Eğitimciler, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini istiyor
EĞİTİMMersin’de bir grup eğitimci, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için 14 Mayıs’tan sonra oluşacak yeni hükümete çağrı yaptı.
Mehmet IŞIK - MERSİN (TANIK HABER)-Yıllardır ekonomik, sosyal ve özlük haklarına yönelik talepleri, insanca yaşam ve insan onuruna yakışır ücret talepleri siyasi iktidar tarafından görmezden gelinen eğitim emekçileri yine talepleri için alandaydı. Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen emekçiler adına açıklama yapan Eğitim-Sen Mersin Şube Başkanı Mahmut Sümbül, siyasi iktidarın ve Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) öğretmenlerin ve eğitim emekçilerinin, çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin sorunlarına kalıcı çözümler üretmek yerine Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) üzerinden eğitim emekçilerine yönelik ayrımcı ve adaletsiz uygulamaları hayata geçirdiğini savundu.
“CİDDİ ÜCRET EŞİTSİZLİKLERİ ORTAYA ÇIKTI”
ÖMK ile öğretmenler arasında halen var olan aday, sözleşmeli, kadrolu, ücretli öğretmen ayrımlarına yenilerinin eklendiğini söyleyen Başkan Sümbül, “Eğitim sisteminin rekabetçi ve eleyici yapısına öğretmenlik mesleği de ‘uzman öğretmenlik’, ‘başöğretmenlik’ gibi yeni statüler üzerinden dâhil edilmiş, aynı derece ve kademedeki öğretmenlere yönelik farklı ücretlendirme politikası sonucunda iş yerlerimizde huzursuzluk belirgin şekilde artmıştır. Türkiye'de aynı işi yaptıkları halde farklı statü ve maaş kaleminde çalışmak zorunda kalan, bu kadar farklı ve dengesiz ücretlendirme uygulaması yapılan ikinci bir meslek grubu bulunmamaktadır. Eğitim emekçilerinin ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren ve eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran ÖMK sonrasında, aynı işi yapan öğretmenler arasında ciddi ücret eşitsizlikleri ortaya çıkmıştır” dedi.
“YAŞAM KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ HEDEFLENMELİ”
“Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer Basamakları Sınavı sonucunda 67 bin öğretmen ‘başöğretmen’, 517 bin öğretmen ‘uzman öğretmen’ unvanı almıştır” diyen Başkan Sümbül, şöyle devam etti: “Sınava girmeyen ve on yıldan az kıdemi olan öğretmen sayısı ise 400 binin üzerindedir. Göreve yeni başlayan bir öğretmenin maaşı bugün 12 bin 224 TL’dir. Bir okulda aynı derse girip, tamamen aynı müfredatı işleyen ve 25 yıllık kıdemi olan üç öğretmenden kariyer basamakları sınavına girmeyen normal bir öğretmen yaklaşık 14 bin 200 TL; ‘uzman öğretmen’ 17 bin TL; ‘başöğretmen’ ise 19 bin 500 TL maaş almaktadır. Okullarda ‘başöğretmen’ ve ‘uzman öğretmen’ unvanı alan öğretmenler aynı derece ve kademede görev yapan öğretmenlerden daha yüksek maaş almaktadır. Örneğin 1. ve 2. derecede olan bir ‘başöğretmen’ aynı derece ve kademedeki diğer meslektaşlarından net 4 bin 944 TL; ‘Uzman öğretmen’ ise aynı derece ve kademedeki meslektaşından farklı bir iş yapmadığı halde net 2 bin 472 TL daha fazla maaş almaktadır. Aynı işi yapan, aynı müfredatı uygulayan öğretmenler arasında derece ve kademe farkı dışında göstermelik bir sınav üzerinden bu kadar ücret farkı olması adaletli bir uygulama değildir. Aynı işi yapan öğretmenler arasında bu kadar yüksek maaş farklılığının olduğu bir eğitim sisteminde eşitlikten, adaletten ve nitelikli eğitimden bahsetmek mümkün değildir. Sendikamız yıllardır sadece öğretmenlerin değil, eğitim kurumlarında çalışan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Nitelikli eğitim için öğretmenler kadar emeği olan idari ve teknik personel, yardımcı hizmetliler sınıfı ve 4-B statüsünde çalışan eğitim emekçilerinin hakları ve talepleri de dikkate alınmalıdır. Sadece öğretmenlerin değil, tüm eğitim ve bilim emekçisi arkadaşlarımızın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi hedeflenmelidir. “
TALEPLERİNİ SIRALADI
Başkan Sümbül, “Eğitim Sen olarak 14 Mayıs seçimleri sonrasında oluşacak yeni hükümetten taleplerimiz şu şekildedir: “ILO-UNESCO ortak metni olan Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ni esas alan yeni bir meslek kanunu hazırlanmalıdır. Kamuda en düşük maaş yoksulluk sınırı üzerinde belirlenmelidir. Mevcut ücret farkları derece ve kademe gibi kriterler dikkate alınarak, ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesi doğrultusunda düzenlenmelidir. Kamuda maaşlar başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve demokratik hak ve özgürlüklerimiz siyasi iktidarın ya da Cumhurbaşkanı’nın insafına bırakılmamalıdır. Sendikalarımızın ilk kurulduğu yıllardan bu yana temel talebimiz olan grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı yasal güvence altına alınmalıdır. “
İlginizi Çekebilir