© Tanık Haber

BÜRO EMEKÇİLERİ HAKLARINI İSTİYOR

Mersin’de Büro Emekçileri Sendikası üyesi bir grup, geçinemedikleri gerekçesiyle eylem yaptı. Halk olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştıklarını savunan emekçiler , “Artık Yeter, bütçeden hakkımız olanı istiyoruz” diye haykırdı.

MEHMET IŞIK- Mersin’de Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyeleri Maliye Ana Hizmet Binası önünde haklarını aradı.  “Artık Yeter, bütçeden hakkımız olanı istiyoruz” yazılı pankart açan emekçiler adına burada açıklama yapan BES Mersin Şube Başkanı Kemal Göçmen, emeği ile geçinen kesimler olarak, halk olarak her geçen gün daha fazla yoksullaşıp daha fazla güvencesiz hale getirildiklerini söyledi.

“EN DÜŞÜK EV KİRASI BİLE ASGARİ ÜCRETİ AŞIYOR”

İşsizlerin sayısının 9 milyona ulaştığını hatırlatan Başkan Göçmen, her 5 gençten birinin, her 3 kadından birinin işsiz olduğunu ifade ederek, “Çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı TÜİK enflasyonunu katlıyor. Öyle ki bir bardak çay 10 TL, bir simit 10 TL. Dört kişilik bir aile üç öğün kişi başına bir çay bir simit tüketse bile aylık 7 bin 200 TL ediyor. Açlık sınırı 16 bin TL’ye, yoksulluk sınırı 49 bin TL’ye dayandı. 85 milyonluk nüfusun 51 milyonu açlık sınırı,32 milyonu ise yoksulluk sınırı altında bir yaşam savaşı veriyor. Çünkü ülkede emeklilerin yarısı en düşük aylık olan 7 bin 500 TL’ye, çalışanların yarısı ise 11 bin 402 TL’lik asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda.

4 kişilik bir ailede tüm fertler asgari ücretle çalışsa bile yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı ise ‘ilave seyyanen ödenek’ oyununa rağmen ancak yoksulluk sınırının yarısına ulaşıyor. En düşük ev kirası bile asgari ücreti aşıyor. Dolayısıyla aldığımız ücretle-maaşla ayın sonunu getiremiyoruz” ifadelerini kullandı.

“SEÇİMLERİ KAZANIR KAZANMAZ BU SÖZLERİ UNUTTULAR”

Başkan Göçmen, “‘Tüm bunlar ortadayken iktidar hala ‘İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona ezdirmedik. Yeni bir ekonomik modele geçtik. 2023 için vaat ettiğimiz hedeflere 30 yıl sonra ulaşacağız’ diyerek hepimizle dalga geçiyor” diyerek şöyle devam etti: “Oysa ‘yeni’, ‘rasyonel’ diye sundukları modelin cilasını kaldırdığımızda da altından yine çalışanları ve halkı daha fazla yoksulluğa itmeyi hedefleyen bir saldırı dalgası çıkıyor. Bu saldırı dalgası için seçimden hemen sonra düğmeye bastılar. Daha bir yıl önce Cumhurbaşkanı ‘Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecek’ diyordu. Ama seçimleri kazanır kazanmaz bu sözleri unuttular. Nas söylemini rafa kaldırdılar. KDV’yi ÖTV’yi, harçları, tüm kredilerin faiz oranlarını fahiş oranlarda arttırdılar.

Motorlu Taşıtlar Vergisini (MTV) iki kez aldılar. Ardından 1 Trilyon 120 milyarlık ek bütçenin de tüm yükünü vergilerle yine bize yıktılar. ‘Enflasyonu düşürmek için tüketimi kısmamız, tasarrufu arttırmamız şart’ dediler. Ama ne uçaklarından, makam arabalarından ne de lüks saray harcamalarından, üç dört yerden aldıkları maaşlarından vazgeçmediler. Ama okul öncesi eğitimdeki yüzbinlerce öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kestiler. Saldırı dalgası bugün Orta Vadeli Program, Kalkınma Planı ve bütçe kanun teklifinden oluşan Bermuda Şeytan Üçgeni ile sürüyor.

Bermuda Şeytan Üçgeni ile

Ücretlerimizi-maaşlarımızı gerçekleşen enflasyona göre değil, hedeflenen enflasyona göre artırmayı, böylece enflasyon farkı ödemesini kaldırmayı hedefliyorlar. Emekli olma yaşını yükseltilmek, emekli aylıklarını daha da düşürmek istiyorlar. ‘Vergi reformu’ adı altında çalışanlara ve halka daha çok vergi, ‘esnek çalışma’ adı altında daha çok sömürü dayatmak, kıdem tazminatını ortadan kaldırılmak istiyorlar.

Kısacası eski dedikleri modelde cebimize giren, ücretlerimizi buharlaştıran el yeni dedikleri ekonomik modelde bugün boğazımıza sarılmaya çalışıyor. Öte yandan vergilerdeki fahiş artışa rağmen bütçe 2 trilyon 652 milyar TL açık veriyor. Ne yazık ki hala ‘hükümet yerel seçimlere giderken kesenin ağzını açacak, maaşları, ücretleri enflasyonun üzerinde arttıracak’ diyenler var. Oysa bu iktidar yıllardır ne zaman kaşıkla verse kepçe ile geri aldı.”

Son seçimden hemen sonra okul öncesi eğitimdeki bir buçuk milyon öğrencinin 1 öğün ücretsiz yemeğini bile kesenlerin yerel seçimlerden sonra ne yapacağını tahmin etmek için kâhin olmaya gerek var mı?

KESK olarak iktidarın kendi eliyle yarattığı enkazın tüm faturasını emekçilere, halka yıkmak istediği bu bütçeyi kabul etmiyoruz.

HALKTAN, EMEKTEN YANA BİR BÜTÇE İÇİN:

Öncelikle bütçe hakkımızın önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz.

Vergide adalet istiyoruz. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.

Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, tasfiyesine, özelleştirme soygununa son verilmesini istiyoruz.

Kamu hizmetlerine ve yatırımlarına bütçeden ayrılan payın artırılmasını istiyoruz.

Toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçenin hayata geçirilmesini istiyoruz.

Başta depremzedeler ve öğrenciler olmak üzere tüm dar gelirlilere kamusal, güvenli ve sağlıklı barınma olanaklarının sağlanmasını istiyoruz.

Eğitimin her kademesindeki çocuklarımız için 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek istiyoruz.

Emeğe kölelik dayatan politika ve uygulamalara son verilmesini istiyoruz.

İnsanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde bir ücret istiyoruz.

Bütçeden engellilere yönelik kamu hizmetlerinin geliştirilmesi için ayrılan payın arttırılmasını, kamuda engelli istihdamının arttırılmasını istiyoruz.

Yoksulluğu önleyici, dar gelirlileri koruyucu tedbirlerin hayata geçirilmesi için Temel Gelir Güvencesi istiyoruz.

Değerli Dostlar,

%1’in çıkarı için %99’u yok sayan adaletsizliğe, haksızlığa karşı çaresiz değiliz.

2 Aralık Cumartesi günü İstanbul ve Diyarbakır’da hayata geçireceğimiz mitinglerle emeğimize, ekmeğimize, geleceğimize, bütçe hakkımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Yıllardır yoksulluk, işsizlik ve yağma düzenin çarkları arasında öğütülen herkesi HALKTAN, EMEKTEN YANA BİR BÜTÇE için omuza omuza vermeye mücadeleyi birlikte büyütmeye çağırıyoruz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER