Basra Körfezi’nin stratejik başkenti: Buşehr
GENELİran’ın güneybatısındaki Buşehr kenti, Basra Körfezi kıyısında yer alması ve Buşehr Nükleer Santraline ev sahipliği yapması nedeniyle ülkenin stratejik bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. İngiltere tarafından 19’uncu ve 20’ıncı yüzyıllarda 3 kez işgal edilen Buşehr, tarih boyunca büyük imparatorluklar için stratejik önemini korudu. İngiltere’nin Osmanlı’ya karşı savaşta bölgedeki komuta merkezi sayılan İran’ın Buşehr kenti, Basra Körfezinde devam eden askeri, siyasi ve ekonomik gerilimlerin merkezinde yer alıyor.
İran’ın güneybatısında bulunan Buşehr kenti, Basra Körfezi kıyısında yer alması ve aynı zamanda ilk kez Ruslar tarafından inşa edilen Buşehr Nükleer Santraline ev sahipliği yapması nedeniyle ülkenin stratejik bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Buşehr, 975 kilometre uzunluğa sahip Basra Körfezinde Şattularap ile Hürmüz Boğazı arasında konumlanırken Basra Körfezi’ne hakim bir noktada yer alan şehir, tarih boyunca sahip olduğu stratejik konum nedeniyle birçok kez işgale uğradı. Şehir, İngiltere tarafından 19’uncu ve 20’nci yüzyıllarda 3 kez işgal edildi. Tarihi kayıtlara göre İngiltere Doğu Hindistan Ticaret merkezini ilk olarak İran’ın Buşehr eyaletinde kurdu. 1763 yıllarında Buşehr limanlarını kullanmaya başlayan İngilizler, yüzyıl boyunca Buşehr üzerinden Basra Körfezindeki etkilerini artırarak sürdürmeye devam etti.
İngilizlerden kalma konsolosluk, mezarlık bulunuyor
Buşehr kentinde İngiltere işgali ve İngiltere’ye karşı verilen mücadelenin izlerini görmek mümkün. Şehir, işgal döneminden kalan İngiltere’ye ait bir konsolosluğa, Tengistan ve Deştistan gibi yerel halk unsurlarının başlattığı direniş sonrası hayatlarını kaybeden İngiliz askerlerine ait mezarlığa ev sahipliği yapıyor. “İngiliz işgalcilerinin mezarlığı” adıyla bilinen mezarlığın eski, bakımsız ve restore edilmemiş olması dikkat çekiyor. Şehrin, İngiltere tarafından ilk işgalinin ardından kurulan konsolosluk binası ise, 1763 yıllarında İngiliz Doğu Hindistan Ticaret Şirketi’nin genel merkezi olarak kullanılıyordu. İngiltere tarafından ilk olarak 1838 yılındaki şehrin ilk işgali Bakır Han Tangestani liderliğindeki direniş gruplarının mücadelesi ile son bulmuş, 1856 tarihindeki ikinci işgal ise 1857 Paris Antlaşması ile İran’ın Herat’tan çekilmesi ve Afganistan’ı tanıması ile tamamen son buldu.
Birinci Dünya Savaşı’na denk gelen ve İngiltere ile Almanya arasındaki siyasi rekabetin sonucu yaşanan 3’üncü işgal ise Çanakkale Savaşı ile de eş zamanlı olarak 1915 yılında gerçekleşti. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın Buşehr limanlarındaki etkisi artırması ve yine İran ile kurulan ticari ilişkiler sayesinde Almanya’nın gümrük statüsünü güçlendirmesi İngiltere tarafından şehrin bir kez daha işgaline neden oldu. İngiltere ve Almanya arasındaki rekabet, Buşehr’de iki Alman konsolosluk görevlisinin İngiliz kuvvetleri tarafından tutuklanmasıyla doruk noktasına ulaştı.
“Buşehr stratejik konumu nedeniyle bir çok imparatorluğun konsolosluk binalarına ev sahipliği yaptı”
İranlı Tarih Araştırmacısı Prof. Dr. Abdulaziz Biladi, Buşehr limanı kıyısında bulunan İngiltere’ye ait konsolosluğun işgal döneminden kaldığını ve İngilizlerin Kaçar döneminde merkezi yönetimin izni olmadan limanları kullandığını belirterek, "İngiltere Basra Körfezindeki çıkarlarını Buşehr şehrinde kurduğu konsolosluk ve buradaki limanlar üzerinden yönetiyordu. İran’a yönelik atılacak adımlar, kararlar ve izlenecek politikalar buradaki konsolosluk üzerinden belirleniyordu. Buşehr, stratejik konumu nedeniyle birçok imparatorluğun konsolosluk binalarına ev sahipliği yaptı. Almanya, İngiltere ve Osmanlı bunlardan bazılarıydı” ifadelerini kullandı. Biladi, “Öte yandan Buşehr, Birinci Dünya Savaşında İngilizlerin Osmanlı’ya karşı yürüttüğü savaşın komuta ve lojistik merkeziydi. Osmanlı’ya karşı bölgenin kontrolüne ayrıca önem veren İngilizler; siperler, nöbetçi kulübeleri, toplar ve dikenli teller ile şehrin darboğazlarını güçlendirme yoluna gitti. Almanya’nın desteğini ile İngiltere’ye karşı silahlı direniş başlatan Tengistan ve Deştistan gibi yerel halk gruplarının mücadelesi, 1915 Çanakkale Savaşı ile aynı döneme denk gelmesi açısında önem arz ediyor” dedi. Bölge halkında İngiliz işgaline karşı verilen mücadeleyle şekillenen kültürel ögeleri görmenin mümkün olduğunu söyleyen Biladi, “Yerel halk, bugün dahi İngiliz işgaline karşı verilen mücadeleyi hatırlamak için İngilizlere karşı direnişi başlatan Bakır Han Tangestani adına methiyeler okuyor” ifadelerini kullandı. İngiltere’nin Basra Körfezi’ne ilk işgalinin gerçekleştiği Buşehr sahilinde Tangestani hakkında methiye okuyan İranlı Ahmet Yezdani ise, “Ey işgalci İngilizler, Bakır Han ismi bugün de zinde ve yaşıyor. Onun isim güneşi hala İran üzerine doğuyor” methiyesini okuyarak kültürel etkiyi bir kez daha ifade etti.
Körfezin tek bir ismi bulunmuyor
Günümüzde ise Basra Körfezi, kıyıdaş ülkeler arasındaki sınır problemleri, körfezin nasıl adlandırılacağı ve enerji sevkiyatına ilişkin sorunlar ile karşı karşıya. Güney eyaletlerinin Portekiz işgalinden kurtuluşunu esas alarak 30 Nisan tarihini Ulusal Fars Körfezi olarak kutlayan İran, körfeze Fars Körfezi olarak isimlendirirken Arap ülkeleri ise körfezi “Arap Körfezi” olarak adlandırmayı tercih ediyor.
Tahran yönetimi, Körfezdeki askeri varlığını artırıyor
Tüm bu tartışmaların gölgesinde Basra Körfezi başta olmak üzere denizlerde hâkimiyetini artırmayı hedefleyen Tahran yönetimi, bu doğrultuda askeri savaş gemileri ve silahlı sürat tekneleri ile körfezdeki gücünü artıyor. Süleymani, Müncezevi ve Şehit Tevessuli gibi savaş gemilerini Basra Körfezinde kullanan İran Devrim Muhafızları Ordusu, körfezin güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Buşehr Nükleer tesisinin Basra Körfezi kıyısında yer alması ise körfezin güvenliğini İran için ayrıca önemli kılıyor. İsrail ile yaşanan son askeri gerilimde Buşehr Nükleer Santraline yönelik artan askeri tehdit sonrası Tahran yönetimi S300 hava savunma sistemleri dahil olmak üzere çok sayıda hava savunma sistemi ve askeri deniz gücünü körfeze konuşlandırdı.
“Fars Körfezi’nin asıl sahibi olan bizleriz”
Devrim Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanlarından Haydar Hoberiyan Mücerret, denizlerde askeri gücü artırmaya önem verdiklerini belirterek, "Denizler ülkelerin gücünü artıran önemli bir etken. Biz körfeze komşu ve en uzun sınırı olan ülkeyiz. Dün atalarımız için bu körfez nasıl önemliyse bugün de bizim için önemini koruyor. Fars Körfezinin asıl sahibi bizleriz. Böylesi önemli bir bölgede askeri gücümüzü ve varlığımızı da artırmamız gerekiyor. Burası ABD gibi yabancıların yeri değil. Körfezin güvenliğini körfeze kıyısı olan ülkeler kendi aralarında işbirliği ile sağlayabilir. Bunun sağlanması için ABD’ye ihtiyacımız yok. Şu an Buşehr Nükleer Santrali önünde ve tüm askeri güçlerimiz ile Fars Körfezi’ndeyiz. Güvenliğimizi sağlıyoruz ve bunun için yabancılara ihtiyacımız yok" açıklamasını yaptı.
Ulusal Fars Günü Kutlandı
Ayrıca 1622 yılında ülkenin güney topraklarının Portekiz işgalinden kurtuluşunun yıldönümü kapsamında Ulusal Fars Körfezi günü kutlandı. Basra Körfezine kıyısı olan Buşehr kentinde 29 Nisan’da düzenlenen kutlamada, Devrim Muhafızları Ordusu’na ait savaş gemileri ve silahlı sürat tekneleri Körfezde askeri manevralar gerçekleştirirken, etkinlikte konuşan Buşehr Valisi Ahmet Muhammadzade, körfezde yabancı güçlerin varlık göstermesine izin vermediklerini belirterek, “Bundan 400 yıl önce Portekiz işgaline karşı verilen mücadele ve işgale son verilmesini, Ulusal Fars günü olarak anıyoruz ve bu bize işgalcilerin yenilgisini hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.
İlginizi Çekebilir