© Tanık Haber

Hediye gitarla değişen bir hayat

Hediye bir gitar onun hayatını değiştirirken, müzik dünyasına da son derece yetenekli bir sanatçı kazandırdı. Etkileyici performansları ve güçlü sesiyle tanınan Mersin Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Ceren Göğüş, sahnedeki enerjisi ve duygusal derinliğiyle seyircileri büyülüyor. Seslendirdiği her nota ile izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunan Göğüş, babasının aldığı gitarla tanıştığı müziğin yaşamını nasıl değiştirdiğini Tanık Haber'le paylaştı. Göğüş, sosyal yaşamının yanında Türkiye’de sanat anlayışını ve operanın geldiği noktayı da anlattı.

Bize kendinizden bahseder misiniz?

1991 Mersin doğumluyum. 14 yaşımdayken babamın aldığı gitarla müzikle daha fazla iç içe oldum. 2008 yılında Mehmet Serttaş Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisiyken müzik öğretmenimiz sesimi daha iyi kullanabileceğimi düşündüğü için şan dersleri almamı önerdi. İlk olarak Mersin Devlet Opera ve Balesi koro sanatçısı tenor Alpay Özbay ile çalışmaya başladım. İlerleyen süreçte de yine Mersin Devlet Opera ve Balesi solist sanatçı tenor Hakan Bölükbaşı ile devam ettim. 2009 yılında Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Opera Şan Anasanat Dalı'na Doç. Dr. Mustafa Bayık'ın öğrencisi olarak başladım. Lisans 2 öğrencisiyken konservatuvarımızın 4. sınıflar mezuniyeti için hazırladığı Giuseppe Verdi'nin La Traviata adlı opera eserinde "Flora" rolünü seslendirdim. Ayrıca aynı yıl Sırbistan Belgrad da internet üzerinden katıldığım International Internet Music Competition da kendi kategorimde 1.lik ödülünü kazandım. 2013 yılında çalışmalarıma Prof. Rusko Rusev ile devam ettim. 2014 yılında mezun olurken Brandon Thomas yazdığı Oscar Feltsman'ın bestelediği Charley's Aunt (Çarli'nin Teyzesi) adlı müzikalde "Donna Lucia D'alvadorez" rolüyle sahnede yer aldım. 2019 yılında Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sahne Sanatları Opera Şan Anasanat Dalı Yüksek Lisans tezimi de bu karakter üzerine yazdım. 2016- 2017 yüksek lisans öğrenimi sırasında 10 aylığına Litvanya'nin Klaipeda şehrindeki Klaipeda University Academy of Arts'a Erasmus öğrencisi olarak gittim. Bu süreçte ilk olarak Klaipeda'da düzenlenen International Forum Musical Performance and Pedagogy yarışmasının solo singing kategorisinin 4. grubunda 1.lik ödülünü daha sonra İtalya'nin Vincenza ilinde düzenlenen ""The "Singing Universe" International Competition "" yarışmasında Grand prix winner yani en büyük ödül kazananı olarak Türkiye'ye geri döndüm.

Türkiye’ye döndükten ve tezimi tamamladıktan sonra 1 yıl Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda öğretim görevlisi olarak çalıştım. 2018 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi koro sanatçısı olarak göreve başladım.

 

TÜRK OPERASININ GELDİĞİ NOKTAYI NASIL YORUMLUYORSUNUZ?

Kültürel olarak baktığımızda ülkemizde opera ve bale yurt dışı ile karşılaştırıldığında yeteri kadar değer görmemiştir. Yeni nesil ile beraber yükselişe geçen bu iki sanat dalı zamanla çok daha iyi ve hak ettiği yeri alacağını düşünüyorum

 

OPERANIN SADECE BELLİ BİR KESİME HİTAP ETTİĞİ ALGISI VARDI. SİZCE OPERA NEREYE HİTAP ETMELİ?

Bizler sosyal ve iletişim halinde olan varlıklarız. Her daim anlaşılmak isteriz. Tarihe iz bırakacak eserler yaratmak ve bu eserlerdeki vermek istediğimiz mesajı anlaşılır şekilde aktarmak istiyorsak bunun tek yolu her kesime hitap edebilmektir. Opera sanatı da ülkemiz için gerçekten başka bir değerdir. Müzik resim heykeltıraş edebiyat gibi sanatları iç içe görebilirsiniz. Günümüzde operalar müzikaller operetler sahneye konulduğunda her kesimden izleyici görebilmek mümkün ve bu bizlerin farklı düşüncelere ve hayatlara sahip olmamıza rağmen birleşebildiğimizin güzel bir örneği.

 

OPERACI OLMAK SİZİ NASIL HİSSETTİRİYOR?

Opera sanatçısı olarak değil de kendini gerçekleştirmek isteyen bir bireyin bu Hedef doğrultusunda harcadığı emeği ve zamanı görmek ve bu Emeğin karşılığını alabiliyor olmak hangi meslek grubunda olursa olsun tatmin edicidir. Ve bu sayede İnsanların hayatına dokunabiliyor olmak çok ayrı. Kendi adıma , söylediğim eserlerde seyirciyi o eserin bir parçası gibi hissettirmeyi isterim ki var olduğu dünyadan kurtulup başka bir dünyanın kapısını açabilsin.

 

BU SANATI YAPMAK İSTEYEN VE YOLUN BAŞINDA OLAN GENÇLERE NELER ÖNERİRSİNİZ?

Bu sanatın usta çırak ilişkisiyle yapıldığını anlayıp kendilerine inanmalarını ve hayallerinden hiçbir zaman vazgeçmemelerini, hiçbir zaman geç kalmış hissetmemeleri gerektiğini, düzenli ve disiplinli çalışmayla kendilerini geliştirmelerini, hiçbir zaman çabalamaktan öğrenmekten vazgeçilmemesi gerektiğini, iyi kötü demeden herkesi dinlemeleri gerektiğini, sahne sanatı ve ayrıca opera sanatı üzerine araştırma yapmalarını öneririm.

 

Röportajımız burada sonlanıyor. Gelecek röportajlar için beklemede kalın.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER