Atatürk ve Mersin
GENELCumhuriyetin 100. Yılında ülkemizin düşman işgalinden kurtulmasında yol gösteren ve önderlik eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün değer verdiği şehirlerden biri olan Mersin ve Atatürk’ün ilişkisi günümüz Mersin’i için önemlidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Mersin’e ilk kez Cumhuriyet öncesinde gelmiştir ve bundan sonra da birçok kez ziyaret gerçekleştirerek şehir için önemli gelişmelere rehberlik etmiştir. Günümüz Mersin’i geçmişte Atatürk’ün geleceğe tuttuğu bir aynayı yansıtmakta.
Haber: Fevzi Koç
Atatürk Mersin’e ilk kez 5 Kasım 1918 yılında son kez ise 20 Mayıs 1938 yılında ziyarette bulundu. Atatürk’ün sık ziyaret ettiği şehirlerden birisi olan Mersin’e verdiği değer ve burada yaptığı konuşmalar günümüz Mersin’i için önemli bir yol gösterici. Mustafa Kemal Paşa’nın ilk gelişindeki neden askeri bir görevdi. Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasının ardından Mersin ve çevresi işgal edilmeden önce Mustafa Kemal, Yıldırım Ordular Grup Komutanlığı’nı devralmak üzere Adana’ya gelmişti. Alman Mareşali Liman Von Sandres’ten görevini devralan Mustafa Kemal Cumhuriyet dönemi öncesindeki bu görevinde görev bölgesinde yer alan, Kilis, Antep, Adana ve Mersin, kamuoyunu Mondros Ateşkes Antlaşması’nın hedef ve işgallerine karşı uyarmıştır.
5 KASIM 1918
Mustafa Kemal, Mersin’e ilk kez geldi. Kentte Mersin Mutasarrıfı Galip Bey, Jandarma Tabur Komutanı Hasan Zühtü ve Jandarma Bölüğü Yüzbaşısı Talat Beylerle ve diğer kişilerle görüşerek durumun kötüye gittiğini belirtmiştir. Bu durumu şu şekilde ifade ediyor Mustafa Kemal: “Bizim için savaş henüz bitmedi, asıl kurtuluş savaşına bundan sonra başlayacağız. Ona göre hazırlıklı olmamız gerekir.” Bu sözlerin ardından ise Silifke ve Toros Dağları’nın eteklerindeki karakolların sayısının arttırılmasını, depoda bulunan yeni silahların bol cephane ile dağ köylerine dağıtılmasını önerip bu dağıtımı Yüzbaşı Talat Bey tarafından Seyyar Jandarma Müfreze Komutanı Arslanköylü (Efrenkli) Hüsnü (Yıldırım) aracılığıyla gerçekleştirdi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ilk ziyaretinde de hem ülkesini hem de geldiği Akdeniz topraklarını önemsediğini göstermiştir.
17 MART 1923
Atatürk işgalden kurtuluştan sonra Mersin’e ilk ziyaretini gerçekleştirdi. Gazi Mustafa Kemal, Güney illerine düzenlediği gezi kapsamında henüz evliliğinin ikinci ayında iken Eşi Latife Hanım’la birlikte 12 Mart 1923 Ankara’dan yola çıkarak Adana, Tarsus ve Mersin’i ziyaret etti. 15 Mart 1923’te Gazi Başkumandan ve Meclis Başkanı sıfatlarıyla yanında Başyaver Salih Bozok, milletvekillerinden Kılıç Ali, Damar Arıkoğlu, Refik Koraltan, Muhafız birliği Komutanı İsmail Hakkı Tekçe, yazar ve gazeteci İsmail Habib (Sevük) gibi isimlerle birlikte ziyaretini gerçekleştirdi. 17 Mart 1923 Cumartesi günü öğle saatlerinde ise Mersin’e geçmiş ve burada büyük bir ilgi ile karşılanmıştır. Tan Gazetesi, Atatürk’ün Mersin’e gelişini şöyle anlatıyor: “Mersin, 17 -Başkumandan Paşa’nın Mersin’e Hareketi. Gazi Mustafa Kemal Paşa bugün öğleden evvel sâat on biri kırk beş geçe Mersin’i teşrif buyurdular. İstasyonda bi’l-‘umûm kasaba sükkânı tarafından istikbâl edilen Gazi Paşa halkın mütemâdi alkışları arasında dâ’ire-i hükümete azimet ederek ziyaretler kabul buyurmuşlar ve Mersin Oteli’nde şereflerine verilen bir ziyafette hazır bulunmuşlardır.” Mersin gezisinde halkla yürüyerek gezmekte olan Mustafa Kemal Paşa yol boyunca halka etrafta gördüğü binaları ve sahiplerini sormuştur. Bu olayda ise yaşanan bir durum Atatürk’ün hayatta karşılığını bulamadığı sözlerden birisini duymasına vesile olmuştu.
BU BİNALAR KİME AİT?
“Yol boyunca göze çarpan binaların sahiplerini merak eden Atatürk’ün, ‘bu binalar kimlere aittir?’ sorusuna cemiyet başkanı Hacı Ömer Bey’in (Kutlay); Ermenilere ve Rumlara ait olduklarını söylemesi üzerine Büyük askerin kaşlarını çatarak, ‘bu binalar yapılırken siz nerede idiniz?’ sorusuna topluluk arasından eski bir asker olan Mezitli Köyü’nden Emin Efendi; ‘Yemen’de idik Paşam’ cevabını verir. Büyük Komutan bu cevap karşısında ‘hayatta karşılığını bulamadığım sözlerden biri de bu olmuştu’ demiştir. O Yemen ki; 25 yıl içerisinde gönderilen iki milyon askerden ancak 500 bini dönebilmişti o da sakat ve hasta olarak.”
Örnek Bir Ziraat Çiftliği Kurmak
Atatürk, Konya üzerinden Adana ve Tarsus ziyaretlerini 20 Ocak 1925’te tamamladıktan sonra Mersin’i tekrar ziyaret etti. Cumhuriyet gazetesi bu ziyaret hakkında şu haberi yapmıştır: “Reis-i Cumhur Hazretlerinin şehrimizi teşriflerine intizar (bekleme) edilmektedir. Belediye tarafından Mersin'in denize nazır konaklarından biri Gazi Paşa'nın ikametleri için ihzâr (hazırlama) edilmiştir. Tak zaferleri yapılmaktadır. Şehir donatılmakta, halk sevinç içinde bulunmaktadır.” Atatürk bu gezisinde Mersin’de toplam 11 gün geçirmiştir. Bu geçen günler içinde ise birçok konuda şehir üzerinde incelemelerde bulunarak çeşitli devlet dairelerini ziyaret etti, hatta 23 Ocak 1925 Cuma günü öğleden sonra cirit oyunları müsabakalarını da izlemiştir. Yine de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ziyaretindeki asıl amaç Ankara’da bulunan Orman Çiftliği gibi bir çiftliği Güney’de de kurmaktı. Birinci Dünya Savaşı sonrası sanayide oluşan yetersizlikler ve üstüne Kurtuluş Savaşı döneminin gelmesiyle ilerisi daha da zor bir döneme bürünmüştü. Ülkenin bu dönemde önemli gelir kaynağını tarım oluşturmaktaydı ve Atatürk ziraata yatırım yapmanın doğru olduğunu düşünen Atatürk, 16.03.1923’te Adana’da çiftçilerle şu şekilde konuşmuştur: Aziz Çiftçi kardeşlerim; …milletleri vatanlarında takarrür ettirmenin, milletlere istikrar vermenin vasıtası sapandır, sapan kılınç gibi değildir. O kullanıldıkça kuvvetlenir. Kılınç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde sapanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılınç ve sapan bu iki fatihten birinci, ikincisine daima mağlup oldu. Tarihin bütün vak’aları ve hadiseleri hayatın bütün müşahedeleri bunu teyid ediyor. Milletimiz çok büyük elemler, mağlubiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun hikmeti aslisi şundadır: çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıncını kullanırken, diğer elindeki sapanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin ekseriyeti azimesi çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.” Bu ziyarette Atatürk Silifke Tekir Çiftliği’ni de ziyaret ederek bölge arazisini incelemiştir. Bu ziyaretler aynı zamanda bir tespit niteliği taşıyıp gerekli tarım arazilerini ve bölgedeki üretimin kaynaklarını oluşturmanın temelini atmayı hedeflemiştir. Bu nedenle Mustafa Kemal 10 Mayıs 1926’da Silifke’de çiftlikteki çalışmalarının kontrolünü gerçekleştirmek amacı ile tekrardan ziyarette bulundu.
MERSİN’E PORTAKALIN GETİRİLMESİ
Atatürk çıktığı geziler neticesinde sadece Akdeniz değil Ege bölgesi için de değerlendirmelerde bulunarak, memleketin kazancına yardımcı olmak için bir girişimde bulundu. Atatürk İtalya’dan portakal getirterek bunların Akdeniz ve Ege bölgelerine, İzmir, Muğla, Aydın, Mersin, Antalya, Adana, aşılanması isteyerek bölgede üretimi başlatır. Bu dönemlerde Atatürk eksik olan sanayi ilerlemesini de telafi etmek adına fabrikalar açmaya başlamıştır. İskenderun Demir Çelik Fabrikası, Nazilli Basma Fabrikası, Şişecam Fabrikası, Aliağa Rafinerisi gibi girişimlere başlandı. Bu girişimlerin montajında yardımcı olan Rusya’ya ise parası olmayan fakir ülkemiz Atatürk’ün yaptığı tarım girişimleri neticesi üretilen narenciye sayesinde ödemeleri yaparak sanayide oluşan eksik kapatılmasında adımlar atılmış oldu.
DİĞER ZİYARETLER
Atatürk Serbest Fırka deneyimi ardından yurtta başladığı gezi kapsamında 12 Şubat 1931’de tekrar Mersin’e gelmiştir. Bu ziyaretinde çiftlik çalışmalarını tekrar kontrol eden Mustafa Kemal’in yaşadıkları Afet İnan şu şekilde anlatıyor: “Atatürk, özellikle seyahatlerinde çok neşeli bir insan olurdu. Bir seferinde İçel’de vilayet merkezindeki resmi ziyaretlerden sonra çiftliğe gitmek üzere, büyük bir kafile halinde yola çıkılmıştı. Beraber bulunanlar Vasıf Çınar, RecepPeker ve daha birçok arkadaşları… Asıl çiftlik yolu onarılmakta olduğundan bataklıklar içinde otomobille ilerlemek imkânı yoktu. Bu durum karşısında herkesin doğal olarak düşündüğü şey geri dönmek idi. Hâlbuki Atatürk için hedef belirtildikten sonra o yoldan dönülmezdi. Ani bir kararla otomobilden indik, taş çeken arabaları durdurdu ve birisine bindik. O arabacı ile neşeli bir konuşmaya koyuldu… Suları geçmiştik. Arkada kalanlar da aynı şekilde suyu geçtiler. Çiftlik, küçük iki katlı bir evden ibaretti; yanında da bir fırın ve amelenin yemek yediği yer… Vakit akşamüstü idi, deniz tarafından görünen kara bulutlar fırtına çıkacağına alametti. Dönülecek yol çetin, aydınlıkta yağmur altında olmadan dahi zor geçilmişti. Çiftlikte herkesi barındıracak yer yoktu. Bu hal karşısında tabii bütün düşünceler, derhal dönmek, fırtınaya, yağmura yakalanmamaktı. Hâlbuki Atatürk, çiftlik işleriyle meşguldü… ‘Tetkikatımız bitmeden dönemeyiz, sizler de buraları tanıyın’ diyerek çevresine neşe ve güven havası verdi. Böylece herkes O’nun etrafında, onu izliyordu. Amelelerin yemek odasına girilmişti, yumurta ve peynirle yenen çiftlik ekmeği herkese çok lezzetli geldi. Artık, yağmuru, dönmeyi düşünen yok gibiydi. Atatürk, fırıncı ile o kadar neşeli konuşuyordu ki, bütün düşünceler orada toplanmıştı. Nihayet yağmur başlamadan yola çıkıldı, sulardan geçildi, bir müddet de yol üzerinde arazi, tarlalar ve hayvanlar görüldükten sonra gece yarısı İçel vilayet merkezine dönüldü.” 28 Ocak 1933, 21 Şubat 1935, 19 Kasım 1937 gibi tarihlerde ise kısa ziyaretlerde bulunmaya devam etmiştir.
SON ZİYARET
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Mersin’e son ziyaretini 20 Mayıs 1938 tarihinde gerçekleştirmiştir. Her ziyaretinde en kısa geldiği günlerde bile ülkenin ve şehrimizin menfaatleri hakkında endişelenip, planlar yapıp ve yaptığı planları uygulayarak ülkemizi her açıdan kalkındıran Atatürk yine benzer bir sebeple gelmişti. Hatay konusunun uluslararası bir konu olduğu siyasi atmosferde gerçekleşmiştir. Atatürk bu ziyaretinde hastalığı nedeniyle yanında doktorları ile Mersin’e geldi ve yine her seferinde olduğu gibi coşkun bir kalabalığın ilgisiyle karşılandı. Yeni Mersin Gazetesi o dönemde bu olayı şöyle aktarmıştır: “Saat 13’de meydanda bir hareket görüldü. Herkes ileri doğru atılmak istiyor, istasyondan şehre kadar bütün caddeleri dolduran halk birbirine haber veriyor. İşte geliyor. Saat 13,5’de tren durdu. Büyük Şefimiz dakikalarca süren yaşa var ol Ata sesleri, alkış tufanı arasında vagonlarından indiler… Vali, Belediye Reisi ve komutanlar tazimlerini sundular. Büyük Şef, istasyondan ilerleyerek askeri teftiş buyurdular. Orta Okul ve İlk Okullarla Isı Yuva talebesinin önlerinden geçerek, talebeye iltifatta bulundular. Bundan sonra geçit yapılmasını arzu buyurduklarından asker, Orta Okul İzci ve talebesi, ilkokullar ve Isı Yuva talebesi geçtiler. Atatürk, ilkokulların küçük yavruları geçerlerken gülerek, ‘marş marş’ dediler… Geçit yarım saat sürdü. Validen ve belediye reisinden umumi işler hakkında izahat alan Büyük Şef, gene yaşa var ol sesleri ve hiç kesilmeyen alkışlar arasında otomobille 13:35’de istasyondan ayrıldılar. İstasyondan çarşı sonuna kadar caddeleri çevreleyen kesif halkın arasında vali konağına geldiler… Otomobille şehir içinden geçerek yeni yapılan plaja gittiler.” 1936’dan beri ilgilendiği Hatay meselesi hakkında 1938 Mayıs’ında gündeme alarak güney illerini ziyaretini gerçekleştiren Atatürk aslında bir yandan da konunun uluslararası taraflarına mesaj göndermiştir. Bu süreçte yanında bulunan Kılıç Ali’nin anılarında o günler şu şekildedir: “Mersin’de trenden iner inmez o hâlsiz hali ile istasyonda hemen kırk dakika süren askeri bir resm-i geçit yapılmasını emretti. Resmigeçidin sonlarına doğru mecalsizliğin kendisine ıstırap verdiği güçle ayakta durduğu görülüyordu. Arkadaşım Salih Bozok’la bir ara dayanamadık, sinirlenmesini göze alarak yanına sokulduk. Kimseye hissettirmeden bize dayanmasını istedik. Bunu yapmadı, yalnız resmigeçidin süratle bitmesi için durduğu yerden bizzat ‘Marş! Marş!’emrini verdi. Vali konağına döndüğünde bitkin gibi idi. Hemen dinlenmeye çekildi.” Bu ziyaretin diğer günü ise Viranşehir’e gitmiş, Pompeipolis harabelerini ziyaret etmiş ve sonra kente dönmüştür. Akşamında ise aynı günün yine memleket meseleleri, Hatay konusuna ve Türk dili gibi konular başta olmak üzere ülkenin geleceğini etkileyecek önemli noktalar üzerine konuşulmuştur. Atatürk hasta olduğu dönemde geldiği Mersin’in sıcağından etkilenmiş ve dönemin Belediye Başkanı Mithat Toroğlu kendisine, “Atam bu sıcaklar yörük kaçırtan sıcağı” demiştir. Bunun üzerine Atatürk, “Hayır çocuğum, Cumhurbaşkanı kaçırtan olmalı” şeklinde esprili bir yanıt vermiştir. Atatürk bu dönemde Hatay meselesini en son ana kadar önemseyerek yanındakilere ilerlenecek olan yolu göstermiş olsa bile kendisi vatanımıza Hatay’ın katılışını görememiştir.
MERSİNLİLER MERSİN’E SAHİP ÇIKINIZ
Atatürk Mersin’e her geldiğinde portakal bahçelerini ziyaret etmiş, gezilerinde plaja veya şehrin tarihi yerlerine gitmiş ve Mersin’in sıcağına denizine sevgi beslemiştir. Atatürk Mersin’in geleceğini kurtarmak için sadece portakal getirmekle kalmamış bugünleri görerek ticarette önemli bir kent olacağını şu sözüyle vurgulamıştır: “Mersinliler memleketiniz çok önemli bir ticaret merkezidir. Sizin için zafer ve ilerleme yolu ekonomide ticarettedir.” Bu söz günümüzde Atatürk’ün eşiyle geldiği 11 günlük gezisinde kaldığı konak, şimdiki adı ile Atatürk Evi, duvarında da yazmaktadır. Atatürk her zaman ülke hakkında ileriyi görmüş gerekenleri çok önceden planlamış ve uygulamıştı. Bu durum Mersin için de geçerliydi ve vatanın her toprağına verdiği değeri bu topraklara da vermiştir. Her gelişinde çeşitli şekillerde bile olsa Atatürk halka ,“Mersinliler Mersin’e Sahip Çıkınız” demiştir. Günümüzde Atatürk Evi, Atatürk Caddesi üzerinde bulunmakta. Ülkemizin her köşesinde ve herkesin kalbinin baş kösesinde olduğu gibi Şehrin de her köşesinde Atanın adı, silueti ve en önemlisi fikirleri bulunmaktadır. Bu toprakların ve gelişiminin korunmasını Cumhuriyet’in 100. Yılında Atatürk’ün izinde gösterdiği yolda devam ettirmek ise Mersinlilerin görevi olmuş ve olmaya devam edecektir. O sebeple ki Mersinliler hem Mersin’e hem de Atatürk’ün her ziyaretinde ona karşı duyulan sevgi, ilgi, coşku ve neşeyi korumuştur ve korumaya da devam edecektir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında bu bağ ile daha da ileriye. (Kaynak: ATATÜRK’ÜN MERSİN ZİYARETLERİ, İbrahim BOZKURT. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, Sayı: 61, Güz 2017, s. 79-110)
İlginizi Çekebilir