© Tanık Haber

İncir ve Zeytin yaprağı molekülü ile 17.patente ulaşan Ar-Ge’ciler Aydın ekonomisine umut oldu

HAKAN BAŞLIK

Adnan Menderes Üniversitesi(ADÜ) Teknokent’te çalışmalarını sürdüren Karya Farma HBX Ar-Ge (BAP)Bilimsel Araştırmalar Projeleri, Aydın’ın milli meyvesi incir ve zeytini yeniden ele aldı. Bugüne kadar pek çok faydası tespit edilen incir ve zeytinin sahip olduğu bileşenler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirici etkisinin yanında yaşlanmayı geciktirici (anti aging) bir nutrasötik ve farmasötik bileşim de olduğu belirtildi.


Antik çağlardan bu yana barış ve kardeşliğin sembolü olan zeytin ve kutsal meyvelerin başında yer alan ve adına sure inen incir ile ilgili araştırmalarını sürdüren Karya Farma HBX Ar-Ge 18 yıldır sürdürdüğü çalışmalarında eksik etmediği incir ve zeytinin farklı bir yönünü incelemeye aldı. Laboratuvar ortamında yapılan incelemelerin sonuçları ile ilgili patent başvurusu da yapan HBX Ar-Ge Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Başlık, Evliya Çelebi’nin Marifetname adlı eserinde Aydın’ı tasvir ederken kullandığı “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” ifadeleri ile sözünü ettiği incir ve zeytinin her geçen gün yeni bir faydasını daha laboratuvar ortamında tespit ettiklerini kaydetti.


Bugüne kadar ki akademik olarak 17 patente imza atmaya yarayan çalışmalarında incir ve zeytin meyvelerinin yaprağından çekirdeğine kadar her yönünü ele aldıklarını ifade eden Başlık, “Son çalışmamızda “Aydın ilimizin de sembolü olan incir ve zeytinin özellikle yapraklarının içinde barındırdığı moleküler değerleri incelemeye aldık. Bu iki ürünün yaşlanmayı geciktirici ve antimikrobiyal özelliklerini tespit ettik. Umuyoruz ki ileride incir ve zeytin daha da kıymetlenecek ekonomik katkısı büyük olacak” diye konuştu.


İnsanlığın var oluşundan bu güne kadar tüm canlıların hayatını idame ettirme çabalarının yanında kaliteli bir yaşam ile hayatta kalma çabasının süre geldiğini kaydeden Hakan Başlık, “Yaşlılık, yetişkinliğin bir uzantısı olarak yaşam süresinin ileri döneminde fiziksel ve ruhsal değişimlerin görüldüğü bir evre olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamda bu şekilde tanımlanan yaşlılık; fizyolojik değişimler, psiko-sosyal faktörler ve kronoloji gibi farklı kriterlerin tanımlamada göz önünde bulundurulduğu bir dönem olarak kabul edilmektedir. Çevreden ve yaşam tarzından doğrudan etkilenen cilt, yaşlanma belirtilerinin en fazla görüldüğü organdır. Yaşlanmayla birlikte insan vücudunda yaşanan biyokimyasal fonksiyon değişiklikler, hücrelerden organlara kadar birçok süreçte değişime neden olmaktadır. Son derece karmaşık olan bu değişikliklerle birlikte bağışıklık sistemi de ve tüm organlarımızda doğal olarak yaşlanmaktadır” dedi.


“Doğal yöntem her zaman daha sağlıklı”


Teknikte belli yöntemler ile yaşlanma sürecini yavaşlatma sürecinin mümkün olduğunu kaydeden Başlık, “Koruyucu hekimliğin parçası olan anti aging uygulamaları sayesinde hücrelerin enerjisi arttırılarak, kozmetik bakımla cildimizin ve hasara uğrayan dokularımızın yaşlanma süreci yavaşlatılmaktadır. Günümüzde yaşlılığı önlemek üzere yapılan işlemler; genelde sentetik ilaçların kullanımı veya estetik operasyonların uygulanmasıdır. Sözü edilen ilaçlar ve estetik operasyonlar, insan vücudu için dışarıdan yapılan önlemler olmaktadır. Bitkisel temelli nutrasötik bileşimler olarak kullanılan sebzeler ve meyveler, bünyesinde yer alan antioksidan ve fenolik bileşikler sayesinde anti aging uygulamalar olarak kullanılabilmektedir. Bu yöntem tamamen doğal bir yöntem olup bir bakıma vücudun ihtiyacı olan bileşiklerin alınmasının sağlanmasıdır. Sonuç olarak incir ve zeytin ile ilgili bu buluş ile beraber daha öncesinde de bahsedildiği üzere yaşlılık geciktirici olarak doğal yöntemlerin kullanılması; vücudun tepki oluşturabileceği cerrahi operasyonlar ve sentetik ilaçların kullanımın engellenmesi hedeflenmektedir” diyerek artık incir ve zeytinin sıradan bir besin olmaktan çıkıp tamamen şifa olma yönünde hızla ilerlediğini kaydetti.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER