefetin, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinin dikkate alınmadan sadece 2.5 saatte komisyonda görüşülerek Genel Kurul’a getirilen yasa teklifinin adının “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki kanun” olmasına rağmen, içerisinde bir afet tanımı olmamasını eleştirdi. Kış, kanun teklifinde yer alan bazı maddelerin riskli yapıların tespitinde, tahliyesinde, yargı aşamasında ve yıkım süreçlerinde Anayasa’ya aykırılık oluşturabileceğini belirterek, “Yasanın her maddesinde rantsal dönüşüme hizmet eden bir anlayış hakim. 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri ile şehirlerimizin, binalarımızın, kurumlarımızın depreme hazır olmadığını çok acı bir biçimde gördük.  Daha önce TBMM’de kurulan deprem araştırma komisyonlarının raporlarındaki önerileri de bu yasada dikkate alınmadı. Kanun teklifinin içinde ne deprem, ne afet, ne de insan var. Bu yasa teklifinde her şeyden önce, sınırsız yetkilerle donatılmış, her türlü keyfi uygulamalara müsait Kentsel Dönüşüm Başkanlığı görüyoruz.  Bu Başkanlık, dilediği alanı rezerv alan ilan edebilecek, imara açabilecek ve istediği şartlarda yapı ruhsatı verebilecektir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak soruyoruz: Kanun teklifinin düzenlenmesi aşamasında yerel yönetimler bu işin neresinde? Üniversiteler, STK’lar, meslek odaları bu işin neresinde? Mesela, Mersin Büyükşehir Belediyesinin hazırlamış olduğu ilave ve revizyon imar planlarında hazine adına tescilli bir çok alan oluşmuştur. Bu alanlar kent merkezinde yer almakta olup rezerv konut alanı olma özelliği taşımaktadır. Ancak milli emlak bu arazileri imar planları onayından sonra TOKİ’ye devir etmekte akabinde TOKİ’de rezerv konut alanı olarak kullanabileceği alanları ihale yöntemi ile satmaktadır.  Sonrasında ise TOKİ kent merkezinden uzak orman vasıflı araziler üzerine sanki Mersin deprem bölgesi imiş gibi hiçbir kurumdan izin almadan imar planları üretmeden, mimari proje onaylatmadan teknik altyapısı olmayan bu alanlarda projeler yapmaya çalışmaktadır. Devletin resmi kurumlarının böyle uygulamalar yapması gelecekte bu yasanın çıkması ile birlikte rantı yüksek alanların satılıp insanların kent merkezlerinden uzakta altyapısız alanlar da yaşatılacağının göstergesidir” diye konuştu.

 ENVANTERE DİKKAT ÇEKTİ

Yasa teklifinde bir mahkeme kararına dayanmadan kişinin mülkiyetine resen girilebileceğine değinen Kış, konut dokunulmazlığının ortadan kalkacağını belirterek, “Düzenlemeyle vatandaşın evlerinin, kolluk marifetiyle boşaltılmasının önü açılıyor. Mülkiyet güvencesi ortadan kalkıyor. Dayatmacı, baskıcı, mülksüzleştirme faaliyetleri hız kazanacak” dedi. Kış, akıl ve bilimden uzak keyfi uygulamalarla yasa çıkarmaya çalışan AKP’nin hazırladığı bu teklif ile ülkede olası bir afetin önlenmeyeceğini, toplumun can güvenliğinin sağlanmayacağını, rant amaçlı olmaktan öte geçmeyeceğini vurgulayarak kanun teklifine bu haliyle ret oyu vereceklerini vurguladı. Denetimsiz, riskli yapılarda ikamet etmenin, vatandaşların canına mal olacağını ifade eden Kış, 6 Şubat depremleri sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın riskli yapı tespitine başladığını, Bakanlığa yardımcı olmak adına, ilçe belediyeleri ve meslek odaları, mühendis, mimarları ile aktif görev aldığını belirterek, “Deprem bölgesi ilan edilmeyen Mersin’de de birçok binaya ağır hasar kaydı verildi. Buradan soruyorum: Bakanlık veya İl Müdürlüğü mevcut binaların risk sınıfına ilişkin bir envanter oluşturdu mu? Oluşturuldu ise bu yerel yönetimler veya Mersin halkı ile niçin paylaşılmadı? Türkiye’deki milyonlarca riskli yapı stokunun dönüştürülmesi konusunda sadece yıkıp yapmanın dışında, bu binaların zeminlerinin güçlendirilmesine yönelik bir şey yok” ifadelerini kullandı.

“MERSİN’E HASSASİYET GÖSTERİLMELİ”

Gülcan Kış, son olarak 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrasında Mersin’in yaşadığı sorunları da şöyle dile getirdi: “Mersin depremin yıkıcı etkisini doğrudan yaşamamış ancak depremi Sosyal Afet boyutuyla yaşamıştır. Mersin’in resmi nüfusu 1.9 milyon iken, şu anda 2.7 milyona çıkmıştır. Olağanüstü bir süreci yaşadığımız bu dönemde, Mersinimizde ulaşım, içme suyu, kanalizasyon, arıtma gibi ilave teknik altyapı yatırımlarına acil ihtiyaç duyulduğunu her platformda açıkladık. Bu yatırımların birçoğunun yerel yönetimlerin bütçesiyle kısa vadede hayata geçirilmesinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. Mersin’in beklentisi siyasi amaç güdülmeksizin kentimize de merkezi hükümet tarafından gereken hassasiyetin gösterilmesidir. Mersin halkı görmezden gelinmemelidir.”  

KOCA: “BU HALK İÇİN EN BÜYÜK AFET SİZSİNİZ!”

HEDEP Mersin Milletvekili Perihan Koca da meclisten geçirilen afet riski altındaki alanların dönüştürülmesine yönelik yasayla ilgili meclis genel kurulunda konuşma yaptı. Koca, "Afet riski, afet yasası diyorsunuz ama bu halk için en büyük afet sizsiniz AKP'liler!” dedi. “Gerçekten çok ciddi bir vurguna yasal dayanak oluşturacak olan bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız” diyen koca, şöyle devam etti: “O yüzden sonda söyleyeceğimi baştan ifade etmek istiyorum; bu yasa tasarısının depremle, halkın ihtiyaçlarıyla, kamucu politikalarla ne yazık ki uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Ülke tarihinin en büyük vurgunlarından birinin yasal kılıfını uydurmaya çalışıyorsunuz, adına da "afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi" diyorsunuz. Ancak halk lehine bir dönüşümden ziyade ülkeyi yağmacı müteahhitler çetesine komple teslim edecek olan bir yasayı tartışıyoruz ne yazık ki. Bizler yirmi bir yıldır yaşadıklarımızdan gayet iyi biliyoruz, sizin dönüşümden anladığınız şey ranttan ve talandan başka bir şey değildir, bunu yaşayarak defalarca gördük. İktidarın kanun teklifinde on bir yılda 2 milyon 200 bin bağımsız bölümün dönüştürüldüğü belirtilmiş. Ancak burada sormak gerekiyor; dönüşüm tek başına depremden, afetten korur mu? Biliyoruz ki korumaz, korumuyor. Bakın, Maraş kentini sizin belediyeleriniz Maraş Ovası'na doğru genişletti, alüvyonlu topraklarda her biri mezarlığa dönüşen dev siteler inşa ettiniz. Aynı şekilde, Malatya merkezindeki kayısı bahçelerini kente çevirdiniz, betondan yığınlara çevirdiniz. Yumuşak zeminli bahçelerden dönüştürülen yaşam alanlarında yüz binlerce insan 6 Şubat depremlerinde yaşamını yitirdi. Hakeza Hatay'da on binlerce insanın ölümüne göz göre göre göz yumuldu. Hatırlarsanız hâlihazırda var olan yasayı Van depreminden hemen sonra çıkarmıştınız ama o günden bu yana uyguladığınız kentsel dönüşümün sadece ve sadece yüzde 10'u depremle ilgili, geri kalan tüm dönüşümler rantsal dönüşümden ibaret. Görüyoruz ki şimdi de geldiğimiz aşamada rantsal vurgunun en büyüğünü yapmaya ve ona yasal kılıf hazırlamaya çalışıyorsunuz çünkü sermaye birikimine ihtiyacınız var ve siz bu ihtiyacı en iyi bildiğiniz yerden yani yoksulun malına çökerek yapmak istiyorsunuz. O yüzden bir kez daha ifade edelim, bu yasa afet yasası falan değildir, müteahhitlerinizin göz diktiği bölgelerdeki topraklara el koyma yasasıdır bu. Bu yasayla -diğer hatipler de ifade etti- rezerv yapı alanı ilan ettiğiniz yerlerden insanları sürmek, insanları kovmak, mallarına el koymak yasalaştırılıyor ve yurttaşlar için yasal zeminler tümüyle tasfiye edilmek isteniyor. Görüyoruz ki, ülkeyi yer altıyla, yer üstüyle serbestçe yağmalamak niyetindesiniz çünkü istiyorsunuz ki deli dumrul gibi, nefes alan herkesi haraca bağlayasınız. Başını sokacağı bir evi olana bir damı bile çok görüyorsunuz, bu halkı soyup soğana çevirecek her türlü hamleyi yapmaktan da geri durmuyorsunuz. "Afet riski, afet yasası" diyorsunuz ama bu halk için en büyük afet sizsiniz AKP'liler!”

AKP-MHP OYLARIYLA KABUL EDİLDİ

Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanun teklifi AKP-MHP oylarıyla kabul edilerek kanunlaştı.

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER